İYİ Parti Eskişehir İl Başkanı Serdar Ulucan şu ifadeleri kullandı;
“AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekçi geçtiğimiz günlerde “Atatürk yaşasaydı bugün AK Parti’ye üye olurdu” dedi. Bugün baktığımızda, sadece Nihat Zeybekçi değil, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin hemen hemen tüm yöneticileri, oy devşirebilmek adına rotasını şaşırmış durumda, her tarafa tutunmaya çalışıyor. Bir yandan küçük ortakları aracılığıyla terörist başına selam gönderiyor, diğer yandan milliyetçilik adı altında söylemlerde bulunarak milliyetçi oyları kendilerine çekmeye çalışıyorlar. Laiklik üzerinden de Milli Eğitim Bakanı’nın yaptığı utanç verici açıklamalarla propaganda yapıyorlar. Nihat Zeybekçi’nin Atatürk üzerinden bu şekilde bir söylem geliştirmesi bana şaşırtıcı gelmiyor. Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi, 22 yıllık iktidarında artık erimiş, tükenmiş ve çökme noktasına gelmiştir. Bu yüzden, yönlerini şaşırmış şekilde her tarafa saldırıyorlar. Ancak milletimiz artık bu tür oyunları çok iyi görüyor. Türk milliyetçileri de bu tür söylemlere aldanmaz.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin değerleri bu kadar yıpratılırken, TSK içindeki teğmenler konusu gündemdeyken, bu tür söylemlerin samimi olmadığını Türk milleti net bir şekilde anlıyor. Teğmenler konusu tam anlamıyla içler acısı bir durumdur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, sadece bizim kurucu önderimiz değil, aynı zamanda başkomutanımızdır. Ondan sonraki cumhurbaşkanları da bu başkomutanlık makamını temsil eder. Atatürk’e bağlılık bildirmek bir suç unsuru değildir. Ancak geçmişte Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik yapılan birçok operasyonu hatırlarsak, kozmik odaya girildiği dönemlerden, Ergenekon ve Balyoz davalarına kadar TSK mensuplarının itibarsızlaştırılması için ciddi çabalar harcandığını görüyoruz. Bugün de benzer bir taktikle, teğmenler üzerinden genç vatan evlatlarımız hedef alınıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alarak, geleceğimizi koruyacak pırıl pırıl gençleri itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.
Bugün baktığımızda, Türkiye’de sadece iki bakanlığın isminde “milli” ifadesi bulunuyor. Milli Eğitim Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı. Ancak her iki bakanlık da ciddi krizlerle karşı karşıya. Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim kalitesini düşürerek toplumu yozlaştırıyor. Eğitim müfredatında yapılan değişikliklerle Atatürk’ün çizdiği çağdaş eğitim modelinden uzaklaşılıyor. Bu bakanlık, okulları yenilemek ya da öğrencilere tablet dağıtmak gibi projelerde dahi yandaşlarına rant sağlamaktan başka bir şey yapmıyor. Eğitimdeki bu yozlaşma, toplumda ayrışmalara ve kutuplaşmalara neden oluyor. Milli Savunma Bakanlığı’nda ise teğmenlere yapılan baskılar ve ihraç talepleri, devletin temel değerlerine aykırı bir durumdur.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Atatürk ismini kamusal alanlardan kaldırmaya yönelik sistematik bir çaba içinde olduğunu görüyoruz. Eskişehir’de stadyumun ismi Atatürk Stadyumu iken, bugün “Yeni Eskişehir Stadyumu” olarak geçiyor. Benzer şekilde, Atatürk Havalimanı’ndan Atatürk adını kaldırdılar. Gerçekten samimi iseler, bu isimleri geri versinler.
AK Parti’nin samimiyetsizliği artık milletimiz tarafından net bir şekilde görülüyor. Her seçim dönemi öncesinde, yolların yapılacağı ya da projelerin başlayacağı vaatleri veriliyor, ancak sonuç ortada. Eskişehir’de, Seyitgazi yolu ve Nihatçık yolunda yaşanan ölümlü kazalar bunun en somut örnekleridir. Her seferinde kepçelerle poz vererek projelerin başladığını iddia ediyorlar ama bu sözler hiçbir zaman gerçeğe dönüşmüyor.
Bugün milletimizin en büyük sorunu ekonomi ve hayat pahalılığıdır. Ancak iktidar, bu gerçekleri örtbas etmek için gündemi değiştirmeye çalışıyor. Bu çabalar sonuçsuz kalacaktır. Türk milleti, bu samimiyetsizlikleri görüyor ve gereken cevabı zamanı geldiğinde verecektir.
Bizim asgari ücret beklentimiz 28 bin TL. Şehirlere göre farklı asgari ücret demek, mevcut iktidarın zihninde oluşturmaya çalıştığı bazı ayrımcı düşüncelere destek vermek anlamına gelir. Misak-ı Milli sınırları içerisinde bulunan 81 ilimiz, 973 ilçemiz, belde ve kasabalarımız ile mahallelerimiz eşit haklara sahiptir. Büyükşehir yasasıyla birlikte bu eşitlik daha da netleşmiştir. Bizim amacımız, refah seviyesini artırarak tüm bölgelerde eşit bir yaşam standardı sağlamak olmalıdır. Şehirlere göre asgari ücret uygulaması gibi bir düşünceyi, İYİ Parti olarak kesinlikle benimsememiz mümkün değil.
Diğer partiler farklı rakamlar açıklamış olabilir, ancak İYİ Parti olarak biz yaptığımız analizler doğrultusunda 28 bin TL asgari ücret önerisini dile getirdik. Ekonominin iyileşmesi, enflasyonun düşürülmesi ve refah seviyesinin artırılması için bu miktarın uygun olduğunu düşünüyoruz. Şunu da unutmamak gerekir: Açlık sınırının altında bir asgari ücret ödenmesi, hükümetin büyük bir ayıbıdır. Hükümet bu ayıbını görmeli ve ona göre hareket etmelidir.”