Eskişehir Diyanet-Sen Başkanı İlhan Köroğlu şu ifadeleri kullandı;
"Son günlerde Eskişehir ve bazı illerimizde misyonerlik faaliyetlerinin arttığına şahit oluyoruz. Evlere ve kapılara bırakılan mektuplar, İncil’ler ve program davetiyeleri gibi girişimlerin artması bizleri endişelendirmektedir. Gençlerimizi İslam dininden uzaklaştırmak ve düşman unsurlar yetiştirmek gibi son derece tehlikeli amaçları bulunan misyonerlik faaliyetlerine karşı, hem ülke olarak hem de Eskişehir olarak çok dikkatli olmalıyız.
Biz biliyoruz ki misyonerlik faaliyetleri bu topraklarda bugün başlamadı. Osmanlı döneminde de, Cumhuriyet döneminde de özellikle gençlere yönelik birçok tehlikeli faaliyet yürütüldüğünü görüyoruz. Son zamanlarda bu faaliyetlerin alenen yapılması, gençlerin hedef alınması ve gayri resmi şekilde apartman kiliselerinin çoğalması endişelerimizi daha da artırmaktadır. Bu durum, “Ne olacak, dinlerinin gereği Hristiyanlığı anlatıyorlar, İncil dağıtıyorlar, ne çıkar” diye düşünülebilecek bir mesele değildir. Çünkü misyonerler, Hristiyanlığın bir sonucu olarak gördükleri Batı uygarlığının nüfuz alanını genişletmek, geçmişte kendilerine ait olduğunu düşündükleri yerlere yeniden sahip olmak, dünyayı Hristiyan-Batı kültürüyle etkilemek ve bütün rejimleri değiştirmek amacıyla hareket etmektedirler.
Misyonerlerin Türklere karşı temel hedefi ise İslam’dan soğutmak, Türk kimliğiyle çatışmalarını sağlamak ve Türk devletine düşman unsurlar yetiştirmektir. Ayrıca Türkiye’de “azınlık ırkçılığı” ve bölücülüğü yaygınlaştırmak için gayret göstermektedirler. Misyonerlik, dünya çapında yürütülen bir Hristiyanlık propagandasıdır. Misyoner örgütler yerel unsurları kullanmakla birlikte, uluslararası bir strateji ve program çerçevesinde hareket etmektedir. Bu örgütlerin değişmeyen felsefesi, dünya hakimiyetini Hristiyanlık dininin egemenliği altında sağlamaktır.
Tüm bu gerçekler ortadayken, Eskişehir’imizde yabancı uyruklu bireyler tarafından alenen misyonerlik faaliyetleri yürütülmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Misyonerler, sevgi, dostluk, barış, özgürlük ve kardeşlik gibi güzel kavramları kullanarak, bu faaliyetlerini ülkemizin her yerinde, şehirlerimizde ve sokaklarımızda daha etkin bir şekilde sürdürmektedir. Ancak bu güzel söylemlerin arkasındaki asıl amaç bellidir. Kimsenin dinini yaşamasına karşı bir tavrımız yoktur; zira bizim dinimiz, gayrimüslimlerin de kendi dinlerini yaşamasına müsaade eden bir anlayışa sahiptir. Fakat gizli emelleri çok önceden beri bilinen bir örgütün, ilimizde bu tür girişimlere cesaret etmesi endişe vericidir.
Bu tür faaliyetlere karşı en etkin mücadele, kendi kültür kaynaklarımızı ve değer yargılarımızı vatandaşlarımıza, gençlerimize ve çocuklarımıza en iyi şekilde öğretmektir. Dini, milli ve ahlaki değerlerimize sahip çıkmak ve bunları gençlerimize kazandırmak, bu mücadelede en önemli adım olacaktır."