Türk Harb-İş Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Hasan Atak şu ifadeleri seslendirdi;

“Savunma sanayisinde gücü olmayan hiçbir devlet ekonomik bağımsızlığını sürdüremez. Savunma sanayisinde elde edilebilecek güç, ülkenin sadece dışarıdan askeri teçhizat, araç, savaş uçağı, helikopter ve savaş gemileri almasıyla mümkün değildir. Ülkemizin kalkınmasını sağlayacak katma değeri yüksek milli teknolojilerin geliştirilmesi ile mümkündür. Bu da tamamen kendini yetiştirmiş tecrübeli ve kalifiyeli personellere bağlıdır.  Askeri harcamaların Türkiye'de her geçen gün artmasına rağmen bu harcamaların tecrübeli ve kalifiye çalışanlara yansımaması başlı başına bir sorundur.

Bizler savunma sanayiinde Türkiye’nin en büyük ve en önemli uçak bakım, onarım fabrikalarının biri olan 1’inci Hava Bakım Fabrika Müdürlüğü bünyesinde 1936 yılından beri faaliyet gösteren işçiler olarak milli mühimmatların, ünitelerin ve podların HVKK envanterindeki muharip uçaklara (F-16, F-4, F-5 vb.) entegrasyonu konusunda tek yetkili kuruluş olarak çalışmaktayız. Bu kapsamda uzun yıllardır başta milli mühimmatlar (GÖKTUĞ, HGK, KGK, SOM, Minyatür Bomba, TEBER vb.), podlar (TARP, ASELPOD, EHPOD, EDPOD vb.)  ve üniteler (Milli IFF, Kement vb. ) olmak üzere birçok milli ve yerli ürünün entegrasyonunu ve uçakların modernizasyonunu gerçekleştirmiştir. Bu geliştirme, entegrasyon ve sertifikasyon faaliyetleri Türk Harb İş Sendikası üye işçileri olan savunma sanayii personeli tarafından, uçakların harekat uçuş yazılımlarının değiştirilmesi dahil birçok zorlu ve kalifiye emek gerektiren süreçler sonucunda gerçekleşmektedir.
Bizler, sayıları milyonları bulan emekçiler olarak aylardır hatta yıllardır ifade ettiğimiz bir gerçeği buradan sizlerle bir kez daha kamuoyuna duyurmak istiyoruz. Adil olmayan, yaptığı işe karşılık gelmeyen, milli gelire sunduğu katkıyı karşılamayan, insanca yaşayacak ihtiyaçlarımıza cevap veremeyen maaşlar ile geçinemiyoruz.  Zaman kaybetmeden acilen ücret ve maaşlarımızın geçinebileceğimiz, asgari düzeyde de olsa insanca yaşayabileceğimiz bir düzeye yükseltilmesini istiyoruz.


Eskişehir şubesi üye ve kurulları ile uzun zamandan bu tarafa hiçbir siyasi kaygı gütmeden sınıfsal olarak üyelerimizin emekçilerimizin yanında durduğumuz şekilde dün ne diyorsak bugün de aynı şeyleri söylemeye devam ediyoruz; Bugüne kadar alanlarda, sosyal medyalarda, yazılı ve görsel basın aracılığı ile yaptığımız basın açıklamaları ile sesimizi duyurmaya çalıştık. İşyerlerimizde, yemekhanelerimizde sesimizi duyurmaya çalıştık. Eskişehir’den Ankara’ya kadar yürüyerek sesimizi duyurmaya çalıştık. Ankara’ya üyelerimizle birlikte giderek bir kez daha yaşadığımız sorunlara dikkat çekmek istedik ancak Ankara’ya girmemize izin verilmeden geri döndürüldük. Bunun üzerine şehrimiz milletvekilleri, genel müdürlüğümüz, Eskişehir Valimiz, Çalışma Bakanımız, İktidar ve Muhalefet partisi yetkilileri ile bir takım görüşmeler yaparak yol almaya çalıştık ancak maalesef bugüne kadar istediğimiz sonucu alamadık. Bugün itibariyle özlük haklarımızda, maaşlarımızda yaşadığımız mağduriyetleri dile getirmek, geçim sıkıntımızı bir kez daha ülke gündemine taşımak ve sorunumuzun sadece maaş değil aynı zamanda büyük bir milli beka sorunu olduğunu sesimizi duymayanlara duyurmak adına bir kez daha alanlara çıkıyoruz; 08.08.2024 itibariyle Ulus anıtının önünde “Bizimkisi Bir Milli Beka Sorunudur” sloganı ile 3 gün sürecek emek nöbetine başlıyoruz.

Maalesef ülkemizde milli gelire en üst düzeyde katkıda bulunan katma değeri yüksek işlerde çalışan temsil ettiğimiz savunma işçileri de asgari düzeyde rakamlara mahkûm edilmektedir. Ücret ve maaşlarımız reel olarak sürekli erimekte alım gücümüz düşmeye devam etmektedir. Hem emek hem sermaye ve hem de hükümet tarafında konunun muhatapları taleplerimiz karşısında kulak tıkamayı inatla sürdürmektedir. Maaşlarımıza direk etki etmesi için açıklanan enflasyon oranları bu inadın devamı ve adeta emekçiler ile dalga geçmektir. Gerçekçi rakamların açıklanması ve ücretlere yansıtılması artık emekçilere karşı bir ahlak sorunu haline gelmiştir. 

