Hobi bahçeleri, son yıllarda şehir hayatından uzaklaşmak ve doğayla iç içe olmak isteyenler arasında popüler hale gelmiştir.
Özellikle pandemi döneminde doğanın önemi oldukça fazla hissedilmiştir. Talep olan yerde fırsatçılar olmaz mı? Tabii ki de olur. Bu yasal olmayan hobi bahçeleri, kooperatif adı altında fırsatçılar tarafından kılıfına uydurularak noterden satışı yapılıyor ve ciddi kârlar elde ediliyor.
Gelelim bu işin belediyeler kısmına... Özellikle son beş yıldır çok hızlı bir şekilde yayılan bu yasaya aykırı yapılara neden belediyeler göz yumdu? Bu hobi bahçeleri bir gecede inşa edilmedi ya. Yapımları haftalarca, aylarca sürüyor. Belediyelerin gözünden kaçması mümkün olabilir mi? Ama önlerinde bir seçim vardı ve bu seçimi atlatmaları gerekiyordu. Tarım arazileri yok ediliyormuş, vatandaşın parası gidiyormuş, hiç umurlarında değilmiş; önemli olan bir daha seçim kazanmakmış.
Hâlbuki ilk yapılan hobi bahçesine müsaade edilmeyip durdurulsaydı, ne bu kadar tarım arazisi yok edilirdi ne de bu kadar vatandaşımız mağdur olurdu. Önce göz yum, sonra yık! Yazık değil mi yok edilen tarım arazilerine? Yazık değil mi bu vatandaşın dişinden tırnağından artırarak verdiği paralara? Kimi kredi çekti, borca girdi; kimi de emeklilik ikramiyesini buralara yatırdı. Ayrıca milli servettir, yazıktır, günahtır.
Seçim bitti, zaferler kazanıldı, koltuklar bir 5 yıl daha garanti altına alındı. Bir dahaki seçim gününe kadar bu yaşananlar unutulur düşüncesiyle yıkım kararları alınıp uygulamaya geçildi gibi görünüyor. Hadi, geçmiş olsun.