Eskişehirsporlu olmamın başlangıç tarihi 1970 yılıydı. Henüz 11 yaşındaydım. İstanbul'un ilçe ve semt takımlarına hiç kanım ısınmamıştı.

O yaşımda, atadan dededen Eskişehir çocuğu olarak Eskişehirspor'umuza olan sevdam oluşmaya başladı. Eskişehirspor'umuz adeta bir yıldız gibi parlıyordu, ülkede hakimiyet kurmuş, emperyal takımlara kök söktürüyordu. Hafta sonlarını iple çeker olmuştum. Maç günleri, sabahın erken saatlerinde Atatürk Stadı'nın önüne inip maça nasıl girebileceğimin hesabını yapardım. Mahallemizin büyükleri maça geldiklerinde, onlarla birlikte kendimi stadın içinde bulduğumda, adeta onlarla yarış edercesine tezahürat yapmaya çalışır, maç bitiminde sesim çıkmaz halde evin yolunu tutardım.

Eskişehirsporlu olmak benim için önemli bir ayrıcalıktı. Diğer, "adı büyük" diye nitelenen takımları tutan arkadaşlarımı anlamakta zorlanıyordum. Bu pazar, belki de Türkiye spor tarihinde hiçbir zaman kırılamayacak bir seyirci rekorunun canlı tanığı olmanın haklı gururunu yaşadım. Süper Lig denilen ligde algı operasyonlarıyla pohpohlanan takımlar adeta boş tribünlere oynarken, amatör ligde mücadele eden ES ES'imizin maçına tam 30.358 biletli seyirci gelmişti.

Eskişehirspor taraftarı olarak geçmişte masa başında elimizden alınan şampiyonlukları hatırladım. Bu lige düşmemize neden olan gelişmeler gözümün önüne geldi. Kongrelerde mikrofonu elime alıp, "Yönetimleri ibra etmeyelim" diye delegelere yalvardığım günleri hatırladım. Her şeye rağmen Eskişehirsporlu olmak, benim için her zaman onur verici olmaya devam ediyor. Kurumsallaşmış, doğru yönetilen bir Eskişehirspor'un hak ettiği yere en kısa zamanda geleceğine inanıyorum.

54 yıldır tek tuttuğum takım olan Eskişehirspor'un bu yıl da şampiyon olarak üst liglere tırmanması için her maçının yeni rekorlar getirmesini diliyorum. Sen çok yaşa Eskişehirspor!

Ayrıca, pazar günü oluşan tabloda çok ciddi payı olduğuna inandığım ve Çarşı tramvay durağını ES ES durağına çevirip tüm Eskişehirspor taraftarının gönlünü fetheden, Eskişehir'imizin ilk kadın büyükşehir belediye başkanı Ayşe Ünlüce'ye de sonsuz şükranlarımı sunuyorum.

Alayına, inadına, ölümüne ES ES!