TMMOB Makina Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi İş Sağlığı ve Güvenliği Komisyonu bir basın toplantısı düzenledi.
TMMOB Makine Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Nezihe Hanecioğlu şu ifadeleri seslendirdi;
“Türkiye’nin önemli kayak merkezlerinden Bolu Kartalkaya’da bulunan, bir otelde dün gece saat 03.30 sıralarında çıkan yangında 76 kişi yaşamını yitirmiş, 51 kişi ise yaralanmıştır. Yaşamını yitiren tüm vatandaşlarımızın yakınlarına baş sağlığı diliyor, yaralılara ise acil şifalar diliyoruz.
Yangın da tıpkı, deprem, sel gibi ne zaman ve nerede başlayacağı belli olmayan bir felakettir. Yapılması gereken ise bilim ve teknolojinin gereklerini yerine getiren önlemlerin alınmasıdır. Mühendislik çözümleriyle yangının büyümesinin önlenmesi ve erken uyarı sistemleriyle binanın uygun şekilde boşaltılması gerekirken 2025 yılına geldiğimiz şu günlerde ölümlerin bu kadar çok olması hepimizi derinden yaralamıştır.
Kullanım amaçları ve şartları, genel risk içerikleri, yangın sırasında çalışanların ve konukların yapacakları işler ve yaşam güvenliği önlemleri göz önüne alındığında, oteller, diğer sınıf bina ve yapılardan ayrılır. Yangın güvenliği teknikleri ise, denetlenemez bir yangının başlamasını önlemek ve başladıktan sonra gelişimini ve etkilerini azaltmak için alınacak yöntemleri de kapsar. Binalarda yangının oluşması tamamen önlenemez ancak can güvenliğinin korunması için gerekli önlemlerin alınmasıyla, olası kayıplar en aza indirilebilir.
Mutfak kısmından başladığı söylenilen yangının her ne kadar çıkış nedeni yapılacak incelemeler neticesinde açığa çıkacak olsa da, başlangıç nedeninden bağımsız, kayıp sayılarından bile yangının gerçekleştiği tesiste yangın güvenlik önlemlerinin yeterince alınmadığı bariz bir şekilde görülmektedir. Mutfakta bulunması gereken sprinkler sistemi yada otomatik yangın söndürme sistemleri bulunsaydı, yangın hiç kimsenin burnu kanamadan söndürülebilirdi. Tüm yangın eğitimlerinde anlatıldığı gibi yangın başladıktan sonra 2 dakika içinde yangına müdahale edilmesi çok önemlidir. Yangın yayıldıktan ve sıcaklık arttıktan sonra bireysel müdahaleler zorlaşmaktadır.
Kartalkaya Kayak Merkezi’nde bulunan ve 110 kadar çalışanla birlikte 237 kişinin konakladığı Grand Kartal Hotel’in otel kapasitesi; 161 oda ve 350 yataklı, 26 yaşında olduğu bilinmektedir.
Binaların Yangından korunması hakkında yönetmeliğe göre otel “mevcut bina” sınıfındadır ve yönetmeliğin 10. Kısım hükümlerine tabidir (138. Madde ile 167. Maddeler arası). Mevcut binalarda Yağmurlama sistemi zorunluluğu ile ilgili 165. Maddesinin (ç) bendinde; “ç) İkiden fazla katlı bir bina içerisindeki yatak sayısı 200’ü geçen otellerde, pansiyonlarda, misafirhanelerde,” denilmektedir. Yani Söz Konusu 350 Yataklı mevcut bina sınıfındaki otelde yangın çıktığında yayılımı engelleyen ve söndüren otomatik Yağmurlama (Sprinkler) sistemi zorunluluğu bulunmaktadır. Otelin internet sitesindeki fotoğraflarda 2008 yılında yapılması gereken otomatik yağmurlama sisteminin yapılmadığı görülmektedir. Bu sistemin yapılmaması nedeniyle yangın hızlıca yayılmış ve can kayıpları yaşanmıştır. Ayrıca mevcut yönetmeliğin 10. Kısmında belirtilen dolap sistemi, algılama ve uyarı sistemleri, kaçış yolları ve özelliklerine uyulup uyulmadığı bilinmemektedir. Ama yangından kurtulan yurttaşlarımızın beyanları dikkate alındığında algılama ve uyarı sistemlerinin çalışmadığı, kaçış yollarının tespit edilemediği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere yangın ve yangın söndürme sistemlerinin projelendirilmesi alanında uzman mühendisler hizmet vermektedir. Makina Mühendisleri odası ve tüm Mimar Mühemdis Odaları olarak , uzman mühendisler tarafından çizilmesi gereken projelerin yönetmeliğe uygun olup olmadığının; uygulamanın da projeye göre yapılıp yapılmadığının disiplinli bir şekilde denetlenmesi gerektiğini yıllardır yüksek sesle söylüyoruz.
