Demokrat Parti Tepebaşı İlçe Başkanı Metin Günar şu ifadeleri kullandı;
“Türkiye, geçtiğimiz hafta boyunca yine büyük siyasi ve ekonomik çalkantılara sahne oldu. Hukuksuzluk, siyasi baskılar ve ekonomik kriz her geçen gün daha da derinleşiyor. Milletin iradesine yönelik müdahaleler, yargının siyasileşmesi ve özgürlüklerin kısıtlanması artık kabul edilemez bir noktaya geldi.
Bugün burada, geçtiğimiz hafta yaşanan kritik gelişmeleri değerlendirmek ve hep birlikte bir kez daha demokrasiden, adaletten ve milletin haklarından yana olduğumuzu ilan etmek için toplandık.
Her hafta konuşmalarımda bir numaralı gündemimiz ekonomi olacak. Ekonomik krizi unutturmayacağız. Enflasyon canavarını büyüten yanlış politikaları ifşa edeceğiz. Bu yoksulluğu milletimize anlatmaktan geri durmayacağız.
Bu hasletle, gelecek ay ramazan ayı. Emekli bu ramazanı açlık sınırının altında aldığı maaşla geçirecek. En düşük emekli maaşıyla milletimiz bırakın et almayı, torunlarına küçük bir harçlık bile veremiyor. Ama saray harcamaları, lüks makam araçları, yandaşlara verilen ihaleler kesilmiyor! Emekliye ramazan ikramiyesi gündeme gelmesi gerekirken, saray ve yancıları Asya’ya turizm turuna çıktı. Bu turun masraflarıyla emeklilerimize ramazan ikramiyesi verilebilirdi. Emeklilerimiz bunu bilsin.
Peki, gençler. Ülkede milyonlarca genç artık umutsuz! İşsizlik rekor kırıyor, hayaller yerini geçim derdine bırakıyor. Gençler bırakın yurt dışına çıkmayı, kitap almaya, bir kahve içmeye bile zorlanıyor! Bilim, teknoloji, yapay zeka devrimleri yaşanıyor, dünya geleceğin liderlerini yetiştiriyor, biz neyle uğraşıyoruz?
Gençleri susturmakla, umutlarını söndürmekle, onların geleceğini çalmakla! Ha bir de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na siyasi yasak getirmekle!
Türkiye’yi yönetenler, sandıkta kaybettiklerini yargıyla kazanmaya çalışıyorlar! Milletin iradesine ipotek koymaya kalkıyorlar! Bunun adı demokrasi değildir.
Şimdi Avrupa Parlamentosu bu hukuksuzluğu gündemine almış, Türkiye’ye yönelik yaptırımları tartışıyor. Bunu görmek için Avrupa Parlamentosu’na mı bakmak gerekiyor? Bu adaletsizliği, hukuksuzluğu, bu haksızlığı görmek için illa dışarıdan bir uyarı mı almamız lazım?
İktidarın derdi halk değil! İş insanı konuşursa susturuyorlar, akademisyen eleştirirse hedef gösteriyorlar, gazeteci yazarsa tutukluyorlar! Şimdi TÜSİAD Başkanı’nı da susturmaya çalışıyorlar. Adam çıkmış diyor ki, “Ekonominin gidişatı iyi değil.” Ne yapıyorlar? Hemen soruşturma açıyorlar! Soruyorum. Ekonomiyi eleştirmek suç mu oldu? Ekonomiyi kötü yönetenler mi suçlu, bunu söyleyenler mi?
Bir de dış politikaya bakalım… Suudi Arabistan, Rusya ve ABD’yi bir araya getiriyor. Büyük bir diplomatik masa kuruyor. Peki, Türkiye nerede? Yok! Neden yok? Çünkü Türkiye’yi yönetenler, içeride baskıyla, yasaklarla, sansürle uğraşmaktan dışarıya bakamaz hale geldiler!
O güçlü Türkiye nerede? O herkesin fikrine danıştığı Türkiye nerede? Bizi bu kadar etkisiz hale getiren kim?
Şimdi soruyorum. Emekliye insanca bir maaş vermeden Türkiye büyüyebilir mi? Gençlerini geleceksiz bırakan bir ülke, ayakta kalabilir mi? Yargıyı siyasetin sopası yapan bir yönetim, milletin desteğini kazanabilir mi? Dış politikada masada olmayan bir Türkiye, dünyada söz sahibi olabilir mi? Buradan bir kez daha Demokrat Partinin bir neferi olarak söylüyorum: Emeklilerin hakkı için mücadele edeceğiz! Gençlerin umudu için mücadele edeceğiz! Demokrasiyi savunacağız, milletin iradesine sahip çıkacağız! Türkiye’yi yeniden dünya sahnesine taşıyacağız!
Türkiye, birkaç kişinin çıkarları için yönetilemeyecek kadar büyük, milletin iradesi ise bastırılmayacak kadar güçlüdür! Bu mücadeleyi hep birlikte kazanacağız!
Değerli yol arkadaşlarım, dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor, saygı ve sevgiyle selamlıyorum.”