Saadet Partisi Eskişehir İl Başkanı Fesih Bingöl şu ifadeleri kullandı;

“Maalesef Türkiye’de öteden beri ifade ettiğimiz önemli bir gerçek var: Türkiye’de mutlaka Doğal Afetler ve Deprem Bakanlığı kurulmalıdır. Ayrıca bir Deprem Konseyi oluşturulmalıdır. Maalesef şu anda Türkiye’deki profesörler bu konuda farklı görüşler dile getiriyor. Bu da Türk toplumunun hem moralini bozuyor hem de geleceğe yönelik panik yaratıyor. Bu durum ortadan kaldırılmalıdır. Profesörler bir araya gelip Türkiye’nin deprem riskini ve olabilecek deprem şiddetini tespit etmeli, buna yönelik bir fikir birliği sağlamalıdır. Türkiye’de bir deprem kültürü oluşturulması için bakanlık düzeyinde bir çalışmanın başlatılması daha yerinde olurdu. Bu daha önemlidir.

Biz daha önce de ifade ettik: Eskişehir’de 6 - 6 buçuktan daha büyüklükte depremler olmaz. Çok net söylüyorum. Buna yönelik daha önce İnşaat Mühendisleri Odası ile birlikte çalışmalar yaptık. Biz de bu konuda katkı sunduk. Şu anda Eskişehir’de bizim tespit ettiğimiz kadarıyla yaklaşık 5 bin konut ciddi risk altında. Bu da yaklaşık 15 bin kişiyi etkileyebilecek bir tabloyu ortaya koyuyor.

Bundan daha da önemlisi, başka bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. "26 yıldır Eskişehir’de kentsel dönüşüm yapılmıyor" gibi ifadeler kullanılıyor. Ancak 2013 yılında Eskişehir’in Gündoğdu Mahallesi ve Sanayi Çarşısı da dâhil olmak üzere 8 mahallesi riskli alan ilan edildi. O dönem AK Parti’nin Odunpazarı Belediye Başkanı görevdeydi. Peki neden bu dönüşüm gerçekleştirilmedi? Bunu da sormak gerekir.
Artık bu konu sadece belediyeleri ya da hükümeti değil, toplumu ilgilendiren bir meseledir. Toplumsal bilinç oluşmalıdır. Deprem öncesi, anı ve sonrası için alınması gereken önlemler vardır. Ancak şu an Türkiye’nin depreme hazır olmadığını, İstanbul’un da hazırlıksız olduğunu hepimiz biliyoruz. Eskişehir özelinde konuşacaksak, riskli bölgelerin nereler olduğu net şekilde bilinmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu konuda harekete geçmelidir.

Bu noktada suçlayıcı bir dil kullanmak doğru değil. Ayrıca abartılı rakamlar vermek de yanıltıcı olabilir. Örneğin, dün İstanbul’da 6.2 büyüklüğünde bir deprem oldu. Ancak bu depremin süresi kısa, yaklaşık 13 saniyeydi. Eğer bu salınım daha uzun sürseydi, sonuçlar çok daha ağır olabilirdi. Biz Eskişehir’de yaşıyoruz. Daha önce de ifade ettiğim gibi, depremin ne zaman olacağını ve ne etkiler doğuracağını bilemeyiz. Ancak alınacak önlemlerle riskleri azaltmak mümkündür.

Eskişehir’de ada bazında emsal ve kat artışıyla birlikte, hem konut ihtiyacı karşılanabilir hem de depreme dayanıklı binalar üretilebilir. Bu mümkündür. Ancak şehir plancılarının bazı çekinceleri var. Nüfus yoğunluğu artar endişesiyle kat artışına sıcak bakmıyorlar. Ben bunun doğru olmadığını düşünüyorum. Altyapıyı güçlendirebilirsiniz. Bu bir süreçtir ve başlatılmalıdır. İstanbul’daki depremi ve etkilediği diğer illeri de takip ediyorum. Beklenen İstanbul depremi midir, değil midir tartışılır. Ancak bina-zemin ilişkisi doğru kurulmalıdır. Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği uygulanmalıdır. İyi bir denetim yapılmalıdır. Kaliteli malzeme kullanılmalıdır.

Çok net söylüyorum. Cadde kenarlarında 7-8 katlı binalar var, hemen arkasında 3-4 katlı yapılar oluyor. Bu sadece zeminle açıklanamaz. Rezonans dediğimiz bir olay var. Bazı yerlerde 8 kat yaparsanız bina yıkılmaz, ama bazen aynı yerde 4 kat yapmanız gerekir.
Bu nedenle yer hareketlerinin bilimsel olarak incelenmesi, bu alanda yatırım yapılması gerekir. Üniversiteler bu konuda çalışmalıdır. Mesela bir profesör, Şener Üşümezsoy, "Bu beklenen İstanbul depremidir" diyor. Diğer taraftan Naci Görür, "Hayır, değil" diyor. Benim gönlüm Şener Üşümezsoy’un söylediğine yakın olsa da, Naci Görür’ün uyarılarını da görmezden gelemeyiz. Çünkü yüzde 1’lik bir ihtimal bile çok büyük sonuçlar doğurabilir.

İstanbul’da bulunan kızım ve akrabalarıma telefonla ulaşamadım. Tüm altyapı çökmüştü. Bu kabul edilemez. Operatörlerin mutlaka bu konuda altyapı çalışmalarını güçlendirmesi gerekiyor. İnsanların yakınlarına ulaşabilmesi sağlanmalıdır. Hükümetin bu konuyu gündemine alması gerektiğini düşünüyorum.”