Yapılmış olan sistemlerinse periyodik olarak kamusal düzlemde denetlenmesi gerekliliğini ifade ediyoruz. Gel görelim ki, bugün yaşadığımız bu acı tablo gösteriyor ki, Odalarımızın denetleme yetkisini bertaraf edenler, kulağını bilimin ve tekniğin gerçeklerine kapatıp, sermayenin ihtiyaçlarına cevap vermekten başka bir şey yapmamıştır.
2013 yılında yayınlanan “İş Ekipmanlarının Kontrolünde Sağlık Güvenlik Şartları Yönetmeliği” yangın tesisatlarının, algılama sistemlerinin ve yangın tüplerinin periyodik kontrollerinin yılda 1 kez yapılmasını zorunlu kılmaktadır. İlgili tesisler bu yönetmelik kapsamındadır. Ayrıca Elektrik tesisatları ve havalandırma tesisatları da aynı kapsamda yasal olarak yılda enaz 1 kez kontrole tabii tutulmak zorundadır.
Ayrıca işyerlerinde 2012 yılında yayınlanan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği kanununa göre İşçi Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatına göre acil durum ekiplerinin oluşturulması, gerekli eğitimlerin verilmesi ve enaz yılda 1 kez tatbikatların yapılması zorunluluğu bulunmaktadır. Bu tatbikatlar gerektiği gibi yapılmış olsa eksikler tespit edilip, gerçek yangın çıkmadan çok önce tamamlanmış olması gerekirdi. Buradan anladığımız İş Sağlığı ve Güvenliği mevzuatına da gerektiği gibi uyulmadığından söz edebiliriz.
Mevzuatın uygulanması ancak gerekli denetimlerle sağlanabileceğinden ülkemizdeki denetim eksiği bir kez daha gün yüzüne çıkmıştır. Kamusal güvenliği önceliklendiren Odalarımız yıllardır bu konuda verdiği hizmetler, düzenlediği etkinlikler ile can ve mal güvenliğini korumaya çalışmaktadır.
Ayrıca, bu ekipmanların kontrollerinden işletmelerde teknik müdürlükler sorumludur. İşletmelerde teknik müdür olarak çalışan personellerin ilgili meslek odasına kayıtlı olması, yürüttükleri işler ile gerekli yetki belgelerini almış olmaları sağlanmalı ve bu belgeler denetlenmelidir. Diğer taraftan işletmedeki bakım personellerinin yetkin olması gerekmekle birlikte, işletmedeki tüm teknik personelinde yetkinliği sağlanmalıdır.
Mutfak tesisatı içerisinde yer alan davlumbaz filtrelerinin kontrolü ve temizliği, bacaların kontrolü ve temizliği, yangın oluşumu açısından önleyici yaklaşımlardır. Dolayısıyla can ve mal kaybının engellenmesi açısından bu kontrollerin yapılıyor ve denetleniyor olması son derece önemlidir. Bu konuda da Odalarımız göreve hazırdır.
Hayatını kaybeden yurttaşlarımızın yakınlarına tekrar başsağlığı, yaralanan yurttaşlarımıza acil şifalar diliyoruz. İlgili kurumlara, çağrımızı yineliyoruz, ancak yasal düzenlemeler ve kamusal denetim ile bu felaketler önlenebilir. Görevlerini yapmayan, birbirinden haberi olmayan, meslek odalarının raporlarını, bilim insanlarının söylediklerini kulak arkası eden bir siyasi anlayışla yönetilen kurumlar olduğu sürece insanlarımız hayatlarını kaybetmeye devam edecektir.”