Eskişehir-Bilecik Tabip Odası Başkanı Dr. Nazan Aksaray şu ifadeleri kullandı;
"Sizleri Bilecik Aile Hekimleri Derneği, Birlik-Dayanışma Sendikası Eskişehir Temsilciliği, Eskişehir-Bilecik Tabip Odası, Genel Sağlık İş Sendikası Eskişehir ve Bilecik Temsilcilikleri, Hekim-Birliği Sendikası Eskişehir Şubesi ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Eskişehir Şubesi adına selamlıyoruz.
Bugün burada meslek onurumuza ve halkımızın sağlık hakkına dokunulmasına karşı itirazımızı yüksek sesle bir kez daha dile getirmek için bulunuyoruz.
Hepinizin yakından bildiği gibi, bizlerin eziyet yönetmeliği diye adlandırdığımız, aile hekimliği sözleşme ve ödeme yönetmeliği, 1 Kasım 2024’te tüm itirazlarımıza rağmen yürürlüğe konuldu.
Halkımızın sağlık hakkı ve bizlerin mesleki onurumuz açısından asla kabul edemeyeceğimiz bu yönetmeliğin geri çekilmesi için 5-7 Kasım tarihleri arasında 3 gün süre ile aile sağlığı merkezlerinde iş bıraktık ve neden bu yönetmeliğe itiraz ettiğimizi ülkemizin dört bir yanından Sağlık Bakanı’na duyurmaya çalıştık. Ancak Sağlık Bakanı maalesef kendi çalışanlarına eziyet etme konusunda ısrar etti ve geri adım atmadı.
Biz yine de Sağlık Bakanı’nın sesimizi duyduğunu çok iyi biliyoruz. Zira, yönetmelik yürürlüğe girdikten bu yana televizyon programları aracılığıyla bu yönetmeliğin iyi bir şey olduğuna dair algı çalışması yaptığını hepimiz biliyoruz. Yerel olarak bürokratları da aynı şekilde halka maalesef doğru olmayan bilgiler veriyorlar.
Buradan doğrudan Sağlık Bakanı’na seslenmek istiyoruz.
Sayın Bakan, siz de bir hekimsiniz. Neden meslektaşlarınızı bu onur kırıcı uygulamaya zorluyorsunuz. Neden halkımızı yanlış bilgiler veriyorsunuz?
Cevabını yine biz verelim.
20 yıldır bizlerin tüm itirazlarına karşın uygulamaya çalıştığınız sağlıkta dönüşüm projenizle sağlık sistemini sorunlar yumağına çevirdiniz. Artık hatalarınızı hatalarla tamir etmeye çalışıp daha da büyük hatalara neden oluyorsunuz. Delik deşik sisteminizi yama yönetmeliklerle yürütmeye çabalıyorsunuz ama sisteminiz artık yama da tutmuyor. Bunu siz de gayet iyi biliyorsunuz.
Sağlıkta yaşanılan sorunlar artık halkımız tarafından da çok iyi biliniyor. İlaç yok, aşı yok, randevu yok, hastanelerde yatak yok, ilaç almak için fark adı altında vatandaşın ödeyemeyeceği büyük paralar isteniyor.
Sağlık Bakanı ise bu büyük sorunları çözmek yerine sorunları daha da artıracak yönetmelikler çıkarmakla meşgul.
Çıkardıkları yönetmelikler, herhangi bir soruna çare olmak bir yana, halkımızın sağlık hakkını gasp eden, hekimlerin zaten çok ağır olan iş yüklerini çok daha artıran, hastaya ayıracağı zamanı yok eden, hekimlik onurunu ayaklar altına alan, önlemeleri gereken şiddeti artıracak yönetmelikler. Bunların sonuncusu ise en kötüsü daha ne olabilir dedirten de aile hekimliği yönetmeliği.
Gerçekten artık yeter!
Üzerinde konuştuğumuz ve mesleki özerkliğimize, onurumuza ve halkımızın sağlık hakkına saldırı olarak kabul ettiğimiz yönetmelik bakın neler diyor?
Aile hekimine, bazı ilaçları hastanın ihtiyacı olsa da az yazacaksın, yoksa gelirini keserim diyor. Yani reçetemize müdahale ediyor.
Sana bağlı hasta o yıl sağlık kurumlarına 7’den fazla kez giderse senin gelirinden keserim diyor. Ülkemizde bu oranın 11.4 olduğunu biliyoruz. Peki ya hasta, hastalığı nedeniyle mecburen devlet hastanesi veya tıp fakültesine gitmek zorundaysa, aile hekimi ne yapsın?
Bir kişi, hasta olmasa da 6 ayda bir aile hekimine muayeneye gelmezse aile hekimine gelirinden bu kez de bunun için keserim diyor.
Tıbbın emrettiği değil, benim belirlediğim sürede hasta bakacaksın, yoksa gelirinden yine keserim diyor.
Yani ne yaparsan yap bir şekilde gelirini keserim diyor.
Hekimlerin gelirlerinden kestikleri yetmiyor gibi, birlikte çalıştığımız ebe ve hemşire arkadaşlarımızın gelirlerini de kesiyorlar.
Bizleri gelirimizle tehdit eden bu yönetmelik, hastalarımıza da gereken süreyi ayırmamıza engel oluyor. İyi hekimlik yapmamıza izin vermiyor.
Bunun adı eza, ceza, eziyet ne denirse tanımlamanın az olduğu bir yönetmeliktir.
Bir yandan bizleri gelirimizle tehdit edip, hastalarımıza iyi sağlık hizmeti sunmamızı engellerken diğer yandan başka aşağılayıcı kararları almaya da devam ediyorlar. Hepinizin bildiği gibi, 28 Kasım’da Meclis Sağlık Komisyonundan yine kabul edilemez maddeler içeren bir torba yasayı geçirdiler.
Ne var bu yasa önerisinde? Aile hekimlerinin gelirlerinden kestikleri kazançlarını geri almak için mesailerinin ardından hacamat, sülük gibi geleneksel tıp adı altında bilimsel olmayan bazı uygulamaları ücretli olarak yapabileceklerini, bazı raporları ücretle verebileceklerini söylüyorlar. Bunları yaparsanız geliriniz artar diyorlar bir de utanmadan. Buna verilecek tek bir cevap var. Yazıklar olsun size! Bu akıl dışı önerilerinizi, fikirlerinizi sizlere iade ediyoruz. Aile sağlığı merkezleri ticarethane, hastalarımız müşteri değildir! Buna asla izin vermeyeceğiz!
Bu yasa teklifinde halkımızı yakından ilgilendiren bir önemli onu muayene katkı payının 10 kat artırılmasıdır. Aynı teklifle hastalarımız, aile sağlığı merkezine gidip sevk alırlarsa, 2. veya 3. basamaktaki katkı payı yarıya düşürülecek deniyor. Aslında sevk zincirini getirmek istiyorlar. Yarattıkları koşullarda bunu yapamayacaklarını gayet iyi biliyorlar ve halkımızı hekimlerimizle karşı karşıya getirerek yapmak istiyorlar. Şiddeti önlemeleri gerekirken şiddeti besleyen kararlar alıyorlar.
Bizler iyi hekimlik yapmak istiyoruz dedikçe onlar, para para para diyorlar.
Bizler onurumuzla, bilimsel, çağdaş ve etik ilkelere dayanan hekimlik yapmak, sağlık hizmeti vermek istiyoruz.
Sayın Bakan,
Hatanızdan hemen geri dönün. Onurumuzla oynamayı bırakın! Aklımızla, emeğimizle dalga geçmekten, bizlerle alay etmekten vazgeçin! Meslek onurumuzu, mesleki saygınlığımızı ayaklar altına almanıza asla müsaade etmeyeceğiz. Sorunları biz yaşıyoruz, bize danışın. Demokratik, katılımcı yönetim anlayışını seçin.
Sağlık ortamını sürekli karıştırmak yerine, asıl işinizi yapın.
Bizler eşit, nitelikli, ulaşılabilir ve ücretsiz sağlık hizmeti vermek istiyoruz.
Tekrar tekrar söylüyoruz! Yurttaşlarımızı hastalıklardan korumak için yeterince zamanımız olsun istiyoruz. Hastalanırlarsa hak ettikleri 20 dakikalık muayene süresini onlara ayırabilelim istiyoruz.
Aile sağlığı merkezlerimizin binaları tüm gereçleriyle ile birlikte kamuya ait olsun istiyoruz.
Aile sağlığı merkezlerimizde güçlendirilmiş kadrolarla, ekip olarak, kadrolu ve güvenceli olarak çalışmak istiyoruz.
Aşılarımız, ilaçlarımız, aile planlaması malzemelerimiz eksik olmasın istiyoruz.
Ve hak ettiğimiz tek kalemde ve emekliliğe yansıyacak maaşımızı onların kötü sağlık sisteminin kölesi olarak değil, iyi hekimlik yaparak almak istiyoruz. Bunun mümkün olduğunu gayet iyi biliyoruz.
Bunları yapamıyorsanız acilen istifa edin!
Şunu bilin! Eğer onurumuzla oynamaya devam ederseniz, aile sağlığı merkezlerinde çalışacak hekim, hemşire, ebe bulamayacaksınız. Meslektaşlarımız ve sağlık çalışanı arkadaşlarımız istifa etmeye hazırlanıyorlar.
Hekimler, sağlık çalışanları mutsuz, genç hekimler, sağlık çalışanları onlara kıymet verilen ülkelere gidiyorlar. Bunları görmüyor musunuz?
Uyarılarımızı dikkate almamaya devam ettiğiniz için bu kez 2-6 Aralık’ta 5 gün süre ile iş bırakıyoruz. Bu iş bırakmalarımızın tek sorumlusu bize başka çözüm yolu bırakmadığınız için sizsiniz.
Sayın Bakan, yerelde müdürlüklerinizi de uyarmanızı ve anayasal hakkımızı engellemeye çalışmamalarını söylemenizi istiyoruz. Sonuçta bu hakkımızı aradığımız için açılan soruşturmalara karşı dava açıyoruz ve tüm davaları da biz kazanıyoruz ve maalesef yöneticileriniz devleti mahkeme masrafları ile zarara uğratıyorlar. Halkın gece yatağa aç girdiği ülkemizde devletin bir kuruşunun dahi boşa savurulmaması gerektiğini hatırlatırız size!
Son sözümüz sevgili Eskişehir Halkına olsun. Size bir kez daha teşekkür etmek istiyoruz. Artık sizler de her şeyin farkındasınız ve bizlerin yanındasınız. Bizi karşı karşıya getirmeye çalıştılar ama buna izin vermediniz. Bu kötü sağlık ortamına hep birlikte dur diyeceğiz."