Eskişehir'de konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan şu ifadeleri kullandı;
"Kısıtlı imkânlarla çalışan büyüklerimiz yemez içmez, çocuğunu okuturdu. Okutmalarının sebebi de gelecekle alakalı kaygılarının olmamasındandı. “Benim evladım iyi bir okulu bitirdiğinde, bir üniversiteyi bitirdiğinde çok rahat iş bulur.” kaygısıyla, dışından, tırnağından artırıp evladını okutuyordu. Bugün en başta ailelerimizin umudu kalmadı. Neden? 12 yıl zorunlu eğitimle çocuklarını okutuyorlar. 4 yıl, 5 yıl, 6 yıl üniversitede okutuyorlar. 16, 17, 18 yıla kadar evlatlar okulda okuyor. Ama okul bittikten sonra ev genci oluyorlar. Yeni dönemde, AK Parti hükümeti döneminde “ev genci” diye literatüre bir kelime girdi.
Ne demek ev genci? Benim zamanımda üniversite bitince iş zaten çok kolay bulunuyordu. Bulamayan da en azından cebinde biraz harçlık oluyor, burada kafelerde oturabiliyor, çay içebiliyor, arkadaşına yemek ısmarlayabiliyordu. Bugün ise ev genci ailesinden harçlık almaya mahkûm olduğu için ve aile de evladına harçlık verecek imkâna sahip olmadığı için sabahtan akşama kadar evde beklemek zorunda kalıyor. Bu sayı 4 milyon olmuş. Yani Türkiye’nin nüfusunun neredeyse yüzde beşi ev genci konumuna düşmüş. Biz bunu çözeceğiz. Ben kongre konuşmalarında ifade ettim. En başta ülkemizi özgürleştirmek hedefiyle işe başlayacağız. İnancımızı özgürleştireceğiz. Gençlerimizle alakalı ifade edeceğim hususta umudu özgürleştireceğiz. Bugün gençler umudu Edirne’nin ötesinde aramak durumunda kalıyorlar. Eğer ufak bir imkân olsa, ufak bir kapı aralansa ülkeyi terk edecekler. Avukat oluyor, mühendis oluyor, doktor oluyor gençler, ama umudu yurt dışında garson olmakta, inşaatlarda işçi olmakta arıyorlar.
Gençlerimizin umudunu özgürleştirip, geleceğe güvenle bakabilecekleri bir ülkeyi inşa edeceğiz. Bu çok zor bir şey değil. Bunlar bir siyasetçinin, bir genel başkanın cümleleri olarak değil, gerçekten buna inanarak söylediğimi ifade etmek istiyorum.
Bir çocuk, bir gencimiz üniversiteyi bitiriyor. KPSS sınavına giriyor. İlk 1000’e giriyor hakim-savcı olmak için, ama mülakatta eleniyor. Evladımız azmediyor, ikinci yıl tekrar çalışıyor, ilk 500’e giriyor, yine eleniyor. Yine vazgeçmiyor, üçüncü yıl giriyor, ilk 50’ye giriyor, yine eleniyor. Genç haliyle bu işten vazgeçiyor, pes etmek durumunda kalıyor, umutsuzluğa düşüyor.
Yine bir gencimiz hakim ve savcı olmak için sınava giriyor, yeterli puanı alıyor. Atanamadığı için üzülerek söylüyorum, intihar etmek durumunda kalıyor. En son Marmara Üniversitesi’ni bir gencimiz birincilikle bitiriyor ama mülakatta eleniyor. Yani bir üniversiteyi birincilikle bitiren bir gencin atamasını yapmayacaksanız, siz neyin atamasını yapacaksınız?
Eğer atamalarda ve görevlendirmelerde adaleti, biraz önce hanımefendinin de dediği gibi, tesis etmezsek, gençlerimiz bu ülkeyi terk etmek durumunda kalacaklar. Biz bunun önüne geçeceğiz.
Benim sizden ricam şu: umutsuz olmayın. Gelecekten hiçbir zaman ümidinizi kesmeyin. Hep beraber çalışacağız, gayret göstereceğiz ve Türkiye’mizi yaşanabilir bir ülke haline hep beraber getireceğiz. Arkadaşlardan da ricam, sizlerden de ricam: Ümidinizi asla yitirmeyin."