Görüyoruz ki biz ürettikçe, yeni değerler yarattıkça yoksullaşırken birileri sırtımızdan zenginleştikçe, zenginleşiyor. Bizlere sahip çıkması gerekenlerinde İşçi-emekçilerin derdini dert etmedikleri aşikârdır. Üyelerimizin özlük haklarının düzeltilmesi hak ettikleri değerin verilmesini bekler iken tam aksine değersizleştirme yaklaşımları ile karşı karşıya geldiğimizi görmekteyiz. Üyelerimizin yasa ve sözleşmelere aykırı bir biçimde savunma sanayii işyerlerimiz ile alakalı olmayan işyerlerinde görevlendirilmeye çalışılması bu yaklaşımların bir göstergesidir. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir.   

Yeter artık! Elinizi işçinin, dar gelirlinin, emeklinin cebinden çekin. Ekonomik krizin, enflasyonun ve hayat pahalılığının sebebi milyon dolar vergilerini affettiğiniz sermayedarlar, kredilerle, teşviklerle beslediğiniz iş birlikçi patronlar ve emek karşıtı uyguladığınız ekonomi politikalarıdır.

Kamu çerçeve protokolünün hışmına uğrayan yüzbinlerce kamu işçisi yoksulluk sınırının yarısı kadar bir maaşa mahkûm edilmiştir. Gerçek bir ek zam talebi için seslerini yükselten kamunun bir kolu olan biz savunma sanayii işçilerinin yaşamsal bu talebi barikatlarla engellenmiş görmezden gelinmiştir.

Bizlere hala sabredin çağrıları yapılmaktadır. Biz emekçilere zorla dayatılmaya ve giydirilmeyen çalışılan bu ekonomik kefeni ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yeni vergi Programı’nı kesinlikle reddediyoruz. Emekçilerin bu yoksulluk enflasyon kıskacını daha da kötüye götürecek olan bu programa ne uyacak koşulları ne de katlanacak sabırları kalmamıştır.
İşsizlik büyürken, ekmeğimizin küçüldüğü, hak ve özgürlüklerimiz ayaklar altına çiğnendiği, hukuksuzluk ve adaletsizliğin tavan yaptığı böyle bir dönemde bizler için tek çözüm ve kabul edilebilir durum işçi-emekçilerin insanca yaşayacak yaşam koşullarının sağlanmasından başka bir şey olamaz.

Biz Türk Harb İş Sendikası işçileri olarak insanca yaşayacak ücret politikasını dönülmesini istiyoruz. Asgari ihtiyaçlarımızın karşılanacağı evrensel haklarımızdan en temel hakkımız olan, “Temel ihtiyaçların karşılanma hakkının karşılığını bulmasını istiyoruz.

Buradan Türk İş ve Türk Harb İş Genel merkezimize defalarca yaptığımız çağrımızı taleplerimizi bir kez daha yeniliyoruz; “Tüm siyasi kaygı ve siyasi konjonktürden bağımsız bir şekilde emeğin ve emekçinin yanında yer alarak sesimizi duyurmak adına tüm mücadele yollarını kullanarak eylemlilik süreçlerinin başlatılması ve işçinin kaderinin yalnızca ikili görüşmelere bırakılmamasıdır. Son 30 yılın en dip seviyesine gerileyen alım gücü ile geçinmeye çalışan temsil ettiğiniz üyelerinizin sesini duymanız “geçinemiyoruz” diyen bizleri artık dikkate alarak oyalamalardan vazgeçip gerçek manada mücadele etmenizdir.

Buradan Hükümete çağrımız; “İvedilikle gerçek enflasyon rakamlarının dikkate alındığı, kabul edilebilir bir oransal refah payı ve seyyanen artışı yapmalarıdır. Geçmiş dönemlerde yaşanan kayıpların telafisi için ek zam reel gelir artışı sağlanabilmesi için maaşlara refah payı eklenmesi ve vergi düzenlemesi yapılması şart olmuştur. Artık bu sorun yalnızca bir mali sorun değil ülkemizin milli sorunudur. Bunu görmeniz de şart olmuştur.” 

Bu nedenle bizler kurullarımızla üyelerimizle birlikte üyelerimizi rahatlatacak insan onuruna ve mesleki etiklerine uygun ücret politikaları tavizsiz hayata geçirilinceye kadar hukuki sınırlar içerisinde üretimden gelen gücümüzü kullanacağımızı, işçiye reva görülen bu hayatın kabul edilmezliğini ifade etmeye devam edeceğimize bunun sorumlularının peşini bırakmayacağımızı Türk Harb İş Sendikası Eskişehir Şubesi olarak üyelerimizin beklentilerini karşılamaya yönelik eylemlerimize ve taleplerimize devam edeceğimizi bir kez daha kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.”