ESKİŞEHİR HABER

Sertaç Durdu: "Gelin artık gına gelen bu oyuna dur diyelim!"

Sertaç Durdu: "Yandaş konfederasyonlarla yapılan ve yoksulluğumuzu derinleştiren toplu satış sözleşmesi değil, grevli özgür ve gerçek toplu sözleşme istiyoruz."

Abone Ol

KESK Eskişehir Şubeler Platformu adına açıklamayı okuyan Sertaç Durdu şu ifadeleri seslendirdi;

"TÜİK yaşadığımız hayat pahalılığını en az yarı yarıya düşük göstererek maaş artışlarımızı kara delik gibi yutmaya devam ediyor.

TÜİK şaşırtmadı! Bugün bir kez daha milyonların hakkını gasp etmeye yol açacak enflasyon verilerini açıkladı.

Yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı ile ilgisi olmayan sanal rakamlar özellikle maaş zammı alacağımız dönemlerde daha da aşağı çekiliyor.

Biliyoruz ki, TÜİK yalan söylüyor!

Biliyoruz ki, TÜİK rakamlara takla attırarak gerçek enflasyonu gizliyor!

Biliyoruz ki, TÜİK, iktidarın talimatlarıyla, masa başı hesaplamalarla iktidarın daha baştan belirlediği rakamları açıklıyor.

Biliyoruz ki, TÜİK gerçekler ortaya çıkmasın diye kesinleşmiş mahkeme kararına rağmen enflasyon hesaplamasının temelini oluşturan madde fiyat listesini açıklamıyor.

Biliyoruz ki, yandaş konfederasyonla yaptığı satış sözleşmeleri yetmiyormuş gibi TÜİK eliyle de alın terimize, emeğimize göz koyuyor.

İktidarın ekonomi bürokratları dünya ekonomi tarihine geçecek şekilde kurnazlıklara, hilelere, gerçekleri ters yüz etmeye devam ediyorlar.

İktidarın son hilesi TÜFE sepetinde azımsanmayacak bir ağırlığa sahip olan elektriğe yapılan zam oldu.

İktidar elektriğe asıl etkisini kış aylarında hissedeceğimiz şekilde yüzde 38’lik zam yaptı. Yapılan zam açıklandığı Haziran ayında değil 1 Temmuz’dan itibaren yürürlüğe girecek şekilde yapıldı. Böylece yapılan zam Haziran ayı enflasyon hesaplamasında dikkate alınmadı.

Bununla da yetinmediler başta akaryakıt olmak üzere iğneden ipliğe yapacakları zamları TÜİK’in altı aylık enflasyon hesaplamasının sonrasına bıraktılar. Bugün ve sonrasında zam yağmuru altında kalacağımızı geçmiş Temmuz aylarından da biliyoruz.

Bu şekilde bırakalım maaşlarımıza yapılacak enflasyon oranındaki artışı alım gücü itibariyle var olanı da elimizden, cebimizden alıyorlar. 

İşin özü kamu emekçileri, emeklileri olarak yıllardır ne bütçeden hakkımızı ne de refahtan payımızı almadığımız gibi TÜİK eliyle her gün biraz daha yoksulluğa, sefalete terk ediliyoruz.

Ortalama kira bedelinin en az 15 bin TL olduğu günümüzde 17 bin liraya mahkûm edilen asgari ücretliler inim inim inliyor. Buna rağmen İngiltere’de özel şirketlere danışmanlık yaparken Saray’dan çağrılarak gelen Hazine ve Maliye Bakanı “Gelişmekte olan ülkelerde en yüksek asgari ücret bizde” diyerek gözümüzün içine baka baka yalan söylüyor!

Sadece kamu emekçileri ve emekliler değil ülke olarak AKP iktidarının saldırısı altındayız. Dört bir yandan elimizde avucumuzda ne varsa almak, hakkımız olanı gasp etmek istiyorlar.

“Kamuda Verimlilik ve Tasarruf” adlı paket bu saldırıların son örneğidir. 

Ülkenin kaynaklarını, kurumlarını, ormanını, arazisini özelleştirdiler, beton ekonomisine gömdüler. Kentlerimizi yağmaladılar, doğayı talan ettiler, bütçenin önemli kısmını silahlanmaya ayırdılar.  

Sermayeden, patronlardan, zenginlerden alınması gereken vergileri; “muafiyetlerle”, “indirimlerle”, “istisnalarla”, “aflarla” bir kalemde sildiler.

Sayıştay raporlarına da yansıdığı gibi Kamu Özel İşbirliği Projesi adı altında, yandaş müteahhitlere şehir hastaneleri, havalimanları, yol ve köprüler üzerinden milyonlarca dolar aktardılar.

Bugün sesimizi duyurmak, hakkımız olanı istemek, artık yeter insanca yaşayacak ücret istiyoruz demek için ülke genelinde yine alanlardayız.

İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret istiyoruz demek için alanlardayız.

Güvenli bir gelecek, güvenceli bir iş istiyoruz.

En düşük kamu emekçisi maaşının temmuz ayı itibari ile eş ve çocuk yardımı, kira yardımı, ulaşım ve yakacak yardımı gibi sosyal yardım kalemleri ile yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını istiyoruz.

Bu rakamın üç ayda bir yoksulluk sınırında yaşanan artışa göre güncellenmesini, üzerine her çeyrekte yaşanan büyüme rakamlarının refah payı olarak eklenmesini istiyoruz.

Kamu emekçilerinin söz ve karar sahibi olacağı demokratik bir çalışma yaşamı istiyoruz.

Yandaş konfederasyonlarla yapılan ve yoksulluğumuzu derinleştiren toplu satış sözleşmesi değil, grevli özgür ve gerçek toplu sözleşme istiyoruz.

Buradan bir çağrımız da sendikalı sendikasız tüm kamu emekçilerinedir;

TÜİK verilerine göre artışlar devam ettikçe, adaletsiz gelir vergisi dilimleri sürdükçe yeni vergi yasaları, Kamuda tasarruf adı altında yeni saldırı paketleri geldikçe, TL döviz karşında değer yitirmeye devam ettikçe bugünleri de arayacak günleri yaşayacağız.

Gelin artık gına gelen bu oyuna dur diyelim.

Gelin yıllardır hepimize kaybettiren yoksulluk ve sefalet düzenine karşı insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek mücadelesinde alanlarda, işyerlerinde birleşelim.

Gelin aydınlık yarınlar için bu karanlığı dağıtacak fiili ve meşru mücadeleyi yükseltelim."