Eskişehir Emek Ve Demokrasi Platformu Adına Kesk/Eğitim Sen Şube Kadın Sekreteri Evrim Sabur şu ifadeleri kullandı;

“Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde 21 Ağustos'ta kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran'ın dün cansız bedenine ulaşıldı. Evet hüzünlüyüz ama daha çok öfkeliyiz! Bugün milyonlarca çocuk okuluna koşarken Narin’in sırası boş kaldı! Hem sokaklar hem de iktidarın her fırsatta dilinden düşürmediği kutsal aile masalı maalesef ki bu ülkede ne kadınlar ne de çocuklar için güven vermiyor!

 Çocukları koruyacak önlemleri uygulamayanlar elbette ki Narin’in ölümünden sorumludur. Kamuoyu baskısıyla günlendir gündemde kalan Narin'in başına ne geldiği tüm açıklığıyla ortaya çıkarılmalıdır. 19 gündür basın yasaklarıyla, soru işaretlerini yanıtsız bırakan tutumuyla, 'Çok yaklaştık, her şeyi yapıyoruz' diyenlerin yaşananların üzerini örtenlerin benzer olayların tekrarlanmasının önünü açtığı açıktır. Nitekim AKP Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun Narin'in cansız bedenine ulaşılmasına dair gözaltına alınan üyelerinin de bulunduğu aileye ilişkin , "Aileyle benim 40 yıllık dostluğum var.  Ailenin hemen hemen tüm bireylerini tanırız.’’ demesi  kovuşturmaya siyasetin etkisinin  açık göstergesidir.

 Narin'in ölümü bir kez daha gösterdi ki; Çocukların takibinin devlet tarafından yapılmaması, çocukların tüm bakımının, gelişiminin sorumluluğunun ailelerin inisiyatifine bırakılması, çocuk koruma sisteminin etkin işletilmemesi, İstanbul Sözleşmesi'nden bir gecede çıkılması, çocuk istismarı davalarında cezasızlık politikaları, çocukları cinsel istismardan koruyan Lanzarotte Sözleşmesinin hedefe konması failleri cesaretlendiriyor, çocuklar için yaşamın her alanını daha güvencesiz hale getiriyor.

Narin  ilk değil, senelerdir çocuklar erkekler tarafından istismara uğruyor, kaçırılıyor, kaybediliyor, bu kayıplar kutsal ailenin içinden dışarı çıkarılmıyor, kol kırılıyor yen içinde kalıyor. Rabia Naz’dan, Gülistan Doku’ya, Yelda Kahraman’dan, Nadira Kadirova’ya faillerin nasıl korunduğunu iyi biliyoruz. Üstü örtülen erkek şiddetine, kayıplara, ölümlere, istismara alışmaya niyetimiz yok.

Bizler biliyoruz ki dinci, gerici vakıf ve derneklerle iş birliği yapanlar her alanı piyasa ve tarikatlara teslim eden, MESEM’lerde çocukların hayatını hiçe sayarak gencecik bedenleri ölüme gönderenler, deprem sonrası kaybolan çocuklara kanatlı melek diyerek ölümü kutsallaştıran, 4+4+4 uygulaması ile okula başlama yaşını düşüren liselere devam ederken çocuk yaşta evliliğe vize veren yönetmelik değişiklikleri ile cezasızlığı kural yapanlar bugün bu cinayetlerin asıl sorumlusudur. İşte tam bu sebepten çocuk cinayetleri nereden gelirse gelsin politiktir! Bugün Narin için isyan ederken adalet talebimizi yükselterek bir çocuğumuzun bile tırnağına zarar gelmesin diye mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Çocukların güvenle büyüyebileceği bir yaşam için mücadeleyi sürdüreceğiz. Narin'in öldürülmesindeki tüm sorumluların ortaya çıkartılması, cezalandırılması için sürecin takipçisi olacağız. Çocukları karanlığa teslim etmeyeceğiz!”