Memleket Sevdalıları Derneği Genel Başkanı İbrahim Şavlukbaş şu ifadeleri kullandı;

"2024-2025 Eğitim ve öğretim dönemi başlıyor. Çocuklarımızın, ülkemizin ve uygarlığımızın geleceği eğitimdedir. Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bizlere çağdaş ve gelişmiş uluslar seviyesini hedef göstermiştir. Cumhuriyetimizin yaşam kaynağı olan eğitimi, devrim ve ilkeleri doğrultusunda, fırsat eşitliğinde, nitelikli, laik, bilimsel ve demokratik şekilde, eğitim birliği çatısı altında düzenlemiştir.

Peki, bugün eğitimin durumu nedir? Ülkemizin gelişmiş uluslarla aynı seviyede olduğunu söylemek bir yana, 20. yüzyılın son çeyreğine göre bile, ciddi derecede gerilediği istatistikler ve araştırmalar göstermektedir. Kısaca, eğitimdeki bu gerilemenin nedenlerine baktığımızda;

- Fırsat eşitliği olmayan, yetersiz olanaklar içinde (beslenme, güvenlik, bakım-onarım, öğrenim için gerekli araç-gereç, laboratuvar malzemesi, eğitime yerinde erişebilirlik sorunu) olan bir yapı,

- Öğretmen açığı, sözleşmeli öğretmen çalıştırılması, sınavla hak edenlerin değil, kayırmacı mülakat sistemi ile yapılan atamalar ve bunun yarattığı nitelik sorunları. Düşük öğretmen maaşları,

- Tasarruf yapılamayacak bir konu olan eğitimde, ailelerin ve okulların bütçe yetersizliği nedeniyle dolaylı olarak giderlere katılmaya yönlendirilmesi. Veli ile üst yöneticiler arasında kalan okul yönetimleri, bakanlığa göre bütçe var, para istenmiyor. Ama resmin arkası ve gerçekler öyle söylemiyor,

- 9. sınıfta tekrara kalan meslek lisesi öğrencilerinin yüz yüze eğitim dışına çıkarılarak MESEM uygulamasına yönlendirilmesi ve çocuk işçiliğinin önünün açılması,

- Cumhuriyet’ten yana taraf ve siyasilere karşı tarafsız olması gereken bazı kişilerin kendi ikballeri için siyasi parti ilişkileri,

- Öğretmen Meslek Kanunu taslağı ile getirilen ve öğretmenlerin uzmanlık belgesi olan diplomalarının neredeyse yok sayılarak, atama bekleyenlerin bekleme odasına alınması anlamına gelen Milli Eğitim Akademisi,

- ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ adıyla eğitimle ilgili toplumsal paydaşlar olan veliler, eğitim sendikaları, bilimsel kuruluşlar ve DKÖ’leri ile yeterince tartışıp, analiz, değerlendirme, planlama ve geniş bir mutabakatla olgunlaştırmadan acele uygulamaya konan, geri ve arkaik özellikler taşıdığını düşündüğümüz, laik, bilimsel, demokratik eğitimden sapma olarak gördüğümüz model,

- Kısaca ÇEDES olarak bilinen, eğitimci olmayan kişilerin, tarikat ve cemaatlerin okullarımıza girmesinin önünü açan uygulama ve gerici ideolojik yaklaşımlar,

- Okul görünümlü tarikat ya da cemaatlerin kontrolündeki, yurdun her yerinde türeyen medreseler.

Sonuç olarak, eğitimde fırsat eşitliği sağlayacak fiziksel ve nitelikli olanakların yaratılması, öğretmen açığının mülakatsız olarak hemen kapatılması ve ücretlerinin iyileştirilmesi, Cumhuriyet devrimlerinden taraf, siyasilere karşı tarafsız olacak şekilde sistemin güçlendirilmesi, ÇEDES ve Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli uygulamalarına son verilmesi, Eğitim Akademisi yasa taslağından çıkarılması, medreselerin derhal kapatılması ve devlet okullarının nitelikli ve güçlü hale getirilmesiyle, özel eğitim kurumlarının azalması, çocuklarımıza eşit ve parasız nitelikli eğitim olanağı yaratacak, eğitim ileriye doğru sıçrama gösterecektir. Yürütme erkinin bunları dikkate almasını bekliyoruz.

Biliyoruz ki, her şeyden tasarruf olur, eğitimden tasarruf olmaz. Yine biliyor ve hatırlatıyoruz ki, bir ülkenin kalkınması ve refahı ancak eşitlikçi, çağdaş, laik, demokratik ve bilimsel bir eğitim sistemi ile mümkündür."

Editör: Akif Yer