Yürüyüş sonrasında platform adına Serdar Bayraktar basın açıklaması gerçekleştirdi ve şu ifadeleri kullandı;
"365 gündür süregelen zulüm birinci yılını doldurdu. 7 Ekim 2023’te Filistin topraklarında başlayan zulüm ve katliam bugün hâlâ aynı acımasızlıkla devam etmektedir. Binlerce çocuk, kadın, yaşlı ve genç; katil İsrail’in ölüm saçan bombaları altında can verdi ve ne yazık ki vermeye de devam ediyor. Ancak uluslararası toplumun topten ayağa kalkması, bu zulmün son bulması ve ivmelikle “yeni bir dönemin” başlangıcının ilan edilmesi gerekmektedir. Batılı ülkelerin yazılıp “kınayarak” değil, hakiki ve samimi destek göstererek bu zulmün bitmesine katkı göstermesi elzemdir. Tüm dünyayla; evlerde, okullarda, iş yerlerinde, sokaklarda ve meydanlarda Filistin’e daha gür bir ses olmak için yeni bir direnişin meşalesi yakılmalıdır.
Bir yıldır aralıksız süren soykırıma karşı uluslararası sessizlik, İsrail’in insanlıyetten uzak katliamlarını meşrulaştırmaktadır. Katil İsrail’in Filistin topraklarında yıllardır sürdürdüğü işgal ve zulüm son bir yılda dehşet ve vahşetini artırarak devam etmektedir. Kudüs’te, Gazze Şeridi’nde ve Batı Şeria’da masum insanların kanını akıtmaktan çekinmeyen ve “devlet eliyle” işlenmiş onurunu ayaklar altına alan saldırılar. Hiçbir ahlaki değeri tanımayan “devlet eliyle” katliamların gerçekleştirilen İsrail, çocuk, kadın ve yaşlı demeden hedef gözetmeksizin zulmüne artırmaktadır. Gazze’den dünya yaşayan çığlıklara “sessiz” kalan Batılı ülkelerin, uluslararası arenada bu vahşetin ortada olduğunun farkında olmaması etmektedir. “Medeniyet merkezi” taşın Batılı ülkeler, İslam’a ve Müslümanlara “düşmanlıkla meşgul” olarak görülmektedir; İsrail’i doğrudan ve dolaylı yollar korumaktadır.
Filistin, dünyanın dört bir yanında yankılanan bir direnişin sembolü haline gelmiştir. Direnişten görülmemelidir. Titrer her yürek, haykıran direniş ses Filistin’in kardeşler olalar yüreklendirmelidir. Bugün, Filistinli kardeşlerimiz için bir milat olsun, hep birlikte Mescid-i Aksa’nın avlusunda ümmet birliğini tadalım. İslam’ın sancağı altında toplanalım.
Filistinli kardeşlerimize karşı yükümlülüklerimizi yerine getirmeliyiz. Katil İsrail’e karşı en güçlü silahımız ekonomik yaptırımlardır. Bu yüzden elimizdeki silah, doğru kullanmalı ve boykot ürün ve hizmetlerini tercih etmemeliyiz. Bizler bilmeyiz ki alternatifler oldukça bu da sebeple boykot edilen tüm ürün ve hizmetleri kendimiz üretebilecek noktaya varmalıyız. Çünkü onların dayandığı tek şey sömürü ve düzenbazlıktır. Allah Rasulü’ünün zamanındaki gibi, hakimi zulüm, batılın karşısında durulmaz. Bu güçler, sadece onlara verdiklerimiz kadar güçlüdür! Bizler onları kendi silahlarıyla vuracak ve onların zulmüne geçit vermeyeceğiz.
Bu ses, dünyayı saran zulmün üzerine adaletin tokmağı gibi inecek. Bütün dünya Filistin’i özgür bir devlet olarak tanıyana kadar, bizler bu davayı haykırmaya devam edeceğiz. 7 Ekim son değil, aksine yeni bir dünyanın başlangıcıdır.
Kardeşim, unutma ki yürüdüğün her adımda ayağına Kudüs’ün gölü gelir. Zafer yakındır, zafer imanlanırındır. Bizler bir ölüp bin dirileceğiz! Bombalar susacak, feryatlar dinecek ve nehirden denize özgür Filistin var olacak!
Üzülme! Davanın sahibi Hakk’tır. Hakk olan davada zafer muhakkaktır. Zalimler için yaşasın cehennem!"