Futbol yalnızca sahada 90 dakika boyunca oynanan bir oyun değildir. Tarih, aidiyet, kültür ve mücadeleyle anlam kazanır.
Eskişehirspor işte tam da bu anlamın ta kendisidir. 1965 yılında kurulan bu 60 yıllık köklü camia, Türkiye Kupası’nı kazanmış, bugünkü ismi Süper Kupa’yı müzesine götürmüş, Avrupa’da boy göstermiş, 81 ilde taraftarı olan bir futbol devrimidir. Eskişehirspor, Anadolu’da futbolun adaletini arayanların sesidir.
Bu toprakların futbol kültürüne yön vermiş, sadece bir şehir değil, bir kimlik olmuştur. Taraftarı, formasını yalnızca bir renkten ibaret görmez; onu geçmişten geleceğe uzanan bir emanet olarak taşır. Dolu tribünler, meşaleler, marşlar ve gözyaşlarıyla yazılmış bir tarih vardır arkasında. Bugün Bölgesel Amatör Lig'de mücadele etmesi bu mirası küçültmez, aksine yüceltir.
Öte yanda ise Manavgat Belediyespor… Tarihi boyunca hiçbir sportif başarısı bulunmayan, tamamen belediye bütçesiyle ayakta duran bir takım. Bu kulüp, futbol sevgisinin değil, kamu kaynaklarının yönlendirmesiyle varlık gösteren bir oluşumdur. Belediyenin desteği kesildiği anda ayakta kalamayacak kadar temelsiz bir yapıdır. Ne bir kupası, ne ciddi bir tribün kültürü, ne de ülke çapında bir karşılığı vardır.
Bu yüzden Eskişehirspor ile Manavgat Belediyespor’u aynı terazide tartmak büyük bir adaletsizliktir. Kimin sahada kazandığı değil, kimin neyi temsil ettiği daha önemlidir. Eskişehirspor, futbolun geçmişidir, bugünüdür ve geleceğidir. Manavgat Belediyespor ise geçici bir proje, geçici bir isimdir. Aynı ligde yer almak, iki kulübü denk kılmaz. Manavgatspor nerede diye sorarlar adama.
Bu ülkenin futbol hafızası güçlüdür. Kimlerin ne bedeller ödeyerek var olduğunu, kimlerin hangi değerlerle ayakta kaldığını bilir. Eskişehirspor’un yeri yalnızca puan cetvelinde değil, futbolun kalbindedir. Manavgat Belediyespor ile Eskişehirspor’u kıyaslamak, tarihle geçiciliği karıştırmaktır.