Eğitim Sen Eskişehir Şube Başkanı Özkan Demirkol şu ifadeleri kullandı;
“1989 yılından bu yana Birleşmiş Milletler (BM) tarafından dünya genelinde çocukların karşı karşıya kaldıkları hak ihlallerini gündeme getirmek amacıyla 20 Kasım tarihi ‘Dünya Çocuk Hakları Günü’ olarak ilan edilmiştir. BM, ‘Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ ile çocuk haklarını güvence altına almayı hedeflemiş ve taraf devletleri kendi iç hukuklarında değişim yapmaya zorlamıştır. Türkiye’nin de taraf olduğu Çocuk Haklarına dair Sözleşme halen dünya genelinde en fazla sayıda ülke tarafından kabul edilen insan hakları belgesidir.
Türkiye’de yaşayan çocukların uygun yaşam standartlarında insanca yaşama hakkı başta olmak üzere, eğitim ve sağlık hakkına yönelik ihlaller sürmekte, çocuklara yönelik hak ihlalleri artarak devam etmektedir. Çocuklar sağlıklı gıdaya, suya, eğitime erişememekte, çocuk yaşta zorla evlendirilmekte, istismara uğramakta ve tutuklanmaktadır.
Türkiye’de eğitim alanında yapılan laiklik ve bilim karşıtı değişiklikler, çocuk işçi ve suça sürüklenen çocukların sayısı, çocuk haklarına dair nerede olduğumuzu göstermektedir. Her yıl yüzlerce çocuk iş cinayetinde yaşamını yitirmekte, binlercesi suça itilmekte ve on binlercesi açlıkla yoksullukla karşı karşıya bırakılmaktadır. Bu durum resmi istatistiklere de yansımaktadır. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’ne göre (İSİG) son 11 yılda iş cinayetlerinde yaşamını yitiren çocukların sayısı 754’e ulaşmıştır.
Türkiye’de eğitim sisteminin müfredat, ders kitapları ve uygulama alanları itibari ile çocuklar, etnik köken, dil, din ve mezhep ayrımcılığı ile sık sık karşı karşıya kalmaktadır. Özellikle mülteci çocuklara, farklı etnik kimlik ve mezheplere sahip çocuklara yönelik ayrımcı uygulamaların son yıllarda daha da artması düşündürücüdür.
TÜİK’e göre çocuk yaşta iş gücüne katılanların oranı en az yüzde 22’dir. Türkiye’de 2 milyonu aşkın çocuk işçi olduğu tahmin edilmektedir. Özellikle mesleki eğitim ya da beceri eğitimi üzerinden ‘çırak’ ve ‘stajyer’ adı altında milyonlarca çocuk zorunlu olarak çalıştırılarak yoğun emek sömürüsüne maruz bırakılmaktadır.
Mesleki Eğitim Merkezleri ve mesleki ortaokullar mevcut haliyle çocuk emeğinin sömürülmesine zemin hazırlamaktadır. Çocukların eğitimi ve gelişimi için ayrılması gereken kaynaklar, sermaye gruplarına ucuz iş gücü sağlamak için kullanılmaktadır. Bu uygulamalara karşı, kamusal eğitimin güçlendirilmesi ve çocuk emeği sömürüsüne son verilmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz. Çocukların ve öğrencilerin geleceğinin, sermayenin/patronların ihtiyaçlarına göre şekillendirilmesine son verilmelidir.
Çocukları ve haklarını korumak devletin ve toplumun sorumluluğundadır. Çocukların fiziksel, duygusal ve cinsel şiddetten korunması, temel bir insan hakkıdır. Çocuklar, güvenli bir ortamda büyümeli ve hiçbir şekilde sömürüye maruz kalmamalıdır. Onların mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmesi, kamunun ve toplumun temel sorumluluğudur.
Çocuk Hakları Sözleşmesi temelinde demokratik, eşit ve özgürlükçü politikalar üretilmeli ve çocuk Hakları Sözleşmesine konulan çekinceli maddeler kaldırılmalıdır. Tüm çocukların parasız, nitelikli, laik, bilimsel, cinsiyet eşitlikçi kamusal eğitim alması için gereken adımlar atılmalıdır.
Eğitim Sen olarak, çocuk hakları alanında yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, dünyada ve Türkiye’de yaşayan tüm çocukların ‘Dünya Çocuk Hakları Günü’nü kutluyoruz.