Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt şu ifadeleri kullandı;
“Biz, Odunpazarı Belediyesi olarak, şeffaf ve demokratik bir ortamda Eskişehir’in ve Türkiye’nin sorunlarının konuşulmasını istiyoruz. Bundan kimsenin rahatsız olmaması lazım. Ancak görüyorum ki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin vekilleri ve örgütleri sürekli bizi konuşuyor. İlçe kongrelerinde, pazar toplantılarında, milletvekili ve belediye başkanı seçimlerinde tek hedefleri Odunpazarı Belediyesi oluyor.
Bizi eleştirenler önce kendi işlerine bakmalı. Hele ki “Hiçbir şey yapmadınız, ne yaptınız?” diyenler… Gözleri ve kalpleri kör olanlara yapacak bir şeyimiz yok. Ama halk, Odunpazarı Belediyesi’nin neler yaptığını görüyor. Örneğin, Odunpazarı Belediyesi’nde kiralık araç kalmamıştır. 70-80 hizmet biriminden sadece 5-6 tanesi kiralıktır, geri kalanı belediyemizin mülküdür. Bu da ciddi bir tasarruf anlamına gelir.
Kreş konusuna gelince… Bakın, Eskişehir’de yaklaşık 45 bin kreş ihtiyacı olan çocuk var. Biz, Odunpazarı Belediyesi olarak bin 200 çocuğa kreş imkânı sağlayabildik. Peki, devletin yaptığı kreş sayısı kaç? Dört. Onların da bir kısmı özel sektöre kiralanmış durumda. Anaokulu ya da ana sınıfı dediğiniz, okullarda bir sınıfı ayırarak, 10-20 çocuğu toplamakla sınırlı. Eskişehir genelinde, merkez, ilçe ve köyler dahil toplam 52 ana sınıfı var. Şimdi büyük rakamlarla bizi şaşırtacağınızı sanmayın. Türkiye genelinde yüzde 95 oranında okullaşma olduğunu iddia ediyorsunuz. Peki, Eskişehir’de bu oran ne? Eskişehir ortalamasına bakalım.
Eskişehir’de yaklaşık 100 bin üniversite öğrencisi var, ancak Kredi Yurtlar Kurumu’nun yatak kapasitesi sadece 16 bin. O da geçen yıl bu seviyeye ulaştı. Bu durumda nasıl yüzde 95 yurtlaşma oranından bahsediyorsunuz? Başka şehirlerde yaptığınız yurtları hesaba katarak Eskişehir’e hava atmaya çalışıyorsanız yanılıyorsunuz. Eskişehir’de bu yurtları yaptırmak sizin işiniz, sizin göreviniz. Odunpazarı Belediyesi’nin ne yaptığına bakmadan önce, Kredi Yurtlar Kurumu’nun neden bu yurtları yapmadığını sormalısınız.
Devletin işi nedir? Devlet her şeyle uğraşacak. Devletin işi budur. Devlet, vatandaşını barındıracak, doyuracak, okutacak. Vatandaştan vergi alıyorsa, onun haklarını da yerine getirecek. Deprem oldu diye diğer işleri durdurma gibi bir lüksü olamaz. Devlet, devlet olarak her işini yapmalı. “Bu beklesin” diye bir şey yok.
Anayasa Mahkemesi kararları konusuna gelince… 2007’de verilen bir karar şimdi mi aklınıza geliyor? Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını şimdi mi hatırlıyorsunuz? Ancak işimize geldiğinde bu kararları uygulamak gibi bir durum söz konusu. Anayasa Mahkemesi kararına rağmen pek çok yanlış hâlâ devam ediyor. Anayasa Mahkemesi kararını Adalet Bakanı da, Yargıtay da, hükümet de dinlemiyor. İşimize geldiğinde farklı, gelmediğinde farklı davranıyoruz. Bu, doğru bir yaklaşım değildir."