IFWE Kadınların Güçlendirilmesi Girişimi Başkanı Fulya Pınar Özcan, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Eskişehir’de düzenlenen yürüyüşte basın mensuplarına önemli açıklamalarda bulundu. Kadınların karşı karşıya kaldığı şiddet ve tacize dikkat çeken Özcan, bu mücadelede toplumsal farkındalık ve hukuki adımların önemini vurguladı.
Fulya Pınar Özcan konuşmasında, kadına yönelik şiddetin yalnızca bireyleri değil, aileleri ve toplumu da derinden etkilediğini belirterek şunları söyledi:
"Her gün pek çok kadın, evinde, iş yerinde ya da sokakta en temel haklarından mahrum kalmakta. Bir kadın, sevdiği ve güvendiği birinin şiddetine maruz kaldığında yalnızca bedeni değil, ruhu da yara alır. Bu yaralar, toplumun tüm kesimlerinin üzerinde ağır bir yük oluşturur."
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun raporlarına dikkat çeken Özcan, 2024 yılı Eylül ayında 35 kadının, Ekim ayında ise 48 kadının öldürüldüğünü belirtti. Bu rakamların kadın cinayetlerinde bugüne kadar kaydedilen en yüksek aylık oranlardan biri olduğunu ifade etti.
4 Ekim’de İstanbul’da İkbal Uzuner ve Ayşenur’un, 15 Kasım’da Tekirdağ’da Yağmur ve Kübra’nın, 20 Kasım’da ise Sakarya’da Şelale’nin katledildiğini hatırlatan Özcan, bu cinayetlerin yalnızca istatistik olmadığını vurguladı:
"Burada bahsettiğimiz isimler sadece rakamlar değil. Son bulan yaşamlar, kaybolan hayaller, annesiz kalan ve travma yaşayan çocuklar demektir."
Kadına yönelik şiddetle mücadelenin yalnızca eğitim ve farkındalıkla sınırlı kalamayacağını belirten Özcan, daha kapsamlı adımların gerektiğini ifade etti:
"Bu sorun, yalnızca eğitimle çözülemez. Köklü değişiklikler için harekete geçmeliyiz. Eğer hepimiz bir tohum gibi bu mücadelede yer alırsak, birlikte dev bir ormana dönüşebiliriz. Kadınlara yönelik adalet arayışında yan yana durmak hepimizin görevidir."
Fulya Pınar Özcan, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için uluslararası sözleşmelerin hayata geçirilmesinin şart olduğunu belirterek şunları söyledi:
"İstanbul Sözleşmesi ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından kabul edilen işyerlerinde şiddet ve tacizin önlenmesine yönelik 190 sayılı sözleşme, Türkiye tarafından kabul edilmeli ve derhal uygulanmalıdır. Bu sözleşmelerin hayata geçirilmesi, kadınların yaşam hakkını güvence altına almak ve toplumsal eşitliği sağlamak için bir zorunluluktur."
Kadına yönelik şiddet karşısında sessiz kalmanın suça ortaklık anlamına geldiğini ifade eden Özcan, herkesin sesini yükseltmesi gerektiğini söyledi:
"Kadına yönelik şiddet karşısında sessiz kalanlar, bu vicdan yarasını besleyenlerdir. Ama bizler, vicdanlı ve adaletli bir toplum için buradayız. Haykıran kadınların sesini birlikte çoğaltalım; adalet talebinin hiçbir zaman dinmeyeceği bir geleceği inşa edelim."
Etkinliğin kapanışında, tüm katılımcılara teşekkür eden Özcan, kadınların ve kız çocuklarının yaşam haklarını güvence altına almak için mücadele çağrısını şu sözlerle sonlandırdı:
"Şiddetin hiçbir bahanesi yoktur; şiddet, insanlık onuruna yapılan en büyük ihanettir. Gelin, birlikte güvenli, eşit ve sevgi dolu bir geleceği inşa edelim. Unutmayalım ki bu geleceği birlikte inşa etme gücüne sahibiz."
Kadına yönelik şiddetle mücadele için güçlü bir irade göstermenin önemine vurgu yapan IFWE-Kadınların Güçlendirilmesi Girişimi, bu karanlık tabloyu değiştirmek için herkesi cesur adımlar atmaya davet etti.