ESKİŞEHİR HABER

Eskişehir'de 29 Ekim Kadınları Derneği'nden anlamlı etkinlik

29 Ekim Kadınları Derneği Eskişehir Şubesi tarafından Hamamyolu’ndaki dernek binası önünde gerçekleştirilen etkinlikte katılımcılara marteniçka bileklikleri armağan edildi.

Abone Ol

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında düzenlenen etkinliğe Eskişehir’de yoğun ilgi gösterildi. 29 Ekim Kadınları Derneği Eskişehir Şubesi tarafından Hamamyolu’ndaki dernek binası önünde gerçekleştirilen etkinlikte katılımcılara marteniçka bileklikleri armağan edilerek kadın dayanışması mesajı verildi. Kadın hakları savunucuları ve vatandaşların bir araya geldiği buluşmada yapılan konuşmalarda birlik ve eşitlik vurgusu öne çıktı.

29 Ekim Kadınları Derneği Eskişehir Şube Başkanı Sibel Erenoğlu şu ifadeleri kullandı;

“Yeni bir Dünya Kadınlar Günü’ne, dün olduğu gibi bugün de emeğimizin her alanda değerlenmesi ve eşit işe eşit ücret istemi ile giriyoruz. 8 Mart 1957’de 129 dokuma işçisi kadının yaşamları ile inşa ettiği bugünün anıları, yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. Dünya kadın mücadelesinin yükseldiği o günden bu yana ülkemiz kadınları da kadın hakları mücadelesinin yükseldiği o günden bu yana ülkemiz kadınları da kadın hakları mücadelesini ülkemize taşımaktan geri durmadılar. Kurtuluş Savaşımızda verdikleri görkemli katkıyı, Cumhuriyetin ilanından sonra, kadının insan haklarına yönelik istemlerini aralıksız dile getirerek sürdürdüler.  Eşitlikçi bir toplum yaratılması için seslerinin hep yükselttiler. Toplumumuzun laik ve özgür olmasının ilk adımları olan Cumhuriyet devrimlerinin yerleşmesi için çabaladılar.

1980 sonrası dünyada ve ülkemizde yükselen kadın mücadelesinin etkisiyle yeni kazanımlarımız artarak sürdü. 2002’de Medeni Yasa, 2005’de Türk Ceza Yasası’nda yapılan değişiklerle kadınlar, önemli ölçüde eşit haklar elde ettiler. CEDAW gibi uluslararası sözleşmelerle hayatın birçok alanında daha eşit fırsatlara sahip oldu. Ancak mücadele ederek kazanılan bu haklar bugün ciddi bir tehdit altında. 22 yıldan bu yana hüküm süren mevcut iktidar, Siyasal İslamcı anlayışını topluma hâkim kılmaya devam ediyor. Uygulanan gerici politikalar pek çok kazanımı fiilen yok ediyor. Örneğin kürtaj hakkı, yasalarda yer almasına karşın, hukuka aykırı uygulamalarla ihlal ediliyor.

“Aile yılı” ilanıyla, kadınlar yeniden ev kölesi haline getirilmeye çalışılıyor. Kadın evdeki bakım işlerine mahkûm ediliyor. Onun, insan ve yurttaş olarak sahip olduğu haklar yok sayılıyor. Ülkemizde artık gün içinde sayısını dahi belirleyemediğimiz kadın cinayetleri ve kadına yönelik diğer şiddet uygulamaları aralıksız sürüyor. Kadının şiddetten korunmasına ilişkin yasaların uygulanması konusunda yönetim ciddi zaaf gösteriyor. Şiddetin tırmanışında kadınlar için bir Yaşam güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmiş olmak ciddi bir rol oynuyor.

İktidar çevreleri, evlilik yaşını düşürmekten söz ediyor. Oysa 2023 TÜİK verilerine göre 15-17 yaş gurubunda 6505 çocuk, 15 yaş altında 130 çocuk, çocuk doğurdu. Resmi rakamlar bile durumun korkunçluğunu gizleyemiyor.
Kadınlar her geçen gün çalışma yaşamından koparılıyor. Esnek ve güvencesiz çalışma kadınlara güzel vaatlerle sunulmaya çalışılıyor. Oysa bu yasa ile kadınlar ev ve bakım hizmetlerine mahkûm edilmiş bulunuyor. Emeklilik hakkı da olanaksızlaştırılıyor. Bunların yanı sıra nafaka hakkı kısıtlanmaya ve kadınlar boşanmaktan vazgeçirilerek şiddetin hüküm sürdüğü evlerine dönmeye zorlanmak isteniyor. Biz biliyoruz ki kadınlar en çok şiddeti ve öldürümü evlerinde en yakınlarından görüyor.

Karar mekanizmalarındaki eşitlik taleplerimiz de hedeflerimizin çok uzağında bulunuyor. Kadınlar, karar mekanizmalarında eşit değiller. Eşit temsil, sadece sözde kalıyor.

Eğitim, yeni düzenlemelerle bilimsellikten uzaklaştırılıyor. Laik olması gereken eğitim sistemi, tümü ile islami bir eğitime dönüştürülmeye çalışılıyor. 4+4+4 sistemiyle sayısı yüz binlere varan kız çocuğunun eğitimden koparıldığını biliyoruz. Şimdi de 12 yıllık zorunlu eğitimi, zorunlu olmaktan çıkarılarak Medeni Kanun ve Anayasa’da özellikle kadınlara eşit haklar veren düzenlemelerin de hedefte olduğunu biliyoruz. Ne yazık ki demokrasi, laiklik, insan hakları, eşitlik hukuk gibi kavramlar artık hiçe sayılıyor.

Bütün bunlar, bize mücadele edeceğimiz alanların azalmadığını aksine daha kararlı ve büyük bir mücadele alanının önümüzde durduğunu gösteriyor. İşte 8 Martlar bunun için çok önemli günler. Daha çok kadınla alanlarda yan yana gelerek haklarımızdan, yaşamlarımızdan asla vazgeçmeyeceğimizi haykırmamız ve mücadeleyi büyütmemiz gerekiyor. Özellikle bugünlerde dünyada ve ülkemizde giderek gericileşen bir rüzgârın varlığının hepimiz farkındayız. Bu rüzgâra karşı sımsıkı durmamız gerekiyor. Otoriteleşen bir dünyada en çok kadınlar ezilir. Kadınlar bugün hem yurttaş olarak kendi hakları hem de çocuklarının hakları için direnme kararlılığındalar. Bu nedenle bugün en çok onların sesi sokaklarda yankılanıyor. Bu sesi büyütmek için tüm kadınları birlikte mücadeleye davet ediyoruz. Birliği güçlendirmek haklarımıza daha sıkı sarılmanın ve yeni kazanımlar da elde etmenin en etkin yolu kadınlar olarak bu deyime hepimiz sahibiz. 8 Mart’ı geleceğe eşitlikçi laik adil ve yaşamın her alanında demokrasinin hâkim olduğu bir dünya bırakabilme kararlılığımız pekiştirdiğimiz gün olarak kutluyoruz. Günümüz kutlu, yolumuz açık olsun.
Yaşasın kadın dayanışması!!!  Yaşasın kadın birlikteliği.”