Eskişehir-Bilecik Tabip Odası Yönetim Kurulu adına konuşan Başkan Dr. Nazan Aksaray şu ifadeleri kullandı;
“Bugün 17 Nisan 2025, bundan 13 yıl önce genç meslektaşımız Dr. Ersin Arslan’ı sağlıkta şiddet nedeniyle kaybettik. Dr. Ersin Arslan’ın ölüm yıldönümleri Türk Tabipleri Birliği tarafından “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü” olarak ilan edilmiştir.
Bugün, sağlıkta şiddet nedeniyle kaybettiğimiz meslektaşlarımızı ve sağlık çalışanlarını anma günüdür, aynı zamanda sağlık çalışanlarına karşı giderek artan şiddete dikkat çekilmesi, şiddetin toplumsal olarak reddedilmesi, gerekli ve etkili yasal düzenlemelerin yapılması için çağrı günüdür.
2023 yılında Türk Tabipleri Birliği’nin yaptığı ve 2289 hekimin katıldığı anket çalışmasında, her 10 hekimden yaklaşık 9’unun, çalışma hayatı boyunca hasta veya hasta yakını tarafından en az bir defa şiddet gördüğü; şiddet görenlerin yaklaşık üçte ikisinin yetkili mercilere bildirimde bulunmadığı ifade edilmiştir.
Türk Tabipleri Birliği’nin talebine rağmen edinemediği, bu nedenle açtığı dava sonucunda elde edilen Sağlık Bakanlığı Beyaz Kod verilerine göre; Ocak 2016’dan Temmuz 2023’e kadar 25 bin 315 adet fiziksel şiddet bildirimi yapılmıştır. Ancak bu tarihten sonraki veriler yine elde edilemediği için halen mahkeme kararı beklenmektedir.
Özü itibariyle kişisel ve toplumsal iyiliği hedef alan, bu amaç üzerine kurulu bir mesleğin mensupları olan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının gittikçe artan düzeyde ve maalesef ölümcül de olan şiddete maruz kalması kabul edilemez.
Sağlıkta yaşadığımız bu şiddet sarmalının evlerden, sokaklardan ve hepsinden önemlisi bunu önlemek ve gerekli tedbirleri almakla yükümlü en yetkili organların söylemlerinden bağımsız olduğu düşünülemez. Şiddetin dil ve söylemde başladığını, burada engellenemeyen şiddetin fiziki ve devamında ölümcül bir niteliğe bürünebildiğini herkes biliyor.
“Şiddete sıfır tolerans” anlayışının propaganda içeren bir söylemden çıkıp gerçek bir politikaya dönüşebilmesi, sürekli, kararlı ve samimi bir anlayışı zorunlu kılar. Ülkemizde “sağlıkta şiddetle” ilgili samimiyetsiz tutumun en çarpıcı örneğini, “Memnuniyetsizliğiniz varsa gidin sağlık personelinin gırtlağına yapışın” diyen bir milletvekilinin hâlâ Meclis’te durabiliyor olmasında görüyoruz.
Sağlıkta Dönüşüm nedeniyle sağlığın bugün geldiği noktanın yarattığı olumsuz iklimin şiddet doğurduğu, özellikle acil servislerde kontrolden çıktığı, sağlık çalışanlarının kendilerini emniyette hissedemedikleri, sağlık hizmetinin verildiği yerlerin güvenli olmaktan çıktığı aşikardır.
Her gün birçok sağlık merkezinde yaşanan mobbing, tehdit, hakaret ve fiziksel saldırıya varan şiddetin her türlüsünü durdurmaya kararlıyız. Sağlıkta şiddet bir yandan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının can güvenliğini tehdit ederken, aynı zamanda sağlık hizmeti sunumunu da engeller hale dönüşmüştür. Bu durum sürdürülebilir, kabul edilebilir, katlanılabilir değildir.
Bu nedenle toplumda yaygınlaşan şiddet iklimine ve özel olarak sağlıkta yaşanan şiddet olgularına karşı topyekun, kararlı ve samimi bir mücadele yürütülmesi zorunludur. Sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddetin tam anlamıyla önlenebilmesinin; şiddeti doğuran kültürel, toplumsal, siyasal, hukuksal yapının düzeltilmesinin, sosyal ve ekonomik düzeyin yükseltilmesinin ancak demokrasi, adalet ve barış ortamının sağlanması ile mümkün olabileceğinin farkındayız.
TTB’nin sağlık çalışanlarına yönelik suçlar için yasa önerisine göre; cezalar artırılmalı, Türk Ceza Kanunu’nda şiddet başlığı ile ayrı bir suç kategorisi tanımlanmalı, suçların infazında hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve denetimli serbestlik uygulamaları kaldırılmalı, sağlık kuruluşlarına silahla girilmesi yasal düzenlenmelerle engellenmelidir.
Mesleğimizin geleneği şiddet değil, karşılıklı güven içeren bir sağlık ortamına dayanır. Bu nedenle genç meslektaşlarımıza şiddet içermeyen bir sağlık ortamında hekimlik yapacakları bir gelecek bırakmak da bizim sorumluluğumuzdur. Şiddetin olmadığı bir sağlık sistemini kurmak mümkündür.
Bunun için;
• Sağlıkta dönüşüm projesi hemen durdurulmalıdır.
• Yönetici atamalarında mutlak liyakat aranmalıdır.
• Performans sistemi kaldırılmalı, ekip çalışmasını özendiren nitelikli çalışma düzenine geçilmelidir.
• Randevular hastaya yeterli süre ayrılacak şekilde düzenlenmelidir.
• Sağlık kurumlarında yeterli sayıda güvenceli sağlık çalışanı görevlendirilmelidir.
• Sağlık kurumlarında güvenli çalışma koşulları sağlanmalıdır.
• Merkezi şikayet hatları kaldırılmalıdır.
• Acil servislerde sadece acil hastalara hizmet verilmelidir.
• TTB’nin önerdiği caydırıcı yasa teklifi hayata geçirilmelidir.
Her yıl olduğu gibi bugün de kaybettiğimiz meslektaşlarımızın ve ekip arkadaşlarımızın anıları önünde bir kez saygı ile eğiliyoruz. Şiddetsiz bir ülke, şiddetsiz bir sağlık ortamı istiyoruz.”