Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin Mart ayı meclis toplantısı, Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce başkanlığında gerçekleştirildi.
Gündem dışı söz alan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Sivri şu ifadeleri kullandı;
“Tramvaylardaki sokak hayvanları konusunda da bir çözüm üretilmesini istiyoruz. Hem sağlık açısından hem de güvenlik açısından bu durum tehlike arz etmektedir. Sayın Başkanım, ben de bir hayvansever olarak beş köpek besliyorum. Ancak bu sorunun bir şekilde çözüme kavuşturulması gerektiğine inanıyorum.”
Ahmet Sivri'nin ifadelerine yanıt veren Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce şu ifadeleri kullandı;
“Tramvaylardaki sokak hayvanlarının fotoğrafları sanıyorum 4-5 sene önce ilk defa paylaşılmıştı. O zaman herkes büyük bir sempatiyle bizi alkışlıyordu, herkes tebrik ediyordu. "Eskişehir ne kadar çağdaş bir şehir. Sokak hayvanlarına da değer veriliyor." diyordu. Ama ne olduysa, bu yasa değişikliği gündeme geldiğinden beri eski veya yeni fark etmeksizin bu fotoğraflar dolaştırılmaya başlandı ve biz linç edilmeye başladık. Arada ne değişti de birdenbire böyle bir konuya geldik, onu bilmiyorum. Bir bakıyoruz, hayvanseverlerin farklı bir tepkisi oluyor. Bir bakıyoruz, konuya daha hassasiyetle bakanların başka başka hassasiyetleri oluyor. Burada biz devletsek, kamuysak ortak bir yol bularak hem vatandaşımızı hem de sokaktaki canlılarımızı koruyarak ilerlememiz lazım.
Sokak hayvanları konusu bu ülkenin en önemli meselelerinden biri. Eski yasa ne diyordu? Eski yasa şöyle diyordu. Sokak hayvanını al, rehabilite et, kısırlaştır. Ya sahiplendir ya da aldığın yere geri bırak. Uygulama bu şekilde devam ediyordu. Tepebaşı ve Odunpazarı belediyelerimizin barınakları vardı. Buralar 250-350 kapasiteli barınaklardı. Belediyeler, aldıkları hayvanları kısırlaştırıyor, sahiplendiriyor ya da aldıkları yere geri bırakıyorlardı. Ve bu döngü devam ediyordu. Ne oldu? Yasal bir değişiklik yapıldı. Dendi ki. "Hayır, artık böyle olmayacak. Alacaksın, kısırlaştıracaksın ama aldığın yere bırakmayacaksın. Sadece sahiplendireceksin." Peki sonuç ne oldu? Eskiden yıllık 3-4 bin hayvan kısırlaştıran Odunpazarı ve Tepebaşı belediyeleri, artık aldıkları hayvanları geri bırakamadıkları için tıkandı. Sirkülasyonu sağlayamaz hale geldiler.
Şu anda doğal yaşam alanı kuruyoruz. Büyükşehir Belediyesi olarak zaten barınağımız hizmet veriyor. Belediyelerimizle yaptığımız protokol gereği onların kısırlaştırdığı hayvanları doğal yaşam merkezine getireceğiz ki bu süreç devam etsin. Bu işler, hiçbir planlama yapmadan pat diye bir yasa çıkarılarak yürütülemez. Yasa yürürlüğe girmeden önce en az 2 yıl sürecek bir seferberlik yapılmalıydı. Devletin bütün kurumları işin içinde olmalıydı. Tarım Bakanlığı, Milli Parklar, Büyükşehir Belediyeleri, Valilikler... Hepsi ortak çalışmalıydı.
Önce bir kısırlaştırma ve sahiplendirme seferberliği yapılmalı, popülasyon kontrol altına alınmalıydı. Ancak ondan sonra bu düzenleme hayata geçirilmeliydi. Ama ne yapıldı? Hiçbir şey yapılmadan, daha önce devletin birçok kurumuna verilen bu sorumluluk tek bir kuruma, belediyelere yüklendi. Ve dendi ki, "Nüfusu 25 binin üzerindeki belediyeler barınak kursun, 25 binin altındakiler bir şey yapmasın, Büyükşehir belediyeleri ömür boyu bu hayvanlara baksın." Peki, bu mümkün mü? Şehirdeki sokak hayvanlarının tam sayısını kimse bilmiyor. Devletin hiçbir kurumu tek tek sayım yapmış değil. Ama Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, bir şehirdeki sokak hayvanı popülasyonu o yerleşim yerinin nüfusunun %8-10’u kadar olabilir. Bu hesaba göre Eskişehir’de en az 60-70 bin sokak hayvanı var. Şimdi size soruyorum. Bu kadar sokak hayvanını tel örgülerle çevrili bir alana kapatıp, ömür boyu orada yaşatıp, psikolojileri bozulunca ne yapacağız? Böyle bir yöntem olabilir mi arkadaşlar? Bu bir sorun ve bu sorunun çözülmesi lazım. Ama çözüm, devletin tüm kurumlarının elini taşın altına koyarak ortaklaşa hareket etmesiyle mümkün olabilir. Toplu taşımadaki hijyen konusunda kimsenin şüphesi olmasın.”