Eğitim-İş Eskişehir Şube Başkanı Fadime Arslan şu ifadeleri kullandı:

"MEB, eğitimi dinselleştirme ve piyasalaştırma çabalarına tüm uyarılarımıza rağmen devam etmektedir. Bunun son örneği, Eskişehir'imizin güzide ilçelerinden biri olan Mihalıççık'ta yaşanmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı tüm programlar, 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'na göre yürütülmek zorundadır. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi öğretim programı ve kılavuzu, Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü tarafından belirlenmiştir ve Milli Eğitim Bakanlığına bağlı tüm kurumlarda buna uygun olarak yürütülmektedir, yürütülmelidir.

Din öğretiminde belirlenen ana ilkeler; insana saygı, düşünceye saygı, hürriyete saygı, ahlaki olana saygı ve kültürel mirasa saygıdır. Sorarım sizlere: Öğrencilerimize 'başörtüsü takmadan derslere giremezsiniz' diyen kişi ve buna göz yuman idareciler kanunlara aykırı davranmıyor mu? Cumhuriyet değerlerini ayaklar altına almıyor mu? Laik eğitimi çiğnemiyor mu?

Buna sessiz kalmamız beklenebilir mi? Bu soruları, ilimizde yaşanan son olayı paylaşmak istediğimiz için vurguluyoruz.

Mihalıççık ilçesi Yunus Emre Köyü'nde bulunan Şehit Ramazan Manastır Ortaokulu'nda, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ile Kur'an derslerine ücretli öğretmen olarak Yunus Emre Türbesi imamı Nafiz Kavut girmektedir. 5, 6, 7 ve 8. sınıfların derslerine giren Nafiz Kavut, derslerinde kız öğrencilere başörtüsü takmayı zorunlu tutmaktadır.

Kendisine böyle bir görevinin olmadığı belirtildiğinde ise başörtüsü takmanın ahlakın gereği olduğunu, başörtüsü takmayanların derslere giremeyeceğini söylemiştir.

Öğrenciler, öğretmenler ve velilerden tepki gelince de Okul Müdürü Ferdi Uysal, bu durumun sakıncalı bir durum olmadığını belirtmiş; konuyla ilgili rahatsızlığını ifade eden öğretmene "Sen bu işe karışamazsın." demiştir.

Bu okulda yaşanan olay, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin müfredatına uygun bir ders olarak işlenmesinden çıkmış, dini eğitim kategorisine girmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı, kendi yetkisinde olan görevi Kur'an hocalarına, imamlara, vaizlere veya türbe görevlilerine bırakamaz!

Hiçbir pedagojik formasyonu olmayan kişilerin okullara sokulmasıyla çocuklarımızın bilişsel, sosyal ve duygusal travmalar yaşamasına seyirci kalamayız! Buna asla izin vermeyeceğiz!

Biz, Cumhuriyet'in öğretmenleri olarak Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi de dahil olmak üzere öğrencilerimizin her türlü eğitim-öğretim faaliyetlerini yerine getirebilecek bilgi, birikim ve tecrübeye sahibiz.

Eğitimde feda edilecek bir tek fert yoktur anlayışıyla, laik Cumhuriyet'e karşı açık bir saldırı olan hiçbir davranışı kabul etmiyoruz!

Unutulmamalıdır ki çocuklarımızın fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller olması için her türlü fedakarlığa varız ve hazırız!

Milli Eğitim Bakanlığı, yaptığı protokolleri bir an önce sonlandırmalı ve ilimizde yapılan bu görevlendirmelere derhal son vermelidir. Kanunlara aykırı davranan idareciler hakkında gerekli soruşturmalar açılmalıdır. Eğitim-İş olarak olayın takipçisi olacağız.

Şu unutulmamalıdır ki:
"Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve mensuplar memleketi olamaz! En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır."

Yaşasın laik, bilimsel, milli, parasız eğitim!
Yaşasın Eğitim-İş!"