Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Nisan ayı meclis toplantısında konuşan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce şu ifadeleri kullandı;

“19 Mart’tan bugüne kadar yaşanan süreçte, gençlerin kullanıldığını ya da sokağa çıkmaları için birtakım provokatif eylemler organize edildiğini düşünmek, gençleri hiç tanımamak anlamına gelir. Bizim kuşak belki birçok şeyi kaçırdı, çok hata yaptı ve ne yazık ki gençlere çok demokratik, çok özgür, çok eşit bir dünya bırakamayacak. Ama gençleri dinlemekten de vazgeçmememiz gerekiyor. Gerçekten bu gençler neden sokaklara çıktı.

Anayasal haklarını kullanmak için, demokrasiyi ve cumhuriyeti savunmak için… Kendiliğinden gelişen bir hareketti bu. Aralarında üç beş provokatör var mıdır? Elbette vardır, her eylemde olur zaten. Ama gençlerimiz bu konuda öylesine sağduyulu davrandı ki, hepimiz gördük. Bu tür eylemlere kapılmadılar. Olmuştur belki ama genelin tavrı çok netti.

Şunu da ifade etmek istiyorum. Hani X, Y, Z kuşağı gibi tanımlar yapılıyor ya, işte bizim Türkiye’deki gençlik bu süreçte demokrasi kuşağı olduğunu ortaya koydu. Demokrasiye ne kadar inandıklarını, adalete ne kadar ihtiyaç duyduklarını, bu dünyayı eşit ve özgür bir yer hâline getirmek için ve bu ülkede kalmak, bu ülkeye sahip çıkmak için ne kadar samimi bir çaba içinde olduklarını gördük.

Burada bizim meclisimizin, Ankara’daki bakanların, cumhurbaşkanının, en üst düzeyde görev yapan herkesin bu gençleri dinlemesi lazım. Bu çocuklar ne demek istiyor. Neden sokağa çıktılar. Onları birtakım yaftalamalarla karalamak, sanki bir emir ya da provokatif eylem üzerine, bir söz üzerine harekete geçmiş gibi göstermek hiç gerçekçi bir yaklaşım değil. Gençlere güvenelim, onların yanında duralım. Bu süreçte kimisi gözaltına alındı, kimisi hakkında tutuklama kararı çıktı, kimisine yurtdışına çıkış yasağı getirildi. Biz bu sürecin hukuki boyutunun takipçisi olacağız.

Ama şunu da bilelim. Hani derler ya, “Terazisini bozduğun kantar gün gelir seni de tartar.” Adalet böyle bir şeydir. Eğer adaleti pamuklara sarmazsanız, onu koruyup gözetmezseniz, en ufak bir yara ya da zedelenmeye karşı dikkatli olmazsanız adalet kırılır. Ve adaletin kırıldığı anda vatandaşların ne devlete ne de hükümete güveni kalır.

Devlete, hükümete güveni kalmayan, adalete güveni kalmayan vatandaşların da yapacağı şey bellidir. Demokratik hakkını kullanmak, sandığa gitmek. Bunun önündeki engellerle ilgili yapılacak tüm çalışmalar hukuka uygun olmalıdır.

Bakın biz şunu demiyoruz. Hiç kimse yargılanamaz. Elbette Ayşe Ünlüce de yargılanabilir, Ahmet Dönmez de yargılanabilir, Kazım Kurt da, Hakan Karabacak da yargılanabilir. Hepimiz yaptığımız görevlerden ötürü yargılanabiliriz. Ama şunu söylüyoruz. Tutuklama, hukukta çok istisnai bir durumdur. Yalnızca delilleri karartma ihtimali varsa ya da kaçma tehlikesi mevcut ise kişi tutuklanabilir. Cumhurbaşkanlığı adaylığı 15 milyon kişi tarafından imzalanmış, “Ben adayım” demiş birinin kaçma ihtimali olabilir mi. Peki deliller yeterli değil mi. Neyin karartılmasından korkuluyor. Bu kadar tutuklama, bu kadar gözaltı kararı verildiyse delillerin zaten sağlam olması gerekir.

O yüzden tekrar vurguluyorum. Tutuklama istisnadır. Bizim bu konudaki beklentimiz, adaleti pamuklara sarıp ona çok iyi bakmak ve en ufak bir zedelenmeye karşı özenli davranmaktır. Toplum nezdinde bir güvensizlik oluşmaması için elimizden gelen çabayı göstermeliyiz.

Zor bir süreçten geçiyoruz. Gerçekten ülke çok gerildi, ortam çok sertleşti. Hepimiz bundan nasibimizi alıyoruz. Ülkenin bir yumuşamaya, normalleşmeye, yeniden birlikte bu ülkenin geleceği için hayal kurmaya ihtiyacı var. Bu milletin ferasetine güveniyoruz. Millet mutlaka en doğrusunu yapacaktır. Milletten korkmayalım. Milletin oyundan korkmayalım. Milletimizle birlikte hareket edelim diyorum.”