Eskişehir Toplum ve Sanat Derneği (ETOS) Yönetim Kurulu Başkanı Nihal Bağcı şu ifadeleri kullandı;

“İnsanlık çok önemli bilimsel, tarihsel ve toplumsal gelişmeleri gerçekleştirmiş; hemen her alanda doğruların egemenliği için yoğun mücadeleler vermiştir. Bunun için acı çekmiş, kan ve gözyaşı dökmüştür. Dünya tarihinde bilinen bir çok ve önemli mücadeleleri veren kadınlar ilk kazanımlarını 1921`de Moskova`da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı`nda 8 Mart’ın, "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" adıyla tescil edilmesiyle sağlamışlardır. Birleşmiş Milletler ise çok uzun yıllar sonra 16 Aralık 1977’de “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlamaya başlamıştır 8 Mart’ı.  

Günümüzde Dünya Kadınlar Günü, kadınlar açısından daha farklı anlamlar taşımaktadır. Artık 8 Mart, kadın hakları açısından bugünlere nasıl gelindiğinin hatırlanmasını sağlayan özel bir gündür. Dünya genelinde kadın hakları alanında son yıllarda olumlu gelişmeler sağlansa bile kadınlar açısından bir çok sorun hala çözülebilmiş değildir. 

Dünyadaki en yoksul insanların büyük bir çoğunluğu hala (%70’i) kadındır. 
Dünyadaki eğitim almamış insanların büyük çoğunluğu (2/3’si) yine kadınlardır. 
Kadınlar bugün ülkemizde de erkeklere göre %25 - 50 oranında daha az ücretle çalıştırılmaktadırlar.
Dünya Kadınlar Günü, ülkemiz için de kadın haklarının kazanılması, iyileştirilmesi için konunun gündeme gelmesi açısından önemli bir gündür.

Türkiye’deki kadın hareketlerinin tarihi de Cumhuriyet öncesine kadar uzanmaktadır. Dünyada eşit haklar isteyen kadınların mücadelelerinden etkilenen Türkiyeli kadınlar eğitim, çalışma ve oy hakkı için seslerini yüzyıldan daha uzun bir süredir duyurmaya çalışmışlardır. Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte, “kadınların eşit haklara sahip olması gerektiği” gibi aydınlık bir düşünceyle dünyanın birçok ülkesinden önce, kadınlara sosyal ve siyasal (seçme ve seçilme gibi) haklar verilmiştir. Ancak bu haklar, çoğunlukla yasal düzeyde kalmış ve sosyal alanda aynı hızla ilerleme sağlanamamıştır. Ülkemiz, kadınların okuma-yazma oranı, eğitim düzeyi, çalışma yaşamına ve siyasi yaşama aktif katılımı ve kadın sağlığı konusundaki göstergeler açısından değerlendirildiğinde, gösterilen tüm çabalara ve ilerlemelere rağmen hala olması gerekenden çok uzaktır. Türkiye, imzaladığı;
CEDAW (Kadına karşı her türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi)
Çocuk Hakları Sözleşmesi, Pekin ve İstanbul Sözleşmeleri” gibi uluslararası belgelerde taahhüt ettiği pek çok sözü hala yerine getirmemiştir. 

Eğitim ve iş bulmada kadın erkek eşitliği sağlanamamıştır. Kadınların kamusal alanda rol almaları, karar verici konumda olmaları eşitlikten hala çok uzaktır. Sağlık yönünden de, göstergelerin istenilen düzeyde olmadığı görülmektedir; anne ölümleri gelişmiş ülkelere göre en az 10 kat yüksektir ve bu ölümlerin yaklaşık % 80’i önlenebilir nedenlere bağlıdır. Toplumsal cinsiyet kalıpları en fazla kadınları olumsuz etkilemeye devam etmekte, kadına yönelik şiddet, namus cinayetleri gibi kabul edilemez uygulamalar devam etmektedir. Bütün bunlara, günümüzde kadını ikinci sınıf vatandaş olarak ayrı bir kalıba koyma çabalarını da eklersek, Türkiye’de kadınla ilgili gündem hala çok doludur!.

Bugün kadınların çalışma hayatında olmasını destekleyen politikalar yapılması gerekirken işvereni kadın çalışan konusunda dara sokacak kararlar alınmakta; yetkililer tarafından "Biz kadınların evine katkı sağlamasına, para kazanmasına karşı değiliz." söylemleri alkış toplamaktadır.  Kadınlar için kadın kurultayları yapılmakta, kurultayda en ön koltuklara erkekler oturmakta kadınlar arka sıralarda yer almaktadır.

Bu nedenlerle, Kadın Hakları için Birleşmiş Milletler Günü olan 8 Mart, başlangıçtaki önemini hala korumaktadır. 8 Mart’ın özünü, emekçi kadınların mücadele geleneğini ve azmini unutmadan, kadınlık duyarlılığımızla, bu günü “Ekmek ve Gül” için, kadınların insan hakkı için ve toplumumuzda eşit yurttaşlar olarak yer alacağı günler için, demokratik taleplerimizi dile getireceğimiz bir platform olarak değerlendirmek gerektiğine inanıyoruz.

AKAD’lı ilk kadın şair Enheduanna diyorki...
“Nesneleşen bedenimle soruyorum sana İnanna; 
Ben şimdi neyim ki?
Ben Enheduanna. Vardım. Buradaydım.”

Evet.. Biz kadınlar buradayız ve her yerde, her şekilde ve her zaman tüm güzelliklerin, bereketin, yeniliğin, umudun ve GÜNEŞ’in olduğu her yerde olduğu gibi; direnişin, mücadelenin, dayanışma ve gerektiğinde KAVGA’nın da olduğu her yerde varız ve buradayız....

Eskişehir Toplum ve Sanat Derneği (ETOS) olarak 8 Mart‘ta cinsiyetler arasında ezme-ezilme ilişkisinin olmadığı, şiddetsiz ve sömürüsüz bir Dünya ve ülke için mücadele edenleri, Kadınların Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadelesini selamlıyoruz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü" kutlu olsun. Yaşasın 8 Mart‘ı yaratanlar.