Demokrasi, sadece sandıkta oy kullanmakla değil, halkın iradesine sahip çıkmasıyla anlam kazanır. Saint-Josse-ten-Noode’de yaşanan seçim süreci, işte tam da bunun en güçlü örneklerinden biri oldu.

13 Ekim 2024’te büyük bir zafer kazanan Emir Kır ve ekibi, hukuki süreçler nedeniyle seçimlerin iptal edilmesiyle yeni bir mücadeleyle karşı karşıya kaldı. Ancak 9 Şubat 2025’te yenilenen seçimlerde halk iradesini daha güçlü bir şekilde ortaya koyarak desteğini artırdı.

Bu zaferin arkasında, yalnızca bir adayın başarısı değil, aynı zamanda bir toplumun kenetlenmesi vardı. Belçika’daki Türkler ve özellikle Emirdağlı hemşehrilerimiz, seçim sürecinde adeta tek yürek oldu. Sandığa katılım oranları, gösterilen dayanışma ve güçlü irade, hem toplumsal birlikteliğin hem de siyasi bilinçliliğin en güzel örneklerinden biriydi.

Türk toplumunun Avrupa’daki varlığı her zaman güçlüydü, ancak bu seçimlerde birlik ve beraberlik duygusu daha da belirgin hale geldi. Verilen her oy, sadece bir belediye başkanını desteklemek için değil, aynı zamanda kendi kimliğini, geçmişini ve geleceğini sahiplenmek için kullanıldı.

Bu seçim sonuçları, bazı şeyleri çok net bir şekilde ortaya koydu: Birlik ve beraberlik, en büyük gücümüzdür. Ne tür engeller çıkarsa çıksın, ne tür zorluklarla karşılaşılırsa karşılaşılsın, eğer bir toplum birbirine kenetlenirse, hiçbir şey onu yıkamaz. Brüksel Saint-Josse’teki seçimler, Türk toplumunun ve Emirdağlı hemşehrilerimizin dayanışmasını tüm dünyaya gösterdi.

Bu sonuç, sadece bir belediye seçiminden ibaret değil; bu, köklerine bağlı, birbirine destek olan bir toplumun duruşudur. Bugün Brüksel Saint-Josse’te kazanılan zafer, aslında çok daha büyük bir anlam taşıyor: Türk toplumu Avrupa’da sadece yaşayan değil, söz sahibi olan bir toplumdur. Seçimler bitti ama birlik ve beraberlik devam ediyor.