Eskişehir'de konuşan Zafer Partisi Sözcüsü Azmi Karamahmutoğlu şu ifadeleri kullandı;

"Vatanımıza, insanımıza, milletimizin bireylerine olan inancımızı kaybetmedik. Bu dile, bu slogana herkes katılır. Analar ağlamasın. Eğer Analar her zaman ağlasaydı, Kurtuluş Savaşı’nı vermezdi. Analar, “Ağlamasın”, “Cepheye asker gitmesin”, “Cepheye gitmeyelim” deseydi Kurtuluş Savaşı verilemezdi.

Bu ikinci çözüm/ihanet süreci asla sürdürülmemeli. PKK terör örgütü artık terör işlemeyi, cinayet işlemeyi bırakacakmış. Silah eğitimi almayacakmış. Güzel. Ancak birkaç adım daha var. Nedir onlar? Buraya kadar tamam, buraya kadar sizinle beraberiz. Silahı bırakıyor, çok güzel. Fakat bir takım şartlar var. İşte tam da burada dananın kuyruğunun koptuğu bir yer var. Nasıl anlaştığınızı toplumdan gizliyorsunuz, çünkü topluma açıklanacak hali yok.

İktidar partisi öylesine kamburlar biriktirmiş ki; hukukun önünde vereceği hesabı altından kalkarak veremez. Bu yüzden Adalet ve Kalkınma Partisi iktidardan düşmemek zorunda. Cumhur İttifakı’ndaki diğer müttefiki, Milliyetçi Hareket Partisi ise iktidar olmak gibi bir derdi taşımıyor. Kendisine ittifak ortağı olarak bakanlıklar teklif edildiği söyleniyor, fakat partinin genel başkanı bunları reddediyor. Birkaç bakanlık almak gibi bir hedefi yok.

Dolayısıyla Devlet Bahçeli, siyaseti rahat yürütüyor. Taban kaybediyor, yıllardır biriktirdiği seçmenini kaybediyor ama umursamıyor. Çünkü iktidarda olma kaygısı yok. Kendisi için böyle. Ama Adalet ve Kalkınma Partisi için durum farklı. Bu yüzden onlar hiçbir şey açıklamıyorlar, ifade etmiyorlar.

Biz ise maskeleri ve makyajları döktük. Olan biteni anlatmaya başladık. Toplantılarla gerçeği anlattık. Yetmedi, açıklama mitingleri düzenledik. Herhalde birkaçını yaptıktan sonraydı, bu işler başımıza geldi. Yaptığımız mitinglerde ana sloganımız “Mehmetçik katillerine af yok” idi. Mitinglerin konusu buydu.

Fakat genel başkanın tutuklanmasından sonra yaptığımız etkinliklere bir ikinci slogan daha eklemek zorunda kaldık. “Ümit Özdağ’a Özgürlük.” Oysa Zafer Partisi, Ümit Özdağ’a özgürlük sağlamak için kurulmuş bir parti değildi. Ümit Özdağ zaten başka bir partide genel başkan yardımcılığı yapmış, milletvekilliği yapmış bir siyasetçiydi.

Önceki partisi olan İyi Parti’de de aynı görevleri üstlenmişti. Ancak gördüğü sorunları ifade edemeyince, kabul ettiremeyince sorumluluk alarak ayrıldı. Bugün ise bu meselelerle uğraştırılıyoruz. Biz “Af yok” diyerek narkoterör örgütü PKK’yla kurulan pazarlık masasını deşifre etmeye çalışıyoruz. Neler yapılacak? Nelerin topluma mal olacağı? Çünkü ortada bir pazarlık var. Yasal düzenlemeler, anayasal değişiklikler planlanıyor.

İdam cezası yemiş olan terörist başı Abdullah Öcalan’ın cezası, idam cezası kaldırıldığı için ömür boyu hapse çevrilmişti. Şimdi İmralı’dan çıkarılıp orası bir “çalışma ofisi” mi yapılacak? Görüşmelerde, İmralı’da kalmak istediğini, dışarıda güvenliğinin sağlanamayacağını söylediği basına yansıdı. Bunu, “bundan sonra terör olmasın” diye sineye çekmeyi düşünenler olabilir. Ancak 50 bin şehidin ardından, bir savaş kaybetmişiz gibi af vermek milletin gururuna ağır gelir. Kötü bir örnek teşkil eder. Bu, ileride Türk devletine ve Türk milletine karşı yeni kalkışmalar için zemin hazırlar.

Bu yüzden şunu söylemek lazım: Eğer PKK terör örgütü, “Artık terör yoluyla hedefimize ulaştık” diyorsa ve yoluna siyasetle devam etmek istiyorsa, terör örgütünü kendiliğinden fesheder. Dağılır, silah bırakır. Ancak geldiğimiz noktada, “pazarlık yok” diyenler, şimdi neredeyse partiler yasasına dayanarak bir siyasi parti kurulacakmış gibi pazarlık yapıyorlar."