Birleşik Metal-İş Sendikası Kadın Komisyonu adına açıklamayı Ayla Pehlivan ve Duygu Yeşil isimleri seslendirdi...
Yapılan basın açıklamasına şu ifadeler yer alıyor;
"Şiddet ve tacize karşı örgütlen, mücadeleyi yükselt! Her güne kadın cinayetleriyle uyanıyoruz. Metal işçisi kadınlar olarak, bugün burada bir kez daha “Artık yeter! Kadın cinayetlerini, şiddet ve tacizi durdurun!” demek, öfkemizi ve isyanımızı haykırmak için toplandık. Kadın cinayetleri bir katliama dönüştü! Bu katliamlar, kadınlardan çocuklara, hatta bebeklere kadar uzandı. Failler çok uzakta değil; kadınların en yakınlarındaki erkekler, yani eşleri, babaları, sevgilileri, oğulları, iş arkadaşları ve tanıdıkları arasında yer alıyor. Kadına yönelik erkek şiddeti, cinsel taciz ve kadın cinayetlerinin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ataerkil sömürü düzeni, gelenekler ve kültürel normlar bulunuyor.
Biz kadınlar, “Şiddeti, tacizi, kadın cinayetlerini durdurun, eşitlikçi politikaları hayata geçirin!” dedikçe, yasa yapıcılar ve uygulayıcılar feryatlarımızı görmezden gelmeye devam ediyor. Onlar izledikçe kadına yönelik erkek şiddeti, taciz ve kadın cinayetleri artıyor. Kadınlar, yaşamın her alanında var olmak, özgür ve eşit olmak istedikleri için şiddete maruz bırakılıyor. Erkek egemen düzen, şiddet ve taciz yoluyla kadınların bedenleri ve yaşamları üzerinde tahakküm kurmak istiyor. Ataerkil iktidar ilişkilerinden güç alan erkek şiddeti, AKP’nin dili, söylemi ve politikalarından besleniyor. 20 yılı aşkın süredir laiklikten ve bilimsel eğitimden uzaklaşılması, tarikat ve cemaatlerin güçlendirilmesi, kadınların ve çocukların yaşamlarını karanlığa sürüklüyor. Tek adam iradesiyle İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, 6284 sayılı Kanun’un uygulanmaması, cinsiyetçi “iyi hâl” indirimleri şiddet faillerini cesaretlendiriyor.
Bu şiddet ve taciz ikliminden yalnızca insanlar değil, doğa ve hayvanlar da etkileniyor. Kadınlar, evde olduğu kadar hastanelerde, okullarda, adliyelerde ve fabrikalarda da erkek şiddeti ve tacizin hedefi oluyor. Çalışma yaşamında kadınların %90’ı şiddet ve taciz çeşitlerinden en az birine maruz kalıyor. Bugün 45 ülke, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 190 Sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’ni onayladı. Ancak Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiği gibi bu sözleşmeyi de görmezden geliyor. Biz kadınlar öldürülmekten, şiddet ve taciz tehdidi altında yaşamaktan, kaygı içinde sokakta yürümekten, çocuklarımızın geleceği için endişelenmekten usandık. Ataerkil sermaye düzeninin krizleriyle bizi yoksulluğun en derinine itmesinden bıktık.
Biz metal işçisi kadınlar, şiddete, cinsel tacize, kadın cinayetlerine ve erkek egemen düzene karşı öfkeliyiz ve örgütlü mücadelenin gücüne inanıyoruz.
Taleplerimiz; Çalışma yaşamında şiddet ve tacizi önlemek için ILO’nun 190 Sayılı Sözleşmesi onaylanmalı. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanun etkin şekilde uygulanmalı. İşyerlerinde şiddet ve tacize karşı “sıfır tolerans” politikası hayata geçirilmeli. Kadına yönelik her türlü ayrımcılık sonlandırılmalı. Şiddet mağduru kadınların istihdama katılımı için destek mekanizmaları oluşturulmalı. Ücretsiz kreş ve yaşlı bakım evleri yaygınlaştırılmalı. Sokakların aydınlatılması sağlanmalı. Kadın sığınma evleri artırılmalı. Kadın cinayetlerinde cinsiyetçi iyi hâl ve tahrik indirimleri son bulmalı. Medyada şiddeti ve tacizi meşrulaştıran dil terk edilmeli. Kadınların güçlenmesi için devlet bütçe ayırmalı.
Güvenli, eşit ve özgür bir yaşam istiyorsanız, örgütlenin! Sesimize ses olun, dayanışmayı yükseltin. Biz metal işçisi kadınlar, sendikal örgütlülüğümüzle dayanışma içinde şiddet ve tacize karşı mücadeleyi yükseltiyoruz. Narin’e, Şirin’e, Rojin’e, Sıla bebeğe, Fahriye’ye, Elif’e… Şiddet ve tacize maruz kalan tüm kadınlara sözümüz var: Erkek şiddetini durduracağız! Yaşasın kadın dayanışması! Yaşasın örgütlü mücadelemiz!