Hacı Bektaş-ı Veli Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanı Seydi Battal Sülük şu ifadeleri kullandı:

“Sünni-Alevi Türk halkı Suriye'deki zulüm karşısında kimin yanında yer almalıdır?

Şu an iktidara gelen Suriye'deki selefi cihatçı, HTŞ, IŞİD, El Kaide... Zebanileri, canavarları; Ehlibeyt İslam’ının ve insanlık düşmanı yapılar olup, Emevi Ebu Süfyan, Muaviye ve Yezid’in yolundan, soyundan giden süfyanî yapılardır.

İslam’ın ilk dönemlerinde Peygamberimize karşı yapılan bütün savaşları bunlar yapmışlardır. Peygamberimizi şehit etmek için uğraşmışlar ve Peygamberden sonra da Peygamberimizin torunlarını (Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin) ve soyundan olan imamları şehit etmişler ve 80 yıl boyunca camilerden Peygamber ailesine, torunlarına, Hz. Ali’ye ve Peygamberin Ehlibeyt’ine hakaret etmişlerdir.

Böylece Bedir, Uhud ve Sıffin savaşlarındaki yenilgilerinin ve ölen akrabalarının intikamını almışlardır.

Tabii bu savaşların tümünde, Peygamberimiz ve Allah’ın Aslanı Hazreti Ali vardı.

Bu yüzden Peygamberi de, Hz. Ali’yi de ve Peygamberin Ehlibeyti olan ailesini, onun soyundan gelenleri ve onların yolundan gidenleri de sevmezler.

Bu tarihi gerçeklerden sonra geldiğimiz bu çağ, 21. yüzyıldayız...

2011’den itibaren Uygur, Özbek, Çeçen, Mısır, Türkiye, Fas, Tunus, Cezayir... ve dünyanın birçok ülkesinden Suriye’ye ve Irak’a getirilen bu hasta ruhlu, katliamcı, uyuşturucu kullandıktan sonra kafa kesen selefi cihatçı gruplar, hâlâ "Hz. Ali’yi sevenlerin hepsini öldüreceğiz" diyecek kadar hasta ruhlu, cahil sapıklardır.

Hâlbuki Hz. Ali, Allah’ın Aslanı, Peygamberimizin amcaoğlu ve damadıdır. Peygamberimiz Hz. Muhammed, “Ben ilmin şehriyim, Ali de onun kapısıdır. O şehre gelmek isteyenler o kapıdan girecekler” demiştir.

Hz. Ali, İslam ilim dünyasının (Alevîlerin ve Sünnîlerin) Hz. Muhammed’den sonraki Pîr’idir.

Bu sapık selefi gruplar, bu açıklamalarıyla Muhammedî İslam’a ve onun soyuna, ailesine (Ehlibeyt’e) düşmanlıklarını açıkça ilan ediyorlar.

Bu nedenle de silahsız, savunmasız, sivil binlerce Alevi Müslüman insanı (ihtiyarları, çocukları, kadınları, gençleri) katlediyorlar.

Bu vahşi yaratıklar şu an Suriye’nin Lazkiye, Tartus, Humus... ve kırsaldaki birçok köyünde korkunç bir şekilde:

Kadınlara tecavüz ediyor, cariye olarak kullanıp köle olarak satıyor,
Genç kızları ve evli kadınları kaçırarak kocalarını öldürüyorlar.
21. yüzyılda, bütün insanlığın gözü önünde, Müslümanlık adına yapılan bu canavarlığı maalesef başta Birleşmiş Milletler, dünya kamuoyu ve emperyalist güçler, İslam dünyası ve Avrupa şu anda seyrediyor. Kamuoyunu yanıltıcı bir şekilde "Esad’ın artıkları" diyerek, orada masum, savunmasız, silahsız, sivil insanların katliamına adeta yol veriyorlar.

Ülkemizi yöneten Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve TBMM milletvekillerinin, ülkemizde yaşayan 25 milyon Türk, Kürt, Arap, Arnavut, Boşnak, Azeri Alevî’nin Suriye’deki mazlum akrabalarının yanında olmalarını temenni ediyoruz. Gerekli görüşmelerin yapılması ve bu zulmün bir an önce durdurulması konusunda hükümet yetkililerimizi göreve davet ediyoruz.

Mezhepçi bu selefi teröristler, insan öldürmekten başka hiçbir tecrübeleri ve marifetleri yoktur.

Bu katiller asla bir devlet yönetemezler. Bakalım Birleşmiş Milletler ne zaman bu zalim canavarlara "Dur!" diyebilecek?