Sokak hayvanları ile ilgili son günlerde yeni bir gündem oluştu ülkede. Hükümet 2004 yılında çıkarılan 5199 nolu kanunun eksiklikler lerini gidermek için daha henüz 2021 yılında 7332 nolu kanunu çıkarmışken ve bu kanunun gerekleri yerine getirilmemişken hatta konu ile ilgili meclis araştırma komisyonunun doğru tespitleri uygulanmamisken konu ile ilgili yeni bir kanun teklifini meclisi getirmeye çalışıyor. Hem de sokak hayvanları konusunda yıllardır devam eden kısırlaştırma ve alındığı yere bırakma prensibini 180 derece değiştirecek,sahiplendirme ve uyutma temelli bir kanun çağdaş toplumlarda uygulanan yasalar çok ciddi araştırma aşaması sonucunda oluşturuluyor.
Düzenlemenin bilimsel ve toplumsal sonuçları irdelenip en doğru karar verildikten sonra sonuna kadar gereklilikleri yerine getiriyorlar.
Yasanın gereklerini yerine getirmekten ne kurumlar ne kişiler imtina edemiyorlar. Çünkü ağır bir ceza sisteminin oturttuğu bireysel ve kurumsal sorumluluk duygusu baskın. Bizde ise tam tersi. Yasa çıkarılırken bilimsel ve toplumsal sonuçları tam irdelemeden, kimin sesi daha yüksek çıkıyorsa onu tatmin edecek tarzda ve daha baştan delinme formülleri öngörülerek çıkartılıyor kanunlar. ,
Sokak hayvanları konusunda doğru bilinen yanlışlar var. Birincisi sokaklar hayvan doğurmuyor..Bugün sokak hayvanları ile yaşadığımız problemlerin temelini sokaktaki canlar değil sahipli olup sokağa terk edilen canlar oluşturuyor. Hiç bilmedikleri ortamlara salınırkenki tedirginlikleri saldırganlığa, kısırlaştırılmadıkları için devam eden üreme içgüdüleri sürü halinde hareket etmeleri ,yine saldırganlık ve toplumda huzursuzluğa sebep olabiliyor. Tabi ki normalin üzerindeki popülasyon ve açlık sokaktaki canların çok daha farklı agresifliğine sebep olabiliyor. Yani problem kaynağı evde beslenen ve gerek kontrolsüz şekilde uredikleri için ve gerekse günlük hevesler geçip sorumlulukları ağır olmaya başladığında sokağa terk edilen sahibli canlar.
Yeni kanunla ilgili de ilk doğru bilinen yanlış masum canlar uyutulunca problem ortadan kalkmayacak.Terk edilme konusunda ki bu rahatlık böyle olduğu sürece olan sokaktaki canlara olurken belli süre sonra aynı problemler tekrar yaşanacak.
Doğru bilinen ikinci yanlış ise var olan durumun oluşumunda kanunların yetersizliği konusu. Bilinenin tersine konu ile ilgili gerek 5199 nolu kanun ve gerekse 7332 nolu düzenleme oldukça yeterli.
İlgili kanunların uygulanması için gerekli para ile alakalı da meclis araştırma komisyonu marifeti ile ortaya konan bir finansman formülü var. Hatta sahipli hayvanların kimliklendirilmesi ile ilgili gerekli düzenlemeleri içeren bir kanunda var üç yıldır uygulanan ama özellikle kanunlarla ilgili yaptırım uygulanması konusunda çok ciddi bir idare zafiyeti söz konusu. Var olan kanunlarla ilgili gereği yerine getirilse belli süre sonra sokaklardaki popülasyon hızlı bir şekilde makul sınırların altına inebilir.
Yeterli yerel yönetimler hep birlikte ve sistematik şekilde kısırlaştırma ve aldığı yere bırakma prensibi ile barınaklar oluşturanlar ve konu ile ilgili yeterli personeli istihdam ettirsinler. Yeter ki hükümet görevini yerine getirmeyen yerel yönetimlerle ilgili standart olarak yaptırımları uygulasın. Yeter ki sahipli hayvanların kimliklendirilmesi ile ilgili kanun hızlı bir şekilde uygulansın. Sokağa terk ve kimliklendirmeme ile ilgili cezalar kararlı ve standart şekilde uygulansın.
Son olarak konu ile ilgili doğru bilinen diğer yanlış ise kısırlaştırma faaliyetlerinin hedefi ile ilgili. Tüm ilgili kanunlar ve algıda hedef sokaktaki hayvanların kısırlaştırılması ile ilgili. Oysa ki konu ile ilgili asıl problem sahipli hayvanların kontrolsüz üremeleri. İnsanlarin evlerinde besledikleri hayvanların kontrolsüz üremelerini önlemek için ya da doğan yavruların sokağa terkini önlemek için alınacak önlemler sorunun çözülmesinde sokak hayvanlarının kısırlaştırılması kadar önemli. Sokakta birlikte yaşadığımız canlar var olan yapının parçaları.Onlarin bir anda kontrolsüz şekilde kent yapısından çıkarılmalarının doğal tabitat yapısında oluşturabileceği hasarlarda iyi bir şekilde irdelenmeli diye düşünüyorum.
Bazen tasarruf adına atılacak kontrolsüz adımlar toplumları çok daha ağır faturalar ödemeye mahkum edebiliyor. Yıllar evvel İngiltere'de tasarruf tedbirleri kapsamında et kemik ununun yapımında kullanılan ısının derecesini sadece birkaç derece azaltma konusunda çıkarılan kanun deli dana hastalığının ortaya çıkmasına sebep olmuş başta İngiltere olmak üzere tüm dünyanın milyarlarca Euro kaybetmesine ve toplum sağlığı için çok ciddi tehdide sebep olmuştu.
Bugün bile hala deli dana hastalığı ile ilgili alınan önlemler maddi ve manevi çok ciddi maliyetlerin ödenmesine sebep olmakta. Tüm bu anlattığım gerekçelerle sokak hayvanlarının sahiplendirilmeyenlerin uyutulmasına ve sokakta hayvan olmamasına dair apar topar meclise getirilmeye çalışılan kanundan ilgili aklıselimle bir an önce geri adım atılmalı, var olan kanunların uygulanması ile ilgili yapılması gerekenler hükümetin kısa zaman önce aldığı kamuda tasarruf tedbirleri kapsamından çıkartılmalıdır.
Unutulmamalıdır ki yaşanabilir bir dünya için yaban hayatı, sokak hayvanları ve insanların oluşturacağı düzen en önemli denge unsuru olacaktır.