Kadınların katledilmesine tepki gösteren Türkiye Gençlik Birliği Eskişehir Şubesi tarafından basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasında konuşan Emre Karakocaoğlu şu ifadeleri kullandı;
"Bugün buradan Türk gençliği olarak sesleniyoruz.
Öfkeliyiz! Kızgınız! Yaşanan olaylara karşı boğazlarımız düğümlü, yumruklarımız sıkılı.
4 Ekim 2024 günü vahşice öldürülen Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner’in, sınıflarında olması gereken arkadaşlarımızın acısını yüreğimizde hissediyoruz.
Türk toplumu, öldürülen kadınlarımızın, çocuklarımızın, insanlarımızın acısını yüreğinde hissediyor.
Kadına şiddet, toplumsal bir sorundur. Kadına şiddetin olduğu bir toplumda, çocuğa ve insana şiddet olmaması mümkün değildir.
"Elbet sefil olursa kadın, alçalır beşer!" der şair.
Sistem kadını sefil yaptı, insanı alçalttı.
Bize dayatılan bu Atlantikçi sistem, Cumhuriyet'in tüm kazanımlarına karşı taarruza geçti. Devletçilik ve üretim ekonomisi tasfiye edilip, memlekete sıcak para ve borçlanma ekonomisi dayatıldı. Yani ülkemiz gericileştirildi, ayrıştırıldı ve Türkiye bu sisteme eklemlendi. LGBT propagandasıyla ayrı, uyuşturucu belasıyla ayrı zehirlendik. Uyuşturucuyu, şiddeti, çürümeyi özendiren oyunlara, filmlere, şarkılara bu kadar kolayca erişebilmemiz ve sürekli olarak dayatılması tesadüf değildir. Bu, emperyalizmin bizi yıkıma uğratma çabasıdır.
Bu yozlaşmanın ve çürümenin rahatça insanımıza ulaşmasına, "Aman oyum düşer, aman diktatör derler" diye sessiz kalma zamanı değildir. Artık sistemin her aracıyla gençleri, çocukları, insanımızı etkileyen bu yozlaşmaya müdahale edilmesini, sosyal medyanın ve dijital ortamların denetlenmesini istiyoruz. Çürümeye özendirme kabul edilemez.
Emperyalizmin bize dayattığı sistem sürdürülebilir değil. Sistem gitgide yobazlaşıyor, yozlaşıyor ve çürüyor. Sistemin çürümesi elbette topluma da yansıyor. Bu çürüklüğü görüyor ve yaşıyoruz. Kadınlara yönelik şiddetin artışını ancak bu bağlamda kavrayabiliriz.
Bugün kadınımızın içinde bulunduğu durum, her ne kadar vahim olsa da, sistemin çürüklüğünün yalnızca bir emaresidir.
Bu sistemin çürümesine hizmet eden siyasi partiler, Türk milletine çözüm sunamamaktadır.
Soruyoruz sizlere:
Kız çocuklarını gencecik yaşta dağa kaldırıp haremlere katan, canlı bomba yapıp hayatlarını karartan PKK’ya alan açıp, onları mecliste tutanlar, Diyarbakır annelerinin yüzüne nasıl bakıyor?
Nasıl diyebiliyorlar "Kadın cinayetlerini bitireceğiz" diye?
Eksik önlemlerle, sistemle uzlaşan hükümet ve yıkıcı muhalefet bizlere ne çözüm sunuyor?
Çözümsüzler.
Çözümleri yok.
Peki sorunlarımızı nasıl çözeceğiz? Batı merkezlerinin dayattığı gibi, devlete ve erkeğe düşman olarak mı? Kendi adaletimizi kendimiz mi sağlayacağız? Yoksa devleti toplumsal çözümün merkezine koyan bir yol mu izleyeceğiz?
Adalet ve önleyici siyaset istiyoruz.
Güçlü devlet istiyoruz.
İnsancıl bir sistem, medeni bir zorunluluktur. İnsan yaşamını ve huzurunu en başa koyan sistem ihtiyacı acil ve yakıcıdır.
Bizler;
Cumhuriyet devrimine yaslanan, insanı çürüten sistemi yıkan, milli-cumhuriyet kültürünü tekrar yaşatacağız.
Kadın cinayetlerinin yaşanmadığı, kadınıyla erkeğiyle özgür ve mutlu bir ülke kuracağız.
İnsanı çürüten ve suç makinesi haline getiren bu düzeni yıkacağız.
Tahammül edilemeyecek manzaralar ile karşı karşıya kalıyoruz, çünkü artık bu sistemin dayattığı çürümenin en uç noktasına geldik. İliklerine kadar çürüyen yapı ayakta duramaz. Bu yapıyı tamamen yıkacak güçlere ihtiyaç var. Kadınlarımız, çocuklarımız, insanlarımız ölmemeli! Bu sistemin sonu gelmeli! Burada bizlere büyük görev düşüyor: Bu yapıyı yıkıp yeni bir yapı inşa etmek, tarihin bizlere yüklediği bir görevdir.
Bu çürük düzeni değiştirecek öncü kuvvetlerin en başında Mustafa Kemal gençliği geliyor. Kadın erkek el ele kurduğumuz Cumhuriyet birikimiyle bugüne bakıyoruz. Dostluğu, emeği, paylaşmayı, kardeşliği, sevgiyi TGB ile yaşıyoruz, yaşatıyoruz.
TGB, kadınımızın, emekçimizin, köylümüzün, gencimizin, tüm Türk milletinin istikbalinin teminatıdır. Kadınıyla erkeğiyle tam bağımsız, özgür ve mutlu bir ülke kuracağız! Bu vahşi düzene son vereceğiz! Türk gençliği, Atası’ndan aldığı görevle mücadelenin başındadır!
Başka bir dünya mümkündür!
Öldürülen arkadaşlarımız Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner’e Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve sevdiklerine başsağlığı diliyoruz."