ESKİŞEHİR HABER

Talat Yalaz’dan asgari ücret yorumu; En az 30 bin TL olmalı!

CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz, asgari ücretin en az 30 bin TL olması gerektiğini vurguladı ve mevcut ekonomik politikaların yetersiz olduğunu belirtti.

Abone Ol

Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz şu ifadeleri kullandı:

“Bir zamanlar asgari ücret, diğer tüm ülkelerde olduğu gibi, istisnai bir ücretti. Ancak ülkemizde maalesef asli ücret haline gelmiştir. Açlık sınırı, birçok reel araştırmaya göre 30 bin liraya dayanmış durumda. Açlık sınırının 30 bin lira olduğu bir ortamda, 17 bin, 18 bin lira gibi konuşulan ve tartışılan 20 bin, 21 bin, 22 bin lira gibi asgari ücret seviyeleri belirlemek en hafif tabirle vicdansızlıktır. Bugün Türkiye’de ciddi bir enflasyon olduğunu ve enflasyonun artmaya devam ettiğini iyi gözlemlemek gerekir. Enflasyon sadece ekonomiyle sınırlı değildir; doğrudan ve dolaylı birçok faktöre etkisi vardır. Enflasyon bir canavardır. Enflasyonun olduğu yerde yozlaşma, yolsuzluk ve denetimsizlik ortaya çıkar. Ahlaki çöküntü ve paranın değer kaybı, enflasyonun olduğu ortamlarda sık görülen durumlardır. Türkiye’de de tam olarak bu yaşanmaktadır. Vatandaşlarımız enflasyon canavarına kurban edilmektedir. Ulusal ve uluslararası düzeyde, Türkiye’nin koşullarına uygun bilimsel ekonomik politikalar uygulanmadığı sürece bu sıkıntılar devam edecektir. Mevcut iktidar, artık ekonomik, eğitim ve devletin temel yapıları gibi alanlarda ülkeyi yönetememektedir.

Asgari ücretin en az 30 bin lira olması gerekir. Enflasyonla ciddi bir şekilde mücadele edilmelidir. Enflasyonla yapılan mücadele sonucunda paranın değeri, vatandaşların refah seviyesini artıracak şekilde düzenlenmelidir. Ancak bunlar yapılmıyor. Yapılması için girişimler var maalesef yapılmıyor. Günü kurtarmaya yönelik adımlar atılıyor; halk umursanmadan, sadece belli bir kesimin zenginleşmesi hedefleniyor. Devletin rezerv biriktirdiğini ve bu rezervi halkın yoksulluğu pahasına kullanmayı tercih ettiğini görüyoruz. Asgari ücretin en düşük temel ihtiyaçları karşılayabilecek seviyede olması gerekirken, bugün açlık sınırının altında kalacak şekilde belirleniyor.

Asgari ücret için 20 bin TL gibi söylemler var. Bu rakam kesinlikle yeterli değil. Daha önce de belirttiğim gibi, en düşük tutar 30 bin lira olmalıdır. Kendi belediyelerimiz aracılığıyla da gereken desteği sağlamaya çalışıyoruz, ancak devletin halka hizmet eden kurumlar üzerinde baskı oluşturmayı bırakması gerekiyor. Demokrasiye saygı duyulmalı. Belediyelere yönelik tasarruf genelgesi adındaki ekonomik kısıtlamalar, vatandaşları olumsuz etkiliyor. Belediyeler, iktidarın başarısız ekonomi politikalarına rağmen halka yardım eli uzatma iradesine sahip olmasına rağmen kısıtlanıyor. Bu baskılar, vatandaşların cezalandırılması anlamına gelir.

Tarım, gıda enflasyonunun yüksek seyrettiği bir alan ve pazarlarda bunu net olarak gözlemleyebiliyoruz. Tarım politikalarında da ciddi değişiklikler gerekiyor. İktidar, gerekli iradeyi göstermiyor, ancak halkın iktidarı olduğumuzda tarımda tekrar kendi kendimize yeterli olacağız. Çiftçiler yeniden milletin efendisi olarak kabul edilecek.

Emeklilerin durumu ise ayrı bir başlık gerektiriyor. Emekliler, 30 bin liralık açlık sınırına karşı 12 bin 500 liralık maaşlarla yaşamaya mahkum ediliyor. Emekliler, yıllarca emek verdikleri ülkede refah içinde yaşamaları gereken dönemde tekrar çalışmak zorunda kalıyorlar. Son verilere göre emeklilerin çalışma oranı giderek artıyor. Bu durum, emeklilik hakkının ortadan kalktığını gösteriyor. Emeklilerin 31 Mart’ta iktidara ciddi bir mesaj verdiklerini, ancak bu mesajın anlaşılmadığını görüyoruz. Reel politikalar, işçiye, emekçiye ve topluma uygun olmalıdır. Ancak Adalet ve Kalkınma Partisi’nden böyle bir politika beklemek şu an için anlamsızdır. Emekli maaşlarının en az asgari ücret seviyesinde olması ve yoksulluk sınırının dikkate alınması gerekmektedir.

Eskişehir, sebze ve meyve üretiminde önemli bir kenttir. Ancak Sarıcakaya’da altın madenciliği faaliyetleri için girişimler ısrarla devam ettiriliyor. Yasal boşluklar kullanılarak bu çalışmalar yapılmak isteniyor. ÇED raporunun gereksiz olduğu yönünde bir karar alındığını duyduk. Ancak ÇED raporu, çevresel ve halk sağlığı açısından büyük önem taşır ve alınmalıdır. Altın madenciliğinin sadece belirli bir alanı etkilemeyeceği, çevresine de zarar vereceği açıktır. Bu nedenle süreci hem hukuki hem de politik anlamda takip edeceğiz.”