Türk Harb İş Sendikası Eskişehir Şubesi Başkanı Hasan Atak şu ifadeleri kullandı;
"Aileleri ile birlikte sayıları yüzbinleri bulan ve artık yoksulluk sınırı altında ücretlerde çalışmaya mahkûm edilen Milli Savunma Sanayii işçileri olarak yıllardır ifade ettiğimiz bir gerçeği buradan sizlerle bir kez daha kamuoyuna duyurmak istiyoruz. Adil olmayan, yaptığı işe karşılık gelmeyen, milli gelire sunduğu katkıyı karşılamayan, insanca yaşayacak ihtiyaçlarımıza cevap veremeyen maaşlar ile geçinemiyoruz. Zaman kaybetmeden acilen ücret ve maaşlarımızın geçinebileceğimiz, asgari düzeyde de olsa insanca yaşayabileceğimiz bir düzeye yükseltilmesini istiyoruz.
Eskişehir şubesi üye ve kurulları ile uzun zamandan bu tarafa hiçbir siyasi kaygı gütmeden sınıfsal olarak üyelerimizin, emekçilerimizin yanında durduğumuz şekilde dün ne diyorsak bugün de aynı şeyleri söylemeye devam ediyoruz. Bugüne kadar alanlarda, sosyal medyalarda, yazılı ve görsel basın aracılığı ile yaptığımız basın açıklamaları ile sesimizi duyurmaya çalıştık. İşyerlerimizde, yemekhanelerimizde sesimizi duyurmaya çalıştık. Eskişehir’den Ankara’ya kadar yürüyerek sesimizi duyurmaya çalıştık. Ankara’ya üyelerimizle birlikte giderek bir kez daha yaşadığımız sorunlara dikkat çekmek istedik ancak Ankara’ya girmemize izin verilmeden geri döndürüldük. Bunun üzerine şehrimiz milletvekilleri, genel müdürlüğümüz, Eskişehir valimiz, çalışma bakanımız, iktidar ve muhalefet partisi yetkilileri ile bir takım görüşmeler yaparak yol almaya çalıştık ancak maalesef bugüne kadar istediğimiz sonucu alamadık. Aralık 2024 itibarı ile açlık sınırının 21.083 TL, yoksulluk sınırının 68.675 TL olduğu günümüzde, milyonlarca asgari ücretli işçi 22.104,67 TL ya da az biraz daha fazla bir ücretle çalışmaktadır.
Maalesef ülkemizde milli gelire en üst düzeyde katkıda bulunan katma değeri yüksek işlerde çalışan, temsil ettiğimiz savunma işçileri de asgari düzeyde rakamlara mahkûm edilmektedir. Ücret ve maaşlarımız reel olarak sürekli erimekte, alım gücümüz düşmeye devam etmektedir. Hem emek hem sermaye ve hem de hükümet tarafında konunun muhatapları taleplerimiz karşısında kulak tıkamayı inatla sürdürmektedir. Bugün 1,03 olarak açıklanan aralık ayı enflasyonu bu inadın devamı ve adeta emekçiler ile dalga geçmektir. Gerçekçi rakamların açıklanması ve ücretlere yansıtılması artık emekçilere karşı bir ahlak sorunu haline gelmiştir.
Görüyoruz ki biz ürettikçe, yeni değerler yarattıkça yoksullaşırken birileri sırtımızdan zenginleştikçe, zenginleşiyor. 2016 yılında emeğin ulusal gelirden aldığı pay %32 iken 2022 yılında bu oran %23,7’ye kadar gerilemiştir. Aynı dönemde sermayenin payı ise %41,6’dan %49,9’a yükselmiştir. Çarkların kimin çıkarı için döndüğünü açıkça göstermektedir. Maalesef ki enflasyonun, hayat pahalılığının, ekonomik sıkıntıların kaynağı olarak işçi ücretlerini göstermektedir. Patronlar işçilerin ürettiği her değerin kaymağını alırken, işçilere düşen ise sadece yoksulluk, geçim sıkıntısı ve enflasyonla boğuşmak olmuştur."