ESKİŞEHİR HABER

Jale Nur Süllü: "Eskişehir halkı olarak çok kaygılıyız"

Çevre mücadelesinin önemine dikkat çeken Jale Nur Süllü doğayı korumak için verilen mücadelenin devam edeceğini ve bu konuda halkın duyarlılığının hayati önem taşıdığını belirtti.

Abone Ol

CHP Eskişehir Milletvekili Dr. Jale Nur Süllü şu ifadeleri kullandı;

"Ben 2019 yılında Alpu’ya gitmiştim. Bir kahve ziyaretim sırasında Alpu’daki hemşerilerim bana şunu söylediler:
"Yukarıda bir bekçi görevlendirdiler ve çalışmalar yapıyorlar."

Hemen ilçe başkanımız ve bir grup partilimizle birlikte çok zorlu bir yolculuğa çıktık. Önce bir noktaya kadar arabayla ilerledik, ancak sonrasında kilometrelerce yürümek zorunda kaldık. Tepeye ulaştığımızda gördüğümüz manzara bizi dehşete düşürdü: Tüm alan numaralandırılmıştı! Dağlara, tepelerimize numaralar verilmiş, kayalara levhalar çakılmıştı. Biraz ilerlediğimizde bir maden mühendisi ve 3-4 personelin sondaj çalışması yaptığını, çıkardıkları karotları torbalara koyduklarını gördük.

Ne yaptıklarını sorduğumuzda, "Değerli maden alıyoruz" dediler. İşte o an yüreğimize bir kor düştü. Güzelim bölgemize, mikroklima özelliğine sahip, üretim yapılan verimli topraklarımıza göz dikildiğini anladık. Ve korkularımız gerçekleşti.

Tam 4 yıl sonra bir baktık ki ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) süreci başlatılmış! Biliyorum, yöre halkımız çok endişeli. Ve evet, gerçekten de endişelenmeleri gerekiyor! Çünkü biz Eskişehirliler olarak çok kaygılıyız.

Bugün bizi yönetenler, doğayı sadece ağaçlardan ibaret sanan bir anlayışla hareket ediyor. Diyorlar ki: "Maden sahalarını tekrar ağaçlandırıyoruz, eski haline kavuşturuyoruz." Oysa ki, TEMA Vakfı’nın raporlarında, Birleşmiş Milletler’in belgelerinde şu açıkça belirtiliyor:

"Bir maden sahası yok edildiğinde, doğa bir daha asla eski haline getirilemez!"

Çünkü o ağaçların altında, su kaynaklarını besleyen akiferler var. Gelecekte su, en büyük ihtiyacımız olacak. Bugün kuraklığı konuşuyoruz, yağacak karı umutla bekliyoruz. Ama o ağaçların altı su kaynağıyla dolu!

Geçtiğimiz yıl ÇED toplantısı öncesinde tekrar bölgeye gittim. Gördüğüm manzara korkunçtu: Her yer delik deşik edilmişti! Ağaçlara numaralar verilmiş, sondaj kuyuları açılmıştı. Keşke yanımda resimleri getirseydim.

Ve bakın, sadece su değil… Orada yaşayan bir doktor hemşehrim bana şunu söyledi. Domuzlar bile şehre inecek. Evet, gerçekten doğanın dengesi bozulduğunda, hayvanlar bile yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalıyor.

Burada sizlerden bir ricam olacak: İzlemediyseniz "Don't Look Up" (Sakın Yukarı Bakma) adlı filmi izlemenizi öneriyorum. Bu filmde bilim insanları insanlığı uyarıyor. Ama bir yanda para peşinde koşan zengin bir adam, diğer yanda ise bilim insanlarının uyarılarını dikkate almayan bir başkan var.

Filmde dünyaya bir kuyruklu yıldızın çarpacağı söyleniyor. Ancak o zengin adam, "O yıldızın içinde değerli madenler var, onları çıkarmalıyız" diyerek felaketi görmezden geliyor. Sonunda yıldız dünyaya çarpıyor ve insanlık yok oluyor!

O film, trajikomik ama gerçeğe çok yakın. Çünkü doğayı yok etmenin sonuçları hepimizi ilgilendiriyor. Gezegenimiz yok olmadan harekete geçmek zorundayız! Biz siyasiler olarak bu mücadeleyi her alanda veriyoruz. Ama unutmayın, esas görev sizlere, yöre halkına düşüyor! Biliyorsunuz, siyasi mücadelede bir sloganımız var. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz. Ve biz hep birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz. Çok güçlü firmalar var ama biz herkesten güçlüyüz. Çünkü biz haklıyız. Biz haklıyız ve biz kazanacağız!”