Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt şu ifadeleri kullandı;
“Eskişehir’in kalkınması için sanayiyi, ticareti, turizmi ve kültürü bir arada barındıran bir şehir olması gerekiyor. Sanayiyi genişletip farklı sorunlarla karşılaşmak veya sadece turizme yönelmek Eskişehir için doğru bir çözüm değil. Eskişehir bir üniversite şehri olabilir; üç üniversitemiz ve 100 bine yakın öğrencimiz var. Bu öğrenciler şehre ekonomik katkı sağlıyorlar. Ancak üniversiteler sadece ekonomik katkı sağlıyor diye değerlendirilmemeli; bilimsel ve yönetsel anlamda özerk olup şehre uygun yapılar oluşturmalılar. Eğer bu sağlanırsa, Eskişehir için dengeli bir kalkınma mümkün olur. Eskişehir’de maalesef şehir bütünlüğü sağlanamıyor. İktidar ve muhalefet partileri arasında, yerel yönetimle merkezi yönetim arasında siyasi uyumsuzluklar var. Demokrasi ve kalkınma açısından ortak noktada buluşulamıyor. İktidar partisinde yerel yöneticilerin çok fazla bir fonksiyonu yok; sadece Ankara’dan gelen kararları savunmakla meşguller. Yerel siyasetçilerin merkezi hükümete inisiyatif ve perspektif sunması gerekirken, bu yapılmıyor.
Örneğin, Kızılinler projesi yaklaşık 30 yıldır devletin bir projesi olmasına rağmen ilerlemiyor. Eskişehirli bir milletvekili, zamanında Kültür ve Turizm Bakanı olmasına rağmen bu projeyi hayata geçirmedi. Yerel politikacılar ve iktidar partisi il ve ilçe başkanları bu projeye öncelik vermemiş. Ankara’dan bir talimat gelmeyince bu tür projeler rafa kaldırılıyor.
Eskişehir’deki odalar ve sivil toplum örgütleri ise kendilerini doğrudan ilgilendiren konular dışında harekete geçmiyor. Bir şehrin odaları, sivil toplum örgütleri ve kamu kurumları ortak bir karar alabilmeli, birlikte hareket edebilmeliler. Ancak Eskişehir’de bu birlik sağlanamıyor. Önderlik edecek bir lider çıkmayınca bu sorunlar devam ediyor ve Eskişehir zarar görüyor.
Bürokratlar da Eskişehir ile yeterince ilişkili olmadığından, atandıkları pozisyonda AK Parti’nin il başkanı gibi davranarak “reis”e hizmet etmeyi öncelik haline getiriyorlar. Belediyelerin yapacağı işleri engelliyorlar ya da destek veriyorlar. Bürokratların devletin bürokratı olması gerekir; partinin değil. Ancak Eskişehir’de hiçbir kurum veya kuruluş, bürokratlara bu konuda telkin veya tavsiye vermiyor. Bu nedenle Eskişehir, merkezi hükümete ödediği vergilerin karşılığını alamıyor ve bu da şehirde çeşitli sıkıntılara neden oluyor.
Eskişehir’de imar açısından genişleme şansımız oldukça kısıtlı. Büyük Ova Projesi kapsamında, İnönü Ovası’ndan başlayarak Aşağı Söğütönü Kavşağı’na kadar olan alan, Alpu Ovası’nın Spor Lisesi’ne kadar uzanan kısmı ve Türkmentokat bölgesinden Mahmudiye Ovası’na kadar olan alanlar tarım dışına çıkarılamıyor. Bu alanlarda tarım dışı faaliyetler yapılamadığı gibi imar planı da hazırlama yetkimiz bulunmuyor. Odunpazarı’nın güneyi ise TOKİ tarafından “gecekondu önleme bölgesi” ilan edildiğinden, burada plan yapma yetkisi de TOKİ’ye ait. Bu durum, TOKİ ile aramızda sürekli bir sürtüşme yaratıyor ve genişleme şansımızı sınırlıyor. Zaten Orhangazi Mahallesi’nden sonra Tepebaşı Belediyesi’nin sınırları başladığı için o bölgede de bir şey yapma şansımız yok. Doğumuzda ise sanayi bölgesi var; burada da imar açısından genişleyemiyoruz.
Sadece Vadişehir-Mamuca yolu tarafında bir şansımız vardı, fakat TOKİ bu alanı da alınca burada da genişleme olanağımız kalmadı. Kocakır bölgesinde imar açısından bazı çalışmalar yapılabilirdi, ancak TOKİ burayı da yaklaşık 450-500 hektar büyüklüğünde bir alan olarak “gecekondu önleme bölgesi” ilan etti. Bu nedenle Odunpazarı ve Tepebaşı yalnızca mevcut yapıları yıkarak yenilerini yapmak suretiyle genişleyebilir, ancak belediyelerin bu ölçekte bir gücü yok.
Süper Kent projesinin yapılması planlanan alanda da TOKİ projeden vazgeçerek bu alanı “gecekondu önleme bölgesi” ilan etti. Şimdi bu bölgede “bir evin, bir arsan, bir iş yeri” gibi bir proje uygulamak istiyorlar.”