Demokrat Parti Tepebaşı İlçe Başkanı Metin Günar şu ifadeleri kullandı;
“Geçtiğimiz perşembe, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ikinci yıl dönümünü geride bıraktık. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.
Milletimiz, felaketin yaşandığı ilk andan itibaren büyük bir dayanışma örneği sergilemiş, yardım için seferber olmuştur. Ancak iktidar, gerekli koordinasyonu sağlayamamış, organizasyon eksikliği nedeniyle acılar katlanmıştır. Ülkemizin yüz akı olması gereken Kızılay, liyakatsiz yönetim anlayışı yüzünden bir partinin arka bahçesine dönüştürülmüş, yardımlar zamanında ulaştırılamamış, çadır satma skandalıyla hafızalara kazınan bir utanç yaşanmıştır. Üstelik o dönemin Kızılay başkanının sosyal medyada sergilediği duyarsız tavırlar milletimizin hafızasında hâlâ tazeliğini korumaktadır.
Felaketin üzerinden iki yıl geçti ama hâlâ konteynerlerde yaşayan depremzedeler var. Konut sözlerinin yalnızca %30’unu yerine getiren iktidar, bunu da bir gösteriş gibi millete TRT ekranlarında tercih etti. Oysa vatandaşın barınma hakkı bir lütuf değil, devletin asli görevidir. Depremde hayatını kaybedenlerin ruhlarını inciten bu vurdumduymazlığın hesabını sormak, milletimizin vicdanına ve takdirine kalmıştır.
Gelelim asıl gündeme. Hani şu iktidarın gündemden düşürmeye çalıştığı, bu uğurda türlü spekülasyonlarla milletin dikkatini başka yöne çekmeye çalıştığı konu… Ekonomi. Ama nafile! Gerçekler örtbas edilemez. Çünkü milletin mutfağında yangın var.
Bunu ben söylemiyorum, kamuoyu araştırmaları söylüyor. Optimar'ın yaptığı son ankette, vatandaşların en büyük sorunu olarak ekonomiyi işaret ettiği açıkça görülüyor. Peki, Ocak ayının enflasyon verileri ne gösterdi? TÜİK’e göre aylık enflasyon yüzde 5, ENAG’a göre ise yüzde 8. Gerçek hangi rakam? Çarşıya, pazara çıkıp sorduğunuzda, vatandaşın cebindeki yangına baktığınızda asıl enflasyonu görüyorsunuz. Üstüne üstlük, Merkez Bankası yıl sonu enflasyon beklentisini yükseltti. Daha yılın ilk ayında asgari ücretlinin maaşı eridi gitti.
Buradan Merkez Bankası Başkanı’na sesleniyorum. Hemşehrimiz, Eskişehirli bir bürokrat. Sayın Başkan, asgari ücretliye yapılan komik zammın revize edilmesini tavsiye ve talep ediyor musunuz? Cevabını duymaya bile gerek yok. Çünkü bu sistem içinde bunu yapabilmesi mümkün değil!
Dış politikadaki tutarsızlıklara da kısaca değinmek istiyorum. Filistin’de yaşanan insanlık dramı gözlerimizin önünde. İsrail'in Gazze’de uyguladığı zulme dünya sessiz kalırken, geçtiğimiz günlerde Amerika’nın başına geçen Trump, Gazze’yi Amerikan toprağı olarak nitelendirdi ve Filistin halkının başka ülkelere sürülmesi gerektiğini açıkladı. Bu, açıkça bir etnik temizlik çağrısıdır ve buna karşı çıkmak, insanlık onuruna sahip çıkan herkesin görevidir.
Peki, bizde durum nasıl. Hatırlayın, iktidar Gazze konusunda meydanlarda esip gürlüyor, sert açıklamalar yapıyordu. Ama diğer taraftan İsrail ile ticaret yapmaya devam ettiğini de biliyoruz. Şimdi soruyorum: Trump'ın bu sözlerine iktidardan tek bir güçlü tepki duydunuz mu? Önceden en azından usulen bile olsa kınama mesajları gelirdi, şimdi o bile yok. Filistin davasını meydanlarda slogan haline getirenler, bugün neden suskun? Müslümanların dertleriyle dertlendiğini söyleyen iktidarın bu çifte standardını, en iyi yine bu yüzden onlara oy veren vicdanlı vatandaşlarımız değerlendirecektir.
İktidarın pembe tablolarına aldanmadan gerçekleri dile getirmeye, halkımızı bilinçlendirmeye devam edeceğiz. Çünkü biz, halkın sesi, milletin nefesiyiz! Türkiye’nin gerçek sahipleri, bu ülkeyi yöneten birkaç kişi değil, alın teriyle çalışan işçisi, tarlasında üreten çiftçisi, siftahsız kepenk kapatan esnafıdır.
Hepimize görev düşüyor. Bu kötü yönetimi, ekonomik krizi, çifte standartları sokakta, kahvede, pazarda anlatmalıyız. Milletimiz bazen gerçekleri görmekte, duymakta inatçı olabilir. Ama biz sakin, sabırlı ve kararlı olacağız. Çünkü biz doğruları anlatmaktan, adaleti savunmaktan geri durmayacağız.”