ESKİŞEHİR HABER

Eskişehirli Haber Spikeri Cem Öğretir: "Tarafsız habercilik benim temel prensibim"

Cem Öğretir, habercilikte dengeli olmayı vurguladı ve İstanbul'da da Eskişehir ruhunu yaşattığını belirtti. 50 yaşından sonra hayatın keyfini çıkarmak istediğini söyledi.

Abone Ol

Kanal 26 ekranlarında konuşan Eskişehirli deneyimli Haber Spikeri Cem Öğretir şu ifadeleri kullandı;

"Ben profesyonel bir haber sunucusuyum. Bu kadar net. Haberle aramda her zaman bir mesafe oldu. Beni izleyenler bunu çok iyi bilir. Ben sunduğum haberi çok yaşamayan, onun içinde fazla kaybolmayan biriyim. Yani onu böyle aşırı derecede özümseyip hayatın her alanına taşımış biri değilim. İşimi belli kurallar dahilinde yapmaya gayret eden biriyim. Bunu her kesim için söyleyebilirsiniz. Az önce söylediğim şey sadece ülkem için değil, başka bir seçim için de geçerli. Türkiye’de inanılmaz bir karşıtlık var. Çok net söyleyebilirim; ben bu iki karşıtlığın ortasında durmaya gayret ediyorum. Çünkü Türkiye'nin biraz da ortada durmaya ihtiyacı var. Biz siyah da değiliz, beyaz da değiliz. Bizim grilerimiz var. Ben hayatımda zaten hep denge kurmaya çalıştım. 

Kendi hayatımda da dengeli olmaya gayret ediyorum. Haberde de aşırılıktan ve fanatizmden her zaman kaçtım. Sevmem de. Çok net söylüyorum. Bazen kendi kendime sohbet ederim. Kibirden nefret ediyorum. Şeytanın Avukatı filmindeki replik gibi: Şeytanın en sevdiği günah kibirdir. Kibir sizi çok kolay kandırır. Egodan da uzak durmaya çalışırım. Kendimi ego yaptığım zaman hemen bir kenara çekilirim. Habercilikte de bunu yapmaya çalışıyorum. Bu, ATV olur, NTV olur, Show TV olur, hiç fark etmez. Ben bu işi yapmak için eğitim aldım. Dolayısıyla elimden geldiğince tarafsız, karşı tarafın fikrini dinleyerek bu işi yapmaya çalışıyorum. Zaten beni bilen biliyor. İzleyen de görüyor. Şu da var, sokakta saygı görüyorum ve bundan çok hoşlanıyorum.

Eskişehirli olarak küçük bir şehrin insanıyım ve İstanbul’da kendime küçük bir dünya kurdum. Bahçeli bir evde oturuyorum. İşe 25-30 dakikada gidip gelebiliyorum. Komşularımızla vakit geçiriyoruz. Yani, İstanbul'da yaşasam da Eskişehir’i oraya taşımış gibiyim. İstanbul'dan yoruldum diyemem, sıkıldım da diyemem. Çünkü sıkıldığımı söylersem, bırakıp gelmekten korkarım. Ama kızımın okulu orada. İstanbul’da kalıcı olup olmayacağımı bilmiyorum. Bilmiyorum ve bilmek de istemiyorum. Çünkü 50 yaşından sonra biraz rahatlamak istiyorum.

Hayatım boyunca plan yapıp, planlarıma sadık kaldım ama şimdi biraz daha hayatın keyfini çıkarma yoluna girdim. 50 yaşından sonra nereye gideceğinin önemi yok. Öğrendiğim bir şey var: Yolculuğun keyfi asıl önemli olandır. 

Japonların bir felsefesi var, her sabah bir amaç belirle ve o amaçla yaşa. Ben de her sabah kalktığımda kendime bir iş üretiyorum. Bahçede bir şey yapmak, evin bir eksiğini tamamlamak… O gün kendime bir amaç ediniyorum. Bu beni motive ediyor ve mutlu oluyorum. Eskişehir’e gelmek bir haftadır benim için bir amaçtı ve çok seviçliydim. Çünkü ben Eskişehirliyim. 1995’ten beri İstanbul'dayım. Ama hâlâ birisi bana sorduğunda Eskişehirliyim diyorum. Bu benim kimliğim.”