Eskişehir-Bilecik Tabip Odası Yönetim Kurulu adına Başkan Dr. Nazan Aksaray düzenlenen basın toplantısında şu ifadeleri kullandı;
“Bugün hepinizin bildiği gibi, halkımızın sağlığı ve aile sağlığı merkezlerinde görev yapan hekim ve sağlık çalışanları için büyük olumsuzlar içeren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinin geri çekilmesi için başlattığımız iş bırakma eylemimizin ikinci günü.
Dün ülkemizin genelinde ve şehrimizde halkımız da eylemimize güçlü şekilde destek verdi. Çünkü bu kötü sağlık sisteminin iki mağduru var: Sağlık çalışanları ve hastalarımız. Kurdukları paracı, piyasacı sağlık sistemi uğruna bizleri 3-5 dakikada hasta bakmaya zorluyorlar, hastalarımaza iyi hekimlik yapmamıza izin vermiyorlar. Hastalarımız ise randevu bulamıyor, ilaç bulamıyor, zamanında ve yeterli tedavi olamıyorlar. Hastalarımızla bizi karşı karşıya getirmeye çalıştılar. Ancak artık hastalarımız da gerçeği görüyorlar. Aynı tarafta olduğumuzu biliyorlar.
Biz sağlıkta halkımıza ve sağlık çalışanlarına yaşatılan kötülükleri biliyoruz. Her fırsatta bunları düzeltmeleri için yetkilileri uyarıyoruz, önerilerde bulunuyoruz. Ancak onların tek derdi hastalarımızın sağlığı, bizlerin de emeği üzerinden para kazanan bir sistemi devam ettirmek. Buna izin vermemiz mümkün değildir. İşte bu nedenle emeğimizden gelen gücümüzü kullanarak iş bırakıyoruz. Halkımızın yanımızda olduğunu biliyoruz. Dün tüm aile sağlığı merkezlerinde hastalarımız bize bunu gösterdiler, bugün de gösteriyorlar. Hastalarımıza teşekkür ediyoruz. Ancak hala hastalarımızın ve sağlık çalışanlarının sorunlarını ısrarla yok sayan zihniyetlerini devam ettirmekte ısrar edenlerin olduğunu biliyoruz.
Eskişehir'e özel olarak, İl Sağlık Müdürü Yaşar Bildirici’nin tutumunu kınadığımızı açıkça ifade ediyoruz. Şehrimizde hastalarımızın, sağlık çalışanlarının ağır sorunları varken, bunları çözmeye çalışması gerekirken, İl Sağlık Müdürü, dünden bu yana tek tek tüm hekimleri arıyor. İş bırakma eylemine katılıp katılmayacağını soruyor, katılma diyor. İl Sağlık Müdürünün makamının gücünü kullanarak hekimlerde böyle baskı kurmasını reddediyoruz, meslektaşlarımıza tehdit olarak kabul ediyoruz. Haklı eylemimiz anayasal bir haktır ve bu konuda çalışanın lehine sonuçlanan çok sayıda mahkeme kararı vardır.
Aslında hekimleri böyle tek tek arayıp eylemi durdurmaya çalışmasının ardındaki gerçeği İl Sağlık Müdürü’nün kendisi de çok iyi biliyor. Çünkü kurdukları kötü sağlık sisteminde artık sona geldiler. Sistemleri battı ve içinden nasıl çıkacaklarını bilemiyorlar. Her gün yama tedbirler, yönetmeliklerle kötü sistemlerini yürütmeye çalışıyorlar. Bunun için de hekimlere, sağlık çalışanlarına mobbing uyguluyorlar. Ama artık bitti. Hekimler, sağlık çalışanları tükendi, türlü ruhsal ve fiziksel hastalıklarla mücadele ediyorlar. Maalesef intihar ediyorlar. Genç hekimler ise kendilerine değer verilen ülkelere gidiyorlar. Mızrak artık çuvala sığmıyor. İl Sağlık Müdürü’ne kendisinin de tıp fakültesi mezunu olduğunu ve bizlerin hekim olduğumuzu hatırlatırız. Baskılarınızla buraya kadar getirdiniz. Artık hekimleri, sağlık çalışanlarını baskılarınızla yıldıramayacaksınız.
Eskişehir İl Sağlık Müdürü’ne sizlerin aracılığıyla görevlerini hatırlatalım: Hekimler 3-5 dakikada değil, 20 dakikada tıbbi ve insani gereklere, iyi hekimliğe uygun olarak hastalarına bakabilmelidir. Bunu sağlayın. Hekimler vatandaşlarımız hasta olmasın diye koruyucu hekimlik yapmak istiyor. Buna olanak tanıyın. Şehrimizde birçok aile sağlığı merkezi kamuya ait olmayan, kimi garajdan, kimi eski evlerden bozma binalarda hizmet vermeye çalışıyor. Bunu çözün.
Aile sağlığı merkezlerine aile planlaması için gerekli kondom, hap vb verilmiyor. Bunu çözün. En temel aşılarımız zaman zaman bulunamıyor. Tetanoz aşısını sadece gebe ve bebeklere yapabiliyoruz. Yaralananlara aşı yapamıyoruz. Diğer aşılarımız zaten hep sınırlı sayıda. Bunları çözün. Şiddet kurumlarımızda kol geziyor. Bunu çözün. Acil servislerimizin kendileri acillik durumda, acil servislerimizi hastalarımız ve hekim ve sağlık çalışanları için iyi hizmet verilecek koşullara getirin. Hastalarımızın çaresizlikle acile başvurmak zorunda kalmalarının önüne geçin. Hastalarımız aylarca randevu bulamıyor. Bu sorunu çözün.
Tüm hekimler, mutsuz, umutsuz. Bunu görün. Onlarla konuşun, nedenlerini sorun ve sorunlarını çözün.
Bunlar yaşadığımız sorunların sadece bir kaçı. Siz hekimleri adeta tehdit ederek, bu sorunların dile getirilmeyeceğini, üstünün kapatılacağını sanıyorsanız, büyük yanılgı içindesiniz. O nokta çoktan geçildi. Baskılarınızla yıllarca hekimleri, sağlık çalışanlarını susturmuş olabilirsiniz. Ama artık bitti. Artık her şey çok görünür noktada. Artık hastalarımız da her şeyi görüyor ve biliyor.
Son olarak, ellerinizi hekimlerin, sağlık çalışanlarının üzerinden çekin. Unutmuş olduğunuzu düşünüyoruz ve bir kez daha hatırlatıyoruz. Bizler hekimiz! Hatırlatalım size. En az 6 yıl ağır tıp eğitimi görüyoruz, çok ağır, büyük riskleri olan bir meslek icra ediyoruz. Hekimlerin eğitimine, emeğine, gücüne, önem vermek, saygı duymak, hürmet göstermek zorundasınız. Haklı iş bırakma eylemine katılan tek bir meslektaşımız hakkında dahi işlem başlatmayı düşünmeyin. Tekrar hatırlatıyoruz bu anayasal haktır.”