Sabah gözümüzü açtığımız an elimiz telefona gidiyor. Gün boyu sosyal medyada kayboluyor, akşamları ekran karşısında saatlerimizi geçiriyoruz. Peki, hiç düşündünüz mü? Bir günlüğüne teknolojisiz yaşamak nasıl olurdu?

Bunu merak ettim ve kendime küçük bir meydan okuma yaptım: Bir gün boyunca hiçbir teknolojik cihaza dokunmayacaktım. Telefon, tablet, televizyon… Hepsi bir kenara! Güne başladığımda ilk hissettiğim şey, garip bir boşluktu. Çünkü alışkanlıklarımız hayatımızın bir parçası olunca, onları bırakmak zor geliyor.

Ama saatler ilerledikçe fark ettim ki, teknoloji olmadan da hayatın tadını çıkarmak mümkün. Kahvaltımı yaparken gerçekten yediğim şeyin tadını aldım. Elimde telefon olmadan yürüyüşe çıktım, parkta oturdum, insanlarla göz göze gelip sohbet ettim. Eskiden fark etmediğim küçük detayları gördüm: Ağaçların yaprakları, kuşların cıvıltısı, çocukların kahkahaları…

Öğleden sonra bir kitap aldım elime. Uzun zamandır bu kadar odaklanarak okumadığımı fark ettim. Ne bir bildirim sesi vardı, ne bir mesaj, ne de dikkati dağıtan bir video önerisi… Sadece ben ve hikâyenin büyülü dünyası.

Akşam olunca ailemle oturup sohbet ettik. Fark ettim ki, eskiden masada herkes kendi telefonuna gömülürdü. Oysa bu kez eski anıları hatırlayıp bol bol güldük, gerçekten birbirimizi dinledik. İşte o an, teknolojisiz bir günün aslında bizi birbirimize ne kadar yaklaştırdığını anladım.

Tabii ki teknoloji hayatımızın bir gerçeği ve birçok kolaylık sağlıyor. Ama bazen ona küçük bir mola vermek, kendimize dönmek, sevdiklerimizle daha fazla vakit geçirmek o kadar iyi geliyor ki…

Siz de bir günlüğüne ekranları bir kenara bırakmayı dener misiniz? Kim bilir, belki hayatın kaçırdığımız küçük ama değerli anlarını yeniden keşfedersiniz.