Türkiye Komünist Gençliği (TKG) adına konuşan Bahadır Sökel şu ifadeleri kullandı;

“Geçtiğimiz haftalarda binlerce arkadaşlarımızla birlikte sokaklardaydık. Türkiye uzun zaman sonra biz kez daha kitlesel öğrenci eylemleriyle karşılaştı. Omuz omuza girdik, barikatları yıkarak bütün topluma büyük bir umut verdik. Öncelikle AKP zorbalığına boyun eğmeyen ve hala cezaevinde esir tutulan arkadaşlarımızı selamlıyoruz ve derhal serbest bırakılmalarını talep ediyoruz! Peki ne istiyor, ne için ayağa kalkıyoruz. Ne oldu da binlerce genç günlerdir kampüsleri, kent meydanlarını dolduruyor? Kimileri kullanıldığımızı kökümüzün dışarıda olduğunu ima ediyor.. Çok bilmişler!! Kimileri de sokağa taşan bu öfkeyi dar siyasi kalıplara sıkıştırmaya kalkıyor. Bugün yanıtımızı verelim. Ne için mücadele ettiğimizi ilan edelim diye buradayız. Tarikat ve holdingler biz gençlerin geleceğini çalarken, bizim adımıza spekülasyon yapanlardan, masal anlatıp duranlardan da hesap soralım.

Bu düzen bir taraftan küçük bir azınlığı zengin ederken emekçilerin evlatlarına ne vaat ediyor sevgili arkadaşlar. En başta işsizlik var. Hükümet kontrolündeki TÜİK’e göre bile bugün genç işsizlik %30'a dayanmış durumda. Sen istediğin kadar oku, istediğin kadar çalış, eğer patron çocuğu değilsen, eğer bir tarikat müridi olmamışsan, eğer iktidara diz çökmüyorsan uzun süren işsizle baş başa kalacaksın. Ama diğer tarafta birileri zenginleşmeye, kârlarına kâr katmaya, dünyanın milyarderler listesinde üst sıralara tırmanmaya devam edecek. Üniversitelerimizin gündemlerine bakalım. İnsana yakışmayan yurt koşulları ve yetersiz kontenjanlar. Uzayıp giden yemekhane kuyrukları ve zehirlenme vakaları, kurtlu böcekli tabldot skandalları. İhmallerle hayatlarından edilen arkadaşlarımızın cenazeleri.. Biz barınma ve beslenme gibi temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamazken patronlar kulübünün şımarık çocukları yalılarında keyif sürüp huzur içinde yaşıyorlar.

Liselerin kapıları tarikatlara açılıyor. Bilimsel eğitimin tasfiyesi ile karşı karşıyayız. Müfredat boş. Milli eğitim Bakanı işsizlik ve yoksullukla terbiye etmeye kalktığı lise öğrencilerini kulaklarından tuttuğu gibi sanayiye veriyor. MESEM adı altında çocuk işçilik meşrulaştırılıyor. Holdinglere ucuz iş gücü pazarlanıyor. Devlete emanet edilen çocuklar MESEM’lerde can veriyor arkadaşlar! İşte geçtiğimiz haftalarda binlerce arkadaşımızla birlikte sokağa taşan öfkemizin kaynağında bunlar var. Sandıkları gibi ülkemizi bırakıp yabancı memleketlere yerleşme hayallerinin peşinden koşmuyoruz. Buradayız, ülkemize sahip çıkıyor, geleceğimizi kendi topraklarımızda var etmeye çalışıyoruz! Hukuksuzlukların, zorbalıkların, adaletsizliğin son bulduğu, geleceğe umutla bakabildiğimiz, eşitlikçi, laik, bağımsız bir cumhuriyet hepimizin ortak hayali. Ve bunu hep birlikte omuz omuza verdiğimiz mücadeleyle gösterdik. Holdinglerin kârı uğruna, tarikatlarla işbirliği içinde Cumhuriyet yerle bir edildi. Şimdi AKP’nin bize diz çökeceksiniz dediği “yeni Türkiye”,  holdinglerin saltanat sürdüğü, gençlerin geleceksizlikle boğuştuğu bir ülke.

Depremde, selde, yangında can verdiğimiz; işsizlikle boğuştuğumuz; uyuşturucu çetelerinin kol gezdiği; üniversite diplomasının tüm değerini yitirdiği; hukuksuzlukla ve keyfilikle özgürlüklerin elimizden çalındığı bir düzenle karşı karşıyayız. Zorbalar gidecek. Köşeye sıkıştıkça arttırdıkları saldırılarını püskürteceğiz. Günlerdir gösterdiğimiz öfkeyi bu ülkeyi yeniden ayağa kaldıracak bir siyasi iradeye dönüştürme vakti gelmiştir. Daha önce ihmallerle Zeren hayatını kaybettiğinde, Ayşenur ve İkbal katledildiğinde, haklarımız elimizden alındığında sesimizi yükselttiğimiz gibi bugün de ayaktayız. Bugün daha güçlüyüz. Eşitlikçi, laik, bağımsız bir Cumhuriyet için birleşmenin, kampüs kampüs, okul okul örgütlenmenin vakti. Geleceğimizi kazanmak için, geleceksizliği yenmek için mücadelemizi büyütmeye devam edelim. Bu memleket bizim. Geleceksiz değil, gelecek biz olacağız.”