ESKİŞEHİR HABER

Gamze Taşcıer: " En temel haklara erişim artık lüks haline geldi"

Gamze Taşcıer: “Gerçek şu ki, ülkenin dört bir yanında çalışanlar, açlık sınırının bile altında, insan onuruna yakışmayan koşullarda hayatta kalmaya çalışırken, eğitim, sağlık, barınma gibi en temel haklara erişim artık lüks haline geldi.

Abone Ol

Katıldığı bir televizyon programında asgari ücretliye zam için asgari ücret tespit komisyonunun kararını beklediklerini ve maksimum fayda sağlamayı hedeflediklerini açıklayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’a tepki gösteren CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer yazılı bir açıklama yaptı. “Sandık gelmediği sürece bu sefalet düzeni devam edecek” diyen Taşcıer, “Saray rejiminin ekonomi politikaları iflas etti. Kısa vadede hedeflediklerinden orta vadede vazgeçiyorlar. Uzun vadede ise gelir adaletsizliğini daha da derinleştirecek adımları atmaya hazırlanıyorlar. Bu bakımdan Bakan Işıkhan’ın ‘maksimum fayda sağlayacağız’ iddiası halkla alay etmekten başka bir şey değil. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun usulen toplandığını, alınacak kararların iktidar tarafından belirlendiğini artık sağır sultan bile biliyor. Buradan emek lehine bir karar çıkmaz. Umut tacirliği yapmasınlar” dedi.

“SANDIK GELMEDİĞİ SÜRECE BU SEFALET DÜZENİ BİTMEZ”

Açıklamada yoksulluk sınırının 71 bin liraya yaklaştığı bir ortamda 17 bin liralık asgari ücretle yaşamanın imkânsız hale geldiğine vurgu yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, “Bakanın ‘maksimum fayda sağlayacağız’ diyerek halkla alenen alay ediyor. Saray rejiminin ekonomi politikaları iflas etti. Kısa vadede vadettiklerini, orta vadeli programla rafa kaldırıyorlar. Orta Vadeli Programla hedeflediklerini de zaten tutturamıyorlar. Neticede emekçiler, emekliler, ücretliler yoksulluğun pençesinde ezilirken sosyal adalet kavramı lime lime ettiler. Bu Hükümetin emekçilerin yaşam kalitesini yükseltmeye yönelik sürdürülebilir ve radikal politikalar üretmesi mümkün değil. Sandık gelmediği sürece bu sefalet düzeni devam edecek!” ifadelerini kullandı. Taşcıer şunları kaydetti:

BUNUN ADI EKONOMİK SOYKIRIMDIR

“Çalışma Bakanlığı'nın yapması gereken asgari ücretin sadece enflasyona endekslemesi değil, emekçilerin yaşam kalitesini yükseltmeyi hedefleyen sürdürülebilir politikalar üretmektir. Oysa iktidar, açlık sınırının dahi altına düşen asgari ücretle yaşamaya mahkûm ettiği milyonlarca emekçiyi görmezden gelerek, yoksulluğu derinleştiren bir düzeni meşrulaştırmaktadır. Bunun adı ekonomik soykırımdır. Bile isteye ülkenin geleceğine ihanet ediyorlar.”

UMUT TACİRLİĞİ YAPIYORLAR

“Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, tek adam rejimiyle birlikte hiçbir işlevi kalmayan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nu işaret etmiş. Biz biliyoruz ki, sembolik olmanın ötesinde bir anlamı kalmayan bu Komisyon usulen toplanıyor. İşlevi yok. Enflasyonu hokus pokusla düşük gösteren TÜİK temsilcisinin emeği savunmasını beklemiyoruz. Asgari ücrete yapılacak azami zam belli. Sağır sultan bile biliyor. Bilinmeyen tek şey AKP’li cumhurbaşkanının gönlünden ne kopacağı. Buradan emek lehine bir karar çıkmaz. Umut tacirliği yapmasınlar” dedi.

“MİNİMUM VERDİLER, MAKSİMUM TÜKETTİLER”

“Türkiye’de 4 kişilik ailenin asgari yaşam maliyeti 71 bin liraya ulaştı. Asgari ücretle çalışan iki ebeveyn, maaşlarıyla yoksulluk sınırının ancak yüzde 48’ini karşılayabiliyor. Bu ekonomik gerçeklik karşısında Bakan Işıkhan’ın ‘maksimum fayda’ iddiasının somut bir karşılığı yok. Gıda fiyatlarının kontrol edilemediği, temel ihtiyaç maddelerindeki fahiş artışların önüne geçilemediği ve enflasyonun ateşinin düşmediği göz önüne alındığında Sayın Bakan asgari ücreti yükseltebilecekleri imasıyla övünmek yerine, bu ücretin yetersizliğinin neden olduğu sosyal ve ekonomik tahribatla yüzleşmeli.”

“TEMEL İHTİYAÇLAR ARTIK LÜKS!”

“Gerçek şu ki, ülkenin dört bir yanında çalışanlar, açlık sınırının bile altında, insan onuruna yakışmayan koşullarda hayatta kalmaya çalışırken, eğitim, sağlık, barınma gibi en temel haklara erişim artık lüks haline geldi. Çalışma Bakanlığı’nın yapması gereken, asgari ücreti yalnızca enflasyon oranlarına göre şekillendirmek değil; emekçilerin açlığa, yoksulluğa ve umutsuzluğa mahkûm edilmediği, insan onuruna yaraşır bir yaşam standardı sağlayan radikal ve sürdürülebilir politikalar üretmektir.”