90'lı yıllarda, Kemal Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürü olduğu dönem ve öncesinde, belediyeler, kamu kurumları ve işverenlerin büyük bir kısmı çalışanlarının SSK primlerini ödemediği için SSK'nın gelir-gider dengesi bozulmuş ve zor duruma düşmüştür. Ondan sonra da günümüze kadar bu durum devam etmiştir. SSK resmen batırılmıştır. Bugün sağ partilerin ısrarla "Kılıçdaroğlu SSK'yı batırdı" söylemlerinin arkasında yatan gerçek maalesef budur. Yoksa SSK'nın kuruluş ve işleyişi mükemmeldi. O günleri SSK hastanesinde yönetici olarak yaşamıştık.
Bir gün Emlak Bankası müdürünün odasına bir vesileyle gittiğimde, masasının üzerinde koca bir harita vardı. Tepebaşı'ndaki SSK'nın devasa arsalarının borçlar nedeniyle hazineye devri konuşuluyordu, o olay gerçekleşti. Bugün o bölgede okullar var. Aynı yıllarda devlet kuruluşları SSK primlerini ödemiyor ya da gecikmeli ödüyordu. Yani kendisi ödemiyor ama alacağına şahindi devlet.
Bugünlerde sayın Cumhurbaşkanı belediyelerin SSK primlerini talep ediyor. Haklı, ama niye bugün? Şimdiye kadar niçin zorlamadılar? SGK sisteminin yürümesi için primlerin mutlaka yatırılması gerekiyor. En azından bugünden sonra yatırılmayan primler için sıkı denetim ve yaptırım gerekir. Geçmiş borçlar için de yapılandırma yapılıp sıfırlanmalı diye düşünüyorum.
Hangi partili olursa olsun ayrım yapılmamalı. Ayrıca devlet kurumları ve özel sektörün de prim borçları açıklanıp, tahsil edilmeli. Alınamıyorsa da yaptırımlar uygulanabilir. SGK'nın şu andaki mali durumu önceki yıllara göre çok daha kötü. Kamu kuruluşları, belediyeler ve özel sektör öncelikle SSK primlerini yatırmıyor. Sonra da batık duruma düşüp icralık oluyorlar.