Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Deniz Kaplan şu ifadeleri kullandı:

“Tarafıma ve İbrahim Bey’e yönelik basında çıkan iddialar var. Bu iddiaları dile getiren malum gazetede, sistematik bir önyargı ya da art niyet olduğunu düşünüyorum. Adına ne derseniz deyin, bize karşı sürekli bir önyargı sergileniyor. Anlattığım bu süreç, elbette sancısız geçmedi. Eskişehir Adliyesi’ne yolu düşenleriniz olmuştur; eğer Eskişehir Belediye şirketlerinin ne kadar çok dosyası olduğunu sorarsanız, süreçte usulsüzlük tespit ettiğimiz her kişi hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduk. Yönetimler ve çalışanlar değişti, şirketler birleşti, sorun yaşadığımız tedarikçilerle yollarımız ayrıldı. Başarıya ulaşmak kolay olmadı; birilerinin huzuru kaçtı, birilerinin keyfi bozuldu.

Dışarıda, benim ve İbrahim Bey hakkında söylentiler dolaşıyor, bunlar bazen gülünç bile olabiliyor. Örneğin, “Burası bizim babamızın çiftliği, istediğimiz gibi at koşturuyoruz” gibi iddialar kulağıma geliyor. Kamu mevzuatını az çok bilen biri, böyle bir alanın olmadığını, olamayacağını bilir. Anlattığım rakamlar ortada. Denetim altında olmadığımızı zannetmeyin. Halk Ekmek’te bir usulsüzlük tespit ettiğimizde, tüm beyaz yaka çalışanları topladım, herkese A4 kağıt ve kalem verdim ve usulsüzlükle ilgili bildiklerini yazmalarını istedim. Dosyayı alıp avukata verdim ve Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduk.

Eskişehir Valiliği’ne şahsımı hedef gösteren, asılsız bir ihbar yapıldı. Bu konuda Cumhuriyet Savcılığı’na gidip ifade verdim. İfade yaklaşık 1 saat sürdü. İfade verirken önümde Deniz Kaplan’a ait 3 klasör dolusu evrak vardı. İçinde para hareketleri, mülkler, maaş hesapları, kredi kartı harcamaları gibi her şey bulunuyordu. Yani, biz istediğimiz gibi hareket edemeyiz; denetim altındayız. Her zaman denetime açığız ve verilmeyecek hesabımız yok. Bu süreci yaşarken, devletin ne kadar güçlü ve konulara hakim olduğunu gördüm. Devlet herkesin ne yaptığını biliyor. Bu yüzden, işimize bakıyoruz ve mesnetsiz iddialara aldırmıyoruz.

Malum gazete ve tırnak içinde “gazeteci” hakkında da bir adli süreç başlattım. Tarafıma yönelik bir şantaj söz konusu oldu. Bu durumu yetkililere bildirdim, ses kayıtları ve WhatsApp mesajlaşmaları elimde mevcut. Adli süreçte, bazı baskıların olduğuna dair duyumlarımız var. Ancak yargı yolları kapansa bile kamu vicdanı kapanmaz. Gerekirse, yaşanan süreci belgeleriyle tekrar açıklar, sizlerle paylaşırız. Yargının gereğini yapacağına inanıyorum; yapmazsa, yine bir basın toplantısı düzenlerim.

Bugünkü toplantının amacı bu değil. Burada, dört yıldır gösterilen çaba, emek ve başarıyı anlatmak istedik. Kimsenin bu başarıyı basit ve mesnetsiz iddialarla gölgelemesine hakkı yok. İbrahim Çolak, sağ kolum olarak burada. Kendisiyle birlikte, büyük özveriyle çalışıyoruz. Ballı kaymaklı kıyaklar gibi söylemler tamamen asılsız. Anlattığımız rakamlar her şeyi net bir şekilde gösteriyor.

Bu iddiaların, şirketlerle bağlantısını ve İbrahim Bey’in durumunu açıklamak istiyorum. İbrahim Bey, beş şirkette sorumludur ama tek bir şirketten maaş alır. İnsan kaynakları müdürümüz de aynı şekilde, bir yerden maaş alır ve diğer 5 şirketten sorumludur. Kimse 5 yerden maaş almıyor. Belediyenin teşkilat yapısı, başkan, genel sekreter yardımcısı, daire başkanları şeklinde örgütlenmiştir. Kimsenin, krallık kuracak bir yetkisi yoktur. Teşkilat yapısını açıp bakarsanız, bu durumu daha iyi anlarsınız.

Son olarak, “Bizden sonra gelenler de bu yapıyı sürdürecek” demiştim. Görevi bırakma düşüncem yok; kamuda belirli sürelerle görev yapan kişileriz. Eğer bir gün bu düşüncem olursa, mutlaka haberiniz olur.”

Kaynak: Gzt26.com Haber Merkezi