Bu hafta Oksijen gazetesindeki bir yayın, bildiğimiz ama göz ardı ettiğimiz bir gerçeği gözler önüne seriyor. Journal of the American College of Cardiology'de yayınlanan yeni bir çalışma, kirliliğin tüm biçimleriyle artık savaş, terörizm, sıtma, HIV, tüberküloz, uyuşturucu ve alkolün toplamından daha büyük bir sağlık tehdidi olduğunu vurguluyor. Araştırmacılar, özellikle insan yapımı kirleticilerin ve iklim değişikliğinin her yıl dünya genelinde 7 milyon kişinin ölümüne yol açtığını tahmin ediyor.
Bu küresel ölüm oranının arkasındaki suçlular sadece araba egzozlarından veya fabrika bacalarından kaynaklanan hava kirliliği gibi bariz olanlar değil, daha az bilinen kirlilik kaynakları da var. Bunlar toprak kirliliği, gürültü kirliliği, ışık kirliliği ve hatta evlerimizdeki zehirli kimyasalların yarattığı kirlilik.
Günlük hayatınızı düşünün. Sokak lambalarının parıltısı ve gece trafiğinin uğultusuyla bölünen bir gece uykusundan sonra uyanıyorsunuz. İşe giderken araba dumanlarına ve sabırsız sürücülerin korna seslerine maruz kalıyorsunuz. Evde bilmeden test edilmemiş kimyasallar içeren ürünler kullanıyor olabilirsiniz. Araştırmaya göre tüm bu faktörler kalp sağlığını olumsuz etkiliyor. İklim değişikliği ile oluşan aşırı sıcaklar da kalp ve böbrek sağlığını etkiliyor.
Peki çözüm önerileri nelerdir. Daha fazla ağaç, daha güvenli bisiklet yolları ve daha az araba ile kentlerimiz kalplerimiz için daha iyi hale getirilebilir. Temiz enerjiye yönelerek havamızı daha temiz hale getirebiliriz.
Sigara konusunda yaptığımız gibi insanları kirliliğin tehlikeleri konusunda eğitmek için kampanyalar yapılmalı.
Daha iyi tıbbi eğitim sağlanarak doktorların farklı kirleticilerin kalp sağlığını nasıl etkilediği konusunda daha bilinçli olup hastalarına yansıtmalarını sağlamalıyız.