Odunpazarı Belediyesi CHP Grup Başkanvekili Emre Genç şu ifadeleri kullandı;
“Eskişehirspor şehrimizin takımı ve zor günlerden geçiyor. Hepimizin, şehrimizin takımına destek olması gerektiği konusunda söylediklerinin altına imza atıyoruz. Odunpazarı Belediye Meclisi üyeleri olarak da bu konuda gereken desteği sağlayacağız. Eskişehirspor, hepimizin takımıdır. Geçtiğimiz hafta iç sahada, ulusal basına da yansıyan amatör bir takıma karşı yaklaşık 15 bin taraftarın önünde güzel bir mücadele sergilediler. Takımımız iyi gidiyor. Yeni yönetim ateşten bir gömlek giydi ve sıfırdan bir mücadele başlattı.
Bugün, Eskişehirspor'un bayrak kampanyasıyla ilgili AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi gruplarıyla görüşmeler yaptık. Biz de Odunpazarı'nın meclis üyeleri olarak bu kampanyaya birer bayrak alarak destek olacağız. Bunu da kamuoyuna duyurmak istiyoruz. Eskişehirspor'un eski şaşalı günlerine bir an önce kavuşmasını umut ediyorum. İlk destek ödememi başkana gönderdim; siz de gönderin, toplayıp bu hafta kulübe teslim edeceğiz. Geçmişte de hatıra bilet kampanyasına destek vermiştik, yine destek olduk. Eskişehirspor'un, 7'den 70'e herkesin gönlünde ayrı bir yeri vardır. İktidar partisinin milletvekillerinin de Eskişehirspor'un şu anki durumundan rahatsızlık duyup ellerini taşın altına koymaları gerektiğini düşünüyorum. Mesele sadece stadyumun devri değil; sorun daha büyük. Umarım kamuoyu, Eskişehirspor'u farklı desteklerle yalnız bırakmaz.
Öncelikle, anlam veremediğimiz bir durum var: Milliyetçi Hareket Partis Liderinin, terörist başını Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne davet etmesiyle başlayan süreçte, 10 yıl önceki bir telefon görüşmesi nedeniyle Esenyurt Belediye Başkanı’nın hukuka aykırı bir şekilde şafak operasyonuyla evinden gözaltına alınması ve tutuklanması gibi garip bir durum yaşandı. Esenyurt Belediye Başkanı, daha önce 29 Ekim resepsiyonuna katılmış, kamuda birçok görev almış bir isimdir. Bir çağrı üzerine gidip ifade verebilecekken şafak operasyonuyla gözaltına alınması ve sonrasında tutuklanması dikkat çekicidir.
Cumhuriyet Halk Partisi, savaş meydanlarında kurulmuş ve altı oku milliyetçilik olan, vatan için canlarını feda etmiş kuruculara sahip bir partidir. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden gidiyoruz. Ancak, bir siyasi lider terörist başını Meclis’e davet ettiğinde hiçbir şey olmazken, 10 yıl önceki bir telefon konuşması nedeniyle bir belediye başkanı görevden alınıyor. Doğu ve Güneydoğu’da birçok belediye başkanı görevden alındı. Can Atalay hâlâ cezaevinde. Bu olaylar görünmezken, Cumhuriyet Halk Partisi’ne terörle bağlantılıymış gibi suçlamalar yapılması asla kabul edilemez. Konuyla ilgili dün kamuoyuna bir açıklama yaptık. Gözaltı süreci devam ederken bile tutuklandığına dair haberler çıktı. Bu kadar hızlı süreçleri FETÖ olaylarında yaşamıştık. Hukukun üstünlüğü esas olmalı, üstünlerin hukuku değil. Hukuk size lazım olduğunda aklınıza gelmemeli. Yarın sizler de bu sistemin mağduru olduğunuzda aynı şeyi söyleyeceksiniz.
Esenyurt’ta yaşanan bu hukuksuzluk karşısında tüm kadrolarımızla direniyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, hak, hukuk ve adalet mücadelesini sürdüreceğiz. Bugün meclislerde okunmak üzere hazırlanan bildiriyi paylaşmak istiyorum.
Esenyurt Belediye Başkanımız Sayın Ahmet Özer’in tutuklanması, ülkemizde demokrasinin, halk iradesinin ve hukuk düzeninin iktidar eliyle bir kez daha çiğnenmesi anlamına gelmektedir. Esenyurtluların oyuyla seçilen belediye başkanımızı hedef alarak halkın iradesini yok sayan bu kararı ve siyasi iktidarın yargıyı istediği gibi kullanarak kendi çıkarlarına göre hukuk dışı süreçler işletmesini asla kabul etmiyoruz. Kapalı kapılar ardında, toplumsal birlik ve bütünlüğümüze siyasi operasyonlarla müdahale etmek isteyenlere karşı tepkimizi daha da büyüteceğimizi ve bu baskıya karşı sessiz kalmayacağımızı tüm kamuoyuna duyuruyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin birinci partisidir.
31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde halkın büyük desteğini kazanarak iş başına gelen Cumhuriyet Halk Partisi belediyeleri, demokratik yollardan yönetime gelmiş ve yetkisini yalnızca milletten almıştır. Ancak bugün, halkın sandıktan çıkan iradesini yok sayan bu siyasi operasyonla halk iradesi gasp edilmekte, halkımızın seçme ve seçilme hakkı ayaklar altına alınmaktadır. Hiçbir hukuki gerekçe olmamasına rağmen, genel kabul görmüş evrensel hukuk kuralları hiçe sayılarak, daha önce acı deneyimlerini yaşadığımız şafak operasyonları yapılması ve sonrasında iktidar medyasında büyük bir dezenformasyon kampanyasına girişilmesi, kurulan bu kumpasın “'ne istediniz de vermedik' denilen zamanlardan kalma yöntemlerle iş yapma alışkanlığının devamı olduğunu gözler önüne sermektedir.
Öyle ki, bir hafta önce Abdullah Öcalan’ın meclise getirilmesi yönünde çağrılar yapan iktidar bloğu, Türkiye’nin en büyük ilçesinin seçilmiş belediye başkanını siyasi bir kararla hapse atma cüreti göstermiştir. Bununla birlikte, soruşturma ve tutuklama süreci; adil yargılanmayı, savunma hakkını ve tutuklama gerekçelerini düzenleyen birçok mevzuat kurallarına uyulmaksızın gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, seçme ve seçilme hakkını yok sayılarak belediyeye kayyum atanması ise siyasi iktidarın amacını ortaya koymakta ve seçilmiş belediye başkanı yerine atanmış vekil uygulamasıyla, halkın iradesine darbe vurulmaktadır. Sonuç olarak, yerel yönetimler aracılığıyla, halkın yönetime katılma hakkı ortadan kaldırılarak, çağdışı uygulamalara imza atılmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, her türlü baskıya ve hukuksuzluğa karşı halkımızın iradesini savunmaya, demokrasiyi korumaya kararlıyız. Halkın iradesini çiğneyen siyasi iktidara bir kez daha sesleniyoruz:
Bu ülkenin seçilmişlerine karşı yürüttüğünüz hukuk dışı operasyonlar, vatandaşlarımızın Cumhuriyete ve demokrasiye olan bağlılığına gölge düşüremeyecektir. Bu hukuksuzluk sona erene kadar, halk iradesini korumak için meydanlarda, yargı önünde ve tüm demokratik platformlarda sesimizi büyüteceğiz. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!"