Ülke iyi yönetilmeyince, her alanda sorunların büyümesi kaçınılmaz oluyor. Sadece ekonomik sorunlar değil, adalet sorunları, güvenlik sorunları, dış politika sorunları gibi sorunların hepsi ülkenin iyi yönetilmemesinden kaynaklanan sorunlardır. Şimdi bu sorunlara eklenen ve gündemi en çok meşgul eden sorunlardan biri de başıboş köpek sorunu olmuştur.

Olay o hale gelmiş ki, Sayın Cumhurbaşkanı 29 Mayıs Çarşamba günü yaptığı grup konuşmasında uzun uzun başıboş köpek sorunundan bahsetti. Sayın Cumhurbaşkanının dediğine göre, ülkemizde 4 milyon başıboş köpek var. Bunlar insanlara ve evcil hayvanlara saldırıp zarar veriyor. Kuduz vakası arttı ve kuduz riski açısından Afrika ülkeleri ile aynı kategorideyiz. Avrupa ülkeleri, Türkiye’ye gelecek vatandaşlarını kuduz ve başıboş köpekler konusunda uyarmaya başladı. Ve Sayın Cumhurbaşkanı konuşmasında “Gelişmiş hiçbir ülkede olmayan başıboş köpek sorunumuz var” diyerek Türkiye’nin birçok açıdan gelişmiş bir ülke olmadığı gerçeğini itiraf ediyor.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı da, başıboş köpek sorununun temelinde bu hayvanların sorumluluklarını yasal olarak üstlenen bir kişi veya kurumun olmamasının yattığını söylüyor. Yani Sayın Bakan açıkça, yasal düzenlemede başıboşluk var diyerek, sorunun ülke yönetiminden kaynaklandığını bir kez daha itiraf ediyor.

2004 yılında çıkan ve 2021 yılında bazı maddelerinde değişiklik yapılarak yeni maddeler eklenen 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun çözüm getirmediği Cumhurbaşkanı tarafından ifade ediliyor. Oysa, yakala, kısırlaştır-bırak şeklindeki uygulamanın daha önce denendiği ülkelerde de başarılı olmaması sebepleri konusunda öngörüde bulunarak ve yasa yapılırken bu yasanın gerekleri yerine getirilmedikçe; özellikle ülke çapında sahipli ve sahipsiz hayvanlar ile ilgili topyekün bir kısırlaştırma faaliyeti yürütülmedikçe; özellikle sahipli hayvanlar ile ilgili yapılması gereken kimliklendirme tam olarak yapılarak sokağa terk önüne geçilmedikçe çare olmayacağı konusunda hükümet uyarılmıştı. Ancak her zamanki gibi uyarılara kulak asılmayıp, ben bilirim ısrarı sürdürülmüştü.

Şimdi yeni yasa değişikliği yapılması gündemde. Bu noktada hükümetin önceden yaptığı gibi ben yaparım anlayışında olmaması ve özellikle belediyeler, meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütleri ile konuyu enine boyuna değerlendirerek bir yasa hazırlaması şarttır. Aksi halde sonuç almak yine mümkün olmaz. Ancak, birkaç gün önce EBVHO (Eskişehir Bilecik Veteriner Hekimleri Odası) bu konuda kendilerinin görüşünün alınmadığını açıkladı. Aynı zamanda belediyeler ve STK’lardan da bir görüş alınmamış. Bu tekçi, ben bilirim anlayışının çıkmaz sokak olduğu defalarca test edilmiş olmasına rağmen hala aynı anlayışta ısrar edilmesi ülkeye zarar vermektedir.

Öncelikle;

  • Sahiplenilmeyen hayvanların uyutulması şeklindeki bir uygulama, vicdanlarda hesabı verilemeyecek bir katliam olacağından, böyle bir yöntemin kesinlikle düşünülmemesi gerekir.
  • Sokak hayvanlarının sayısının artışının temel sebebinin sahipli hayvanlar ile ilgili sokağa terk olduğu gerçeğinden yola çıkarak; tüm sahipli hayvanlar ile ilgili kayıt işlemi başta olmak üzere gerekli düzenlemeler yerine getirilmeli, ayrıca sahipli hayvanların da sistematik olarak kısırlaştırılması sağlanmalı, sahiplerine de ciddi sorumluluklar verilmeli ve uymayanlar ile ilgili özellikle kontrolsüz şekilde sokağa terk olayları başta olmak üzere çok ciddi idari ve mali cezalar kararlı bir şekilde uygulanmalıdır.
  • Hükümet, sokak hayvanları işini sadece belediyelere bırakarak, sorumluluktan kurtulma yoluna gitmemeli, bu sorunun çözümü için belediyeler ile birlikte çalışıp yardım etmelidir.
  • Sokak hayvanları ile ilgili yerel yönetimlerce yapılması planlanan başta kısırlaştırma merkezi ve barınaklar, bunlar ile alakalı eleman istihdamı başta olmak üzere tüm harcamalar son alınan tasarruf tedbirleri ile ilgili kararlar kapsamından çıkarılmalı ve ilgili yatırımlar ile ilgili finansman sokak hayvanları konusunda 2021 yılında yapılan düzenlemelerden önce toplanan meclis araştırma komisyonunda öngörüldüğü şekilde sağlanmalıdır.
  • Tepebaşı Belediyemiz, Belediye Kanununun yüklediği görevleri yerine getirip hayvan barınağı yapmış ve geçen yıl 629 hayvanı sahiplendirmiştir, 3000’e yakın sokak hayvanını (kedi, köpek) kısırlaştırmıştır. Yasa gereği barınak yapmak zorunda olan tüm belediyelerin bu sorumluluğu yerine getirmesi gereklidir. Bunun için gerekirse ağır cezalar uygulanıp, denetimi mutlaka sağlanmalıdır.
  • Sokak hayvanları da, bizim gibi bu dünyada, bu şehirde yaşama hakkına sahip olan canlılardır. Hükümet, beldenin ihtiyacını insan nüfusuna göre hesaplayıp, pay gönderirken, hayvanlarla ilgili hiçbir ödenek ve yardım yoktur. Bu sebeple, ilçede tespit edilip cip takılan hayvan sayısına göre merkezi bütçeden belediyelere her ay düzenli yardım yapılmalıdır.
  • Tarım ve Orman Bakanı, bu sorununun çözümü için hayvanların en az %70’inin kısırlaştırılması gerektiğini ifade etmiştir. O halde, çok hızlı bir kısırlaştırma yapılmalı ve bu iş sadece belediyelere bırakılmamalıdır. Tarım İlçe Müdürlüklerinde sırf bununla ilgili bir birim kurulmalıdır. Belediyelere bırakılacaksa bile, maliyeti devlet tarafından karşılanmalıdır.

Bugüne kadar üzerine düşeni fazlası ile yapan Tepebaşı Belediye Başkanımız Ahmet Ataç ve Veteriner İşleri Müdürlüğü personeline çok teşekkür ederim.