Gazeteci Yılmaz Özdil şu ifadeleri kullandı;

“Bakın, bayram tatili var önümüzde. Dokuz günlük bayram tatili var. Parası olanlar ya dokuz günlüğüne de olsa ülkeden kaçıyor. Ülkeden kaçıyor. Vatandaşların bu bayram tatilinde en çok rağbet ettiği ve gitmeye çalıştığı tatil yeri neresi? Yunan adaları. Niye? Çünkü daha hesaplı. Çok üzücü ama bir euro Türk lirasının 35 katı olmasına rağmen Yunan adaları Türkiye'den daha ucuz. Türkiye'de 56 aydır aralıksız olarak yükselen enflasyon ve vahşi fırsatçılık, durumun bu hale gelmesine neden oldu. 

Öyle bir hale geldi ki, bir euro Türk lirasının 35 katı olmasına rağmen Yunan adaları Türkiye'den ucuz. Böyle olunca, müjde veren Yunan adalarına hücum oluyor. Burada en az 2000 lira, 3000 lira ödediğin meze, balık, rakı sofrasına orada taş çatlasın 500 ödüyorsun. Burada en az 3000 lira ödediğin pizza, şarap sofrasına orada taş çatlasın 500 lira veriyorsun. Yani, çok lüks mekanları yok mu? Elbette var, sınırsız para harcayabilirsin. Ama makul yemek istersen, şahane kaliteyi gayet makul fiyatlara bulabiliyorsun ve tatil yapabiliyorsun.

Sayfiye beldelerimizde satılan döner, Yunan adalarında satılan dönerden dört kat daha pahalı kardeşim. Türk döneri Yunan adalarındaki dönerden 4 pahalı. Arkadaşlar, Türk kahvesi Yunan adalarında daha ucuz. Allah aşkına, böyle bir şey olur mu? Türk kahvesi Yunan adalarında daha ucuz. 

Gazetelerimiz, televizyonlarımız bu konuları geniş geniş yayınlıyor. Fiyatlar arasında kıyaslamalar yapılıyor. Bizzat şahidim, hepsi doğru. Ama gazetelerimizin ve televizyonlarımızın anlatmadıkları da var. Eksik anlatıyorlar. O zaman onları da ben anlatayım.

İnsanlar niye gidiyor? Parası olan herkes kapıda vizeyle Yunan adalarına gidiyor, doğru. Çünkü mesela Yunan adalarında inşaat yok kardeşim. İnşaat yok. Evet, bakın Türkiye'de sayfiye beldelerimizde güya inşaat yasağı başladı. Yasak masak dinleyen var mı? Umuruna değil. Sen tatile çıkmışsın, burada şezlongda kafanı dinlemeye çalışıyorsun, iki metre arkanda cayır cayır inşaat devam ediyor. 

Bugün 7’si olmuş, vinçler, beton mikserleri, hafriyat kamyonları, kaya delici iş makineleri vızır vızır çalışıyor. Temmuz ayında, ağustos ayında iş makinasıyla beton mikseriyle çarpışıp ölen insanlarımız var. 

Her yer şantiye halinde olduğu için beldelerimizin caddeleri, meydanları, sokakları, yazlık sitelerin sokakları on santim çamur içinde. Sanırsın çölyak, toz bulutu kaplı. Yunan adalarında tatil yapmak isteyen insanlara karşı böyle bir saygısızlık var mı? Böyle bir umursamazlık var mı?

Başka? Çok üzgünüm ama Yunan adaları temiz kardeşim. Bizim sayfiye beldelerinde şöyle bir dolaş. İlk göze çarpan maalesef her yerde bir şey. Yataklar, koltuklar sokağa atılmış. Göze hoş gelen yerler makyajlanıyor ama arka sokaklar leş gibi. 

Restoranların arka sokaklarındaki varillerde neredeyse bir ceset eksik o derece. Plajlarımız mavi bayraklı ama tekneyle geliyorlar, zart diye çöplerini boşaltıyorlar. Yüzerken bir anda kendini çöp, yağ tabakasının içinde buluyorsun. Köpüklerin içinde kalıyorsun. Poşetler, pet şişeler, tabaklar, ne ararsan var. Yunanistan maalesef böyle değil. Sokakları, arka sokakları, denizleri pırıl pırıl. Kirletmiyorlar. İzin vermiyorlar. Temiz tutuyorlar.”

Editör: Akif Yer