ESKİŞEHİRSPOR

Talat Yalaz'dan Rasim Ozan Kütahyalı tepkisi; "Böyle bir uygulama hukuken mümkün değil"

CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz, partiye kayyum atanacağı iddialarına sert tepki gösterdi: “Böyle bir uygulama hukuken mümkün değil, siyaseten de kabul edilemez.”

Abone Ol

CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz şu ifadeleri kullandı;

“Rasim Ozan Kütahyalı’yla ilgili büyük bir tepki oluştu. Olayın iki boyutu var. Birincisi, maalesef ekonomik boyutu. Ne kadar acıdır ki, iktidarın her fırsatta “şaha kalktı” dediği, “dünyaya örnek bir ekonomimiz var” diye ifade ettiği ekonomi; elinde boruyla tabiri caizse medya maymunluğu yapan bir kişinin tek bir spekülatif söylemiyle tepe taklak olacak kadar kırılgan. Bu durum son derece düşündürücü.

Bir diğer konu da, Cumhuriyet Halk Partisi’ne kayyum atanma ihtimali gibi ciddi bir iddianın, iktidara yakınlığıyla bilinen bir gazeteci tarafından dile getirilip gündem yaratabiliyor olması. Bu durum, iktidarın basiretsizliğini de gözler önüne seriyor.

Yine düşünün ki, iktidara açıkça yakınlığı olan bir gazeteci, aynı zamanda bu iddiaların asılsız olduğunu da daha gün bitmeden açıklıyor. Biz bu gelişmeleri Cem Küçük’ün sosyal medya paylaşımlarından, programlarda verdiği demeçlerden takip ediyoruz. Kamuoyu da bu açıklamalar doğrultusunda şekilleniyor. İddialar bir anda asıllı ya da asılsız olarak değerlendiriliyor.

Bunlar, Türkiye’nin demokrasi, basın özgürlüğü ve en önemlisi ekonomi açısından ne kadar kırılgan bir zeminde olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum, iktidarın devlet ciddiyetinden ne kadar uzaklaştığını, devlet kurumlarının ne derece içinin boşaltıldığını ve ekonomimizin ne kadar kırılgan olduğunu göstermesi açısından tarihe geçecek önemde.

Bir avukat ve hukukçu olarak olaya iki boyutla yaklaşıyorum. Partimize kayyum atanması gibi bir durumun söz konusu olması mümkün değildir. Kurultaylarımız, tüzük kurallarına, Siyasi Partiler Kanunu'na ve mevzuata uygun şekilde yapılmıştır.

Cumhuriyet Halk Partisi'nde leke olmaz. Bizim kurultay delegelerimiz, oy kullanırken oturacak kişinin Mustafa Kemal Atatürk'ün koltuğuna oturacağını bilir. Bu bilinçle oy verir. Dolayısıyla böyle bir iddianın kamuoyunda karşılık bulması mümkün değildir. Hukuken de böyle bir şeyin ihtimali yok.

Ancak siyaseten baktığımızda, hukuki öngörülebilirlik artık biz hukukçular nezdinde bile son derece düşüktür. Taraflı tarafsız tüm kamuoyu araştırmaları, hatta iktidara yakın kuruluşların yaptıkları da, yargıya güvenin Cumhuriyet tarihinin en düşük seviyelerine gerilediğini gösteriyor. Bu nedenle, bu tür dedikodulara karşı biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak hem teyakkuzdayız hem de gerekli tedbirleri alarak süreci yakından izliyoruz.

Bu süreç sadece Cumhuriyet Halk Partisi’ni değil, Türkiye’nin demokrasisini ilgilendiriyor. Yargılanan bir parti değil, ülkenin demokrasisidir. Umuyorum ki hukuki dayanağı olmayan böyle bir uygulamaya girişilmez.

Cumhuriyet Halk Partisi, tarihi boyunca parti içi demokrasiyi en çok işleten partidir. Öyle ki, son kurultayda genel başkanını değiştirmiştir. Bu nedenle kurultay üzerinden şaibe yaratmaya çalışmak akıl tutulmasıdır.

Eğer iktidar bu yoldan bir fayda sağlamayı düşünüyorsa, çok ciddi bir halk tepkisiyle karşılaşacaktır. Bizim gözümüzde Cumhuriyet Halk Partisi son kaledir ve bu kaleyi asla teslim etmeyeceğiz.

“Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçimlere girmesini engellemeye çalışıyorlar” şeklinde yorumlar var. Bu yorumu yapan kim? Yine biraz önce bahsettiğimiz gibi, spekülatif söylemleriyle ekonomiyi bile etkileyebilen, iktidardan aldığı güçle hareket eden kişiler. Yargıya dair yorumlar yapma yetkisini de kendilerinde görüyorlar. Ancak bu kişilerin sözleri bizim için itibar edilebilir değildir.

Cumhuriyet Halk Partisi seçimlere girecek. Cumhurbaşkanı adayı olarak Ekrem İmamoğlu’nu gösterecek ve meclis çoğunluğunu da kazanarak ülkenin kötüye gidişine son verecektir.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim yol haritamız, halkın nabzını meydanlarda tutmaktır. Şu an en büyük enerjimizi imza standlarına yönelttik. Buradan

hemşehrilerimizi tekrar davet etmek istiyorum. Hedeflediğimiz sayıya ulaşırsak, Recep Tayyip Erdoğan’ın tek adam rejiminin meşruiyeti tartışılır hale gelecek ve erken seçim talepleri daha güçlü dile getirilecektir.

Bugün, 23 yıllık iktidar süreci sonunda artık Erdoğan rejiminin ülkeye verebileceği hiçbir olumlu katkı kalmamıştır. Aksine, ülkenin kurumlarını içini boşaltarak demokrasi bilincine zarar veren kalıcı hasarlar oluşturmuştur. Vatandaşlarımız da bunu görüyor ve imza standlarımıza akın akın geliyor. Bu sürecin sonunda hem bu imzalarla erken seçim baskısı yaratacağız hem de sokakta, halkın arasında olmaya devam ederek gerçek gündemden uzaklaşmadan mücadelemizi sürdüreceğiz.”