SES Eskişehir Şubesi Eş Başkanı Bülent Yıldırım şu ifadeleri;

“Tüm Türkiye’de olduğu gibi, Eskişehir’de de aile sağlığı merkezi çalışanları, 3 gündür sorunlarını dile getirmek için eylem yapıyorlar. Ancak ne yazık ki Eskişehir ilinde, üyelerimizden ve sağlık çalışanlarından aldığımız duyumlar oldukça üzücü ve vahimdir. Bu tür iş bırakma kararlarında tedbir alması ve sağlık çalışanlarının koşullarını iyileştirmesi gereken, aynı zamanda hekim olan İl Sağlık Müdürü Sayın Yaşar Bildirici’nin, aile sağlığı merkezlerindeki hekimleri arayarak eyleme katılmamaları yönünde telkinde bulunduğu ve yetkisini kullanarak grev kırıcılığı yaptığı bilgisi tarafımıza ulaşmıştır.

Tüm kamuoyuna duyurmak isteriz ki grev yapmak, tüm çalışanlar için anayasal bir haktır. Uluslararası sözleşmelerle de bu hakkımız teyit edilmiştir. Bugüne kadar birçok kez sağlık kurumlarında iş bırakma ve eylem yapma yoluyla anayasal hakkımızı kullandık. Yetki ve hakkı olmadan İl Sağlık Müdürü’nün grev kırıcılığı yapması, sağlık çalışanlarını baskı altına alarak tehdit etmesi ve 4688 sayılı yasaya aykırı davranması kabul edilemez. İş bırakma kararı alan bizler, emek örgütleriyiz ve grev kırıcılığı yapan yapılara benzemeyiz. Gücümüzü, çalışanların hakları için boyun eğmeden mücadele etmekten alırız ve bu konuda kazandığımız birçok dava ve örnek bulunmaktadır.

Bugün burada, iş bırakmanın 3. günündeyiz. ASM çalışanlarının haklarını talep etmeleri ve gündeme taşımaları için buradayız. Birinci basamak aile hekimliği yönetmeliği, yani “eziyet yönetmeliği,” sağlıkta dönüşüm adı altında başlayan sürecin sonudur. Emekçilerin primleriyle yaratılan sağlık kurumları ve sosyal güvenlik kurumları, şehir hastaneleri adı altında sermayeye teslim edilmiştir. Özel hastaneler kâr hırsıyla çoğalmış ve sağlıkta çöküşün temelleri atılmıştır.

Halkımıza ve sağlık çalışanlarına sağlıkta çöküşün etkilerini dile getirmeye ve mücadele etmeye devam edeceğiz. Pandemi, deprem ve diğer afetlerde sağlık çalışanlarının yalnız bırakıldığına ve yoksulluğa terk edildiğine tanık olduk. ASM’ler, fahiş kira artışları nedeniyle tahliye ediliyor, çalışanlar kötü koşullara mahkûm ediliyor. Ücretler %400 artarken, maliyetler %750 oranında yükselmiştir. Sağlık alanında sermayeye vergi muafiyeti tanınırken, sağlık çalışanlarından %35 vergi kesilmektedir. Şiddet olayları artmakta ve yüzlerce beyaz kod çağrısı yapılmaktadır.

“Eziyet yönetmeliği” olarak adlandırdığımız aile hekimliği sözleşme ve ödeme yönetmeliği, mevcut sorunları daha da derinleştirmiştir. Ücretsiz ve erişilebilir olması gereken 1. basamak sağlık hizmetleri, paralı ve işlevsiz hale getirilmiştir. Devletin sağlık alanındaki asli görevlerini sağlık çalışanlarına daha fazla yükleyen bir duruma gelinmiştir. Bu yönetmelik, çalışanları değersizleştiren ve halkla karşı karşıya getiren koşulları daha kötü hale getirmiştir.

Bizler, halkımızın huzurlu ve mutlu olmasını, ödedikleri primlerin karşılığında ücretsiz ve ulaşılabilir sağlık hizmeti almasını istiyoruz. Tedavi ve ilaç katkı payı ödemek istemiyoruz. Müracaatçılarımıza ve hastalarımıza kamu binalarında iyi koşullarda hizmet vermek istiyoruz. İnsanca yaşayacak, emekliliğimize yansıyacak ücretler istiyoruz. Performans adı altında sağlık hakkını gasp eden şekillerde, 5 dakikada bir hasta bakmak istemiyoruz. Aşı ve ilaçların ücretsiz olmasını ve temininde sorun yaşanmamasını istiyoruz.

3 gündür devam eden iş bırakma eylemimiz, koşulların düzeltilmesi ve halkın sağlık hakkının korunması için bir uyarı niteliğindedir. İş bırakma eylemi, %60 seviyesinde katılımla gerçekleşmiştir. Bugün burada olan ve mücadelemize destek veren sağlık çalışanlarına, emek ve meslek örgütlerine, duyarlı vatandaşlara, Emek ve Demokrasi Platformu üyelerine teşekkür ediyoruz. “Eziyet yönetmeliğinin” geri çekilmesini ısrarla talep ediyoruz. Bu koşullarda hakkımızı sonuna kadar arayacağımızı bildiriyoruz ve tüm sağlık çalışanlarını birleşerek mücadeleye davet ediyoruz.”