Kanal 26'da konuşan Ayşe Ünlüce Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı şu ifadeleri kullandı;
"Rahmetli eşim Aydın Ünlüce çok başarılı bir avukattı. Allah rahmet eylesin. Aydın’dan bahsetmek beni hiçbir şekilde üzmüyor ya da rahatsız etmiyor. Tam tersine, onun hakkında konuşmayı çok seviyorum. Ancak insanlar, beni üzmemek için olsa gerek, ondan çok bahsetmemeyi tercih ediyorlar. İşte bu durum beni asıl rahatsız ediyor. Günlük hayatta sık sık ondan söz ediyorum; arkadaş sohbetlerinde “Aydın şöyle derdi”, “2 yıl önce bana bunu söylemişti” gibi şeyler anlatıyorum. Bu bana iyi geliyor, sanki hala yanımdaymış gibi hissediyorum.
Aydın, uzun yıllar hukuk alanında çalıştı. Hakimlik ve savcılık görevlerinden istifa ettikten sonra mesleğine avukat olarak devam etti. İlk yaptığı işlerden biri Cumhuriyet Halk Partisi’ne üye olmaktı ve partide çok emeği vardı. O nedenle partililerle hep yakın ilişkiler içindeydi. Ancak son yıllarında siyasetle fazla ilgilenmek istemiyordu; “Görevimizi yaptık,” diyerek daha sakin bir hayatı tercih ediyordu.
Yılmaz Büyükerşen de Aydın’ın hukuk bilgisine çok güvenir, kritik konularda mutlaka ona danışırdı. Aydın, ilk meclis üyeliğini de Yılmaz Hoca’nın teklifiyle kabul etmişti. İkinci dönem için meclis üyeliği yapmak istemediğini söylediğinde de yine Hoca’nın ısrarıyla devam etti. “Senin hukukçuluğuna çok güveniyorum, varlığın bize güven veriyor,” demişti. Bu güvene karşı Aydın, Yılmaz Büyükerşen Hoca’yı kıramamış ve görevine devam etmişti. Vefatında da Yılmaz Büyükerşen, Aydın’ı çok güzel sözlerle anmıştı. Hem onun hukuk bilgisine hem de siyasetteki tecrübesine olan güvenini dile getirmişti.
Aydın hayatta olsaydı, başarılarımla gurur duyardı diye düşünüyorum. Özellikle milletvekilliği seçimlerinden kısa bir süre önce kaybettik kendisini. O dönemde ara sıra bana, “Ben siyasetten uzaklaşıyorum ama insanlar, ‘O zaman Ayşe Hanım olsun,’ diyorlar. Bence yapabilirsin, sen seviyorsun bu işleri,” dediğini hatırlıyorum. Ancak eminim ki belediye başkanlığını bana daha çok yakıştırırdı. Çünkü bu görevi ne kadar severek yaptığımı biliyordu. Genel sekreterlik dönemimde de iş yoğunluğum çok fazlaydı; o süreçte ev hayatımıza yansıyan zorluklara rağmen bana hep destek verdi.
Aydın’la gezmeyi, seyahat etmeyi çok severdik. Yurt içi ve yurt dışı pek çok seyahatimiz oldu. Ancak son yıllarda, iş yoğunluğum nedeniyle bu gezilerimiz çok azalmıştı. Tatillerimiz kısıtlandı, hafta sonlarımız neredeyse kalmamıştı. Yine de her zaman yanımda olduğunu hissettirdi. Şimdi bir yerlerden beni gördüğünü düşünüyorum ve eminim gurur duyuyordur.”