ESKİŞEHİR HABER

Eskişehir’de öğrenciler açıklama yaptı; “Yargı sopasıyla bizleri susturabileceğini sanıyorlar”

Anadolu Üniversitesi öğrencileri, baskılara ve atanmış yönetime karşı Eskişehir’de bir araya geldi. “Öğrenci temsilciliği tanınmalı” dediler.

Abone Ol

Anadolu Üniversitesi öğrencileri adına konuşan Ayberk Satıoğlu şu ifadeleri kullandı;

“Bugün, üniversitelerde, memlekette tarihi bir döneme tanıklık ediyoruz.  Her yeni güne yeni bir saldırı, operasyon haberleriyle uyanıyoruz. Bizler bu karanlık, gerici, sömürü düzenini reddediyoruz, kabul etmiyoruz. 

Ülkemizin dört bir yanında bugün öğrenciler haksızlığa, hukuksuzluğa, faşizan uygulamalara, baskılara, gözaltı furyalarına, tehditlere karşı bir arada, yan yana, omuz omuza. 

Sadece İmamoğlu’nun tutuklanmasına duyulan tepki değil, bu tutuklama hamlesi aynı zamanda üniversite öğrencilerinin taleplerini ve özlemlerini de açığa çıkartmıştır.

Tek adam yönetimi üniversitelere dönük baskı ve saldırı politikalarını, YÖK aracılığıyla üniversitelerin canlı ve cansız tüm olanak ve imkânlarının ‘‘üniversite-sanayii işbirliği’’ adı altında sermayeye peşkeş çekilmesiyle, her türden hak arama mücadelesinin, özgür ve bilimsel düşüncenin önüne geçmek üzere hazırlanmış antidemokratik yönetmeliklerle, öğrencilere ayrılan bütçenin kısılarak temel ihtiyaçlara gelen zam yağmurlarıyla, piyasacı eğitim anlayışıyla pıtrak gibi çoğalan vakıf üniversiteleriyle hayata geçirmektedir.

Üniversite rektörlerini belirlerken ise göstermelik bile olsa YÖK’e ihtiyaç duymamakta, kendi eliyle yaptığı atamalar yoluyla üniversitelerin başına, iktidar sermaye iş birliğiyle organize edilen üniversite anlayışına hizmet edecek atanmış kuklalar yerleştirmektedir. Tüm bunlar üniversite gençliğinin barınma, yemek, ulaşım gibi sorunlarını katmerlendirmiş; üniversiteleri bilim, kültür, sanat alanında daha da çoraklaştırmıştır. 

AKP-Erdoğan iktidarı bugün faşist bir Türkiye inşasına devam ederken baskıcı ve hukuk tanımayan politikalarıyla faşizan duvarlarını tam karşımıza örmekte ve işçi-emekçilerden kadınlara, çocuklara, öğrencilere dayatılan gerici politikalar, yasaklar, baskılar günden güne arttırırken birleşmek daha elzem hale gelmektedir. Öğrenciler olarak iktidarın bu saldırılarının yalnızca İmamoğlu’na yönelik olmadığını, doğrudan doğruya işçi ve öğrenci kitlelerinin demokratik haklarına bir saldırı olduğunu biliyoruz. En temel demokratik haklarımızın gasp edilmeye çalışıldığı bu koşullar altında yapılacak şey kapitalist sistemin temsilcisi tek adam yönetiminin saldırılarına karşı kitle seferberliğini yükseltmek, hak ve özgürlüklerimizin savunmak için birleşik bir mücadele hattı kurmaktır. 

Bugün Anadolu Üniversitesi’nde de pek çok üniversitede olduğu gibi 4 fakülte ÖTK kararını ilan etmiş ve bölümlerde kendi sorunlarımız temelinde kararlar alabileceğimiz öğrenci temsilciliklerinin kurulması, üniversitede ÖTK’nın örgütlenmesi ve resmi olarak tanınması birçok fakülte açısından öğrencilerin hedefi olarak belirlenmiştir. Şimdiye dek bir araya gelmiş binlerce öğrencinin birliğinin kalıcılaşması açısından en küçük bir araya gelme alanı sınıflardan başlayarak tartışmaların ilerletilmesi, her öğrenciyi içine dahil edebilecek kalıcı mekanizmaların kurulması hedefi, tek adam yönetiminin emrindeki üniversite yönetimlerinin karşısına, öğrencilerin taleplerini daha güçlü çıkarmayı sağlayacaktır. 

Şu an elimizde birliğimizi sağlamlaştıran, haftalık boykotları örgütlememizi sağlayan, binlerce genç olarak meydanlara gitmemizin önünü açan ne varsa mücadelemizle kazandık, bir bir inşa ettik. Bizleri bir araya getiren ‘hükümet istifa’ talebinin gerçekleşebilmesi, bundan sonra örgütlülüğümüzü büyütmemize, kurtuluşu mücadele görmekte işçi ve emekçilerle birleşmemize bağlı. Bu açıdan mart ayı boyunca yaşadıklarımız, üniversite boykotu, eylemlerimiz; her birinden ders çıkardığımız ve iktidarı yıkacak gücü toplamak üzere hanemize yazdıklarımız olacaktır. Aynı bir halat çekme yarışması gibi, tüm devlet aygıtlarını kullanarak halatı bir ucundan çekiştiren sermayedarlar ve temsilcileri tek adam yönetimi karşısında örgütlü, birlikte hareket eden bir güç bulmadıkları koşulda bu savaşımı kazanabilirler.

Mücadelenin önüne geçen ‘Makul ol, bekle, zamanla düzelir’ gibi alışılagelmiş toplumsal öğütler şimdi üniversite gençliği olarak açıktan karşısına alıyor ve taleplerimizi Eskişehir’den bir kez daha haykırıyoruz!

Gözaltılar derhal serbest bırakılsın, keyfi ve hukuksuz gözaltı kararları son bulsun.
Seçme ve seçilme hakkını gasp etmeye çalışan tüm antidemokratik politikalardan dönülsün.
Bilimsel, özerk, demokratik üniversite istiyoruz.
Üniversitelerimizde atanmış rektörler istemiyoruz! Tüm kayyum atamaları derhal iptal edilsin!

Üniversitelerde söz, yetki ve karar üniversite bileşenlerine bırakılsın. Öğrenci kol ve kulüplerinin serbestçe faaliyet sürdürsün, öğrenci temsilcilikleri yani ÖTK’lar aracılığıyla üniversite kararlarında öğrenci denetimi uygulansın.
Tek adam iktidarı baskılarla, gözaltılarla ve yargı sopasıyla bizleri susturabileceğini sanıyor ama yanılıyor.

Faşist bir düzenin inşası üzerine atılan adımlar karşısında tüm Eskişehir gençliğini, bu iktidara karşı ses yükseltmeye, mücadele etmeye çağırıyoruz.

Halkın iradesine yönelik saldırılara geçit vermeyeceğiz. Üniversitelerden yükselttiğimiz sesi memleketin bütününe yayacak, halkın mücadelesini örgütlenmesiyle saray düzenine son vereceğiz